Kayıtlar

İrşad etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Karınca da İrşad Eder

Karınca da İrşad Eder   Bir Hak dostu: “- Beni bir kedi irşat etti!” der. Tasavvuf kitaplarında Timurlenk’le alakalı şöyle bir hadise anlatılır: Timurlenk bir gün bir koyun çalar. Timurlenk’in başlangıcı koyun hırsızıdır. Osmanlı’dan Anadolu’yu çalması onun ikinci işidir. Koyunlarından birinin çalındığını gören çoban, sadağından bir ok çıkararak atar ve ok Timurlenk’in ayağına saplanır. Bu sebeple topal kalır. Daha sonra o: “- Benden hiçbir şey olmaz.” diyerek bedbin, ümitsiz ve kalbi kırık bir şekilde bir harabeye giderek orada dinlenir. Bu sırada gözüne bir karınca takılır. Karınca büyükçe bir saman çöpünü sırtlanmış, yüksekçe bir yere tırmanıyor. Tırmanma esnasında çöpü düşürüyor. Sonra tekrar alıp yine deniyor. Ta hedefine varıncaya kadar bu işlemi defalarca devam ettiriyor. Bu manzarayı seyreden Timurlenk: “- Ben bu karıncadan daha aciz değilim. Ben de başarılı bir insan olacağım.” der. Tasavvuf ehli buradan bir karıncanın insana ışık tutabildiğini çıkarır.

İmanın Dereceleri

İmanın Dereceleri Allah'a îmân üç derecedir: 1 - İlme'l-yakîn 2 - Ayne'l-yakîn 3 - Hakka'l-yakîn Bunları bir misâl vererek îzâh edelim... Meselâ bir şehrin ismini verdiler, "Bursa diye bir şehir var" dediler. Bursa adında bir şehrin var olduğunu öğrendik, öyle haber verdiler, fakat gidip görmüş değiliz. Bu "ilme'l-yakîn" mertebesidir. Ne zaman ki, o şehri görmek isteyip yola çıkarız ve şehre yaklaşırız. İşte o anda, şehrin umûmî görünüşünü yani bir dağ eteğine mi kurulmuş, yoksa bir göl ya da deniz kenarına mı kurulmuş, ne kadar büyüklükte bir saha üzerinde kurulmuş, binâları nasıldır, bütün bunları şehre yaklaştıkça görüp idrâk ederiz ve bu bilgimiz "ayne'l-yakîn" derecesindedir. İşittikten sonra, bir de kendi gözümüzle görmüş ve o şehrin hakîkaten var olduğunu idrâk etmiş oluruz. Fakat bu derecedeki bilgimiz, bize o şehir hakkında tam bir bilgi vermiş olmaz. "Uzakdan şehri gördüm işte" dey