Kayıtlar

Ahır etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ahır Zamanda

Ahır Zamanda   Ne günlere kaldık gör de ibret al, Zinalar çoğaldı ahır zamanda, Bilmiyorsan sor da ibret al, Binalar çoğaldı ahir zamanda   Dinini unutmuş namaz kılmayan, Kefereden hiçbir farkı olmayan, İçinde imandan zerre kalmayan, Sineler çoğaldı, ahir zamanda.   İnkârla beslenen yalanı seven, Ecdadı hor görüp, batıyı öven, Kendi tarihine küfredip söven, Çeneler çoğaldı, ahir zamanda.   Saygı iflas etti, güven perişan, Ne helâlleşen var, ne de barışan, Hayırda değil de, şerde yarışan, Haneler çoğaldı ahir zamanda.   Harâminin helâl dersi verdiği, Edepsizin ahlâk dersi verdiği, Zalimlerin vicdan dersi verdiği, Seneler çoğaldı, ahir zamanda.   Kâfidir “Allah ve Şeriat” demen. Gerici ve yobaz olursun hemen. Müslüman kanını emip sömüren. Keneler çoğaldı, ahir zamanda…   Şair: Şamil Ümit

Hadis-i Şeriflerle Ahır Zaman (1)

Hadis-i Şeriflerle Ahır Zaman (1) “Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki sizden biriniz onda birini terk etse helâk olur. Sonra öyle bir emrolunduğu şeylerin zaman gelecek ki sizden kim emr olunduğu şeyin onda birini yapsa kurtulur.” (Tirmizî, Fiten, 79/2267) “Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli birşey olmayacaktır: Helal para, can u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.” (Heysemî, I, 172)  “Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helâlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!” (Buharî, Büyû; 7) Ebu Said el-Hudrî’den rivayet edildiğine göre Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Aranızda öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruçlarınızı onların oruçları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az göreceksiniz. onlar Kur’ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı geçmez. onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar...” (Buhârî, Fedâilü’l

Hadis-i Şeriflerle Ahır Zaman (2)

Hadis-i Şeriflerle Ahır Zaman (2) Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki: “-İnsanlar öyle günler görecek ki, katil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek.” “-Bu nasıl olur?” diye soruldu. Şu cevabı verdi: “-Herçtir! Öldüren de ölen de ateştedir.” (Müslim, Fiten 56) Zübeyr İbnu Adiy rahimehullah anlatıyor: “Hz. Enes İbnu Mâlik radıyallahu anh’ın yanına girdik. Haccâc’ın bize yaptıklarını şikayet ettik. “-Sabredin, buyurdu. Zira öyle günlerle karşılaşacaksınız ki, her yeni gün, gidenden daha kötü olacak. Bu hal Rabbinize kavuşuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Rasûlunüz -sallallâhu aleyhi ve sellem-’den işittim.” (Buhari, Fiten 6; Tirmizi, Fiten 35/2206) Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- birgün: “-Bana kaç Müslüman olduğunu sayıverin” buyurdular. Biz: “-Ey Allah’ın Rasûlü! Bizim sayımız altı-yedi yüze ulaşmış olduğu halde, hakkımızda korku mu taşıyorsunuz?” dedik.