Kayıtlar

Şubat 1, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cenaze Namazını Papaza Kıldırtacağım

Cenaze Namazını Papaza Kıldırtacağım Maneviyat erbabı ile zahiri ulema arasındaki çekişmeler, İslâm tarihinde pek meşhurdur. Şeyhul islâm Ebussuud Efendi ile, Şeyh Sünbülü Sinan Hazretlerinin arasındaki hâdise de oldukça mâruftur. Şöyle ki: Ebussuud Efendi, ilk zamanlar maneviyata, tarikata, rabıtaya pek inanmaz ve her karşılaştığında da, Sünbül-ü Sinan Hazretlerine çok ağır sözler söyleyerek incitirmiş. Hattâ bir defasında, münakaşa o raddeye gelmiş ki, Ebussuud Efendi, Sünbül Efendiye: — Senin cenaze namazını papaza kıldırtacağım, demiş. Sünbül Efendi de, amin Diye dua ve istekte bulunmuş. Aradan epey bir zaman geçtikten sonra, Sünbül Efendi, vefatına yakın bir zamanda, müridlerini toplayıp şöyle bir vasiyette bulunmuş: — Evlâtlarım! Ben yolcuyum. Öteki âleme göçmek üzereyim. Vefatımdan sonra, Musa Aleyhisselâmlla taşından kaldırıncaya kadar zinhar ağlamıyacak ve hiç kimseye haber vermiyeceksiniz. Cenazemi Fatih camiine götürüp, namazımı da orada kılacaksını

Yılandan Kamçı

Yılandan Kamçı İki yolcu arkadaşın başına gelen şu hâdise, din adamlarının sözlerini dinlemeyen ve kendi bildiğine gidip, tuttuğu yolun en doğru yol olduğunu körü körüne müdafaa edenlere güzel bir misâl. Sabahın erken saatlerinde, iki atlı arkadaş yola çıkmışlar. Fakat iki kişiden birisi âmâ imiş. Giderlerken âmâ olan şahıs, attan aşağıya kamçısını düşürmüş. Fakat itimad edemediği için, öbür arkadaşına da kamçının düştüğünü ve yerden almasını söylememiş, kendisi inip aramaya karar vermiş, inmiş atından el yordamıyla kamçıyı aramış, derken, kendi kamçısını bulamamış ama eline ondan daha güzel yumuşak bir şey geçmiş. Bu kamçı daha güzelmiş diyerek alıp atına binmiş. Fakat o kamçı Diye bulup aldığı kamçı değil gecenin soğuğundan hareketsiz hale gelmiş bir yılanmış ve o âmâ gözleri görmediği için onu kamçı sanarak almış. Derken biraz sonra hayli ilerlemiş olan arkadaşına yetişmiş. Arkadaşı sormuş: — Yahu neredesin? diye... Âmâ cevap vermiş: — Kamçımı düşürmüştüm, gerç

Kendisini Yaralayana Süt Gönderdi

Kendisini Yaralayana Süt Gönderdi Dört halifenin (Radiyallahü Anhüm) dördüncüsü Hazreti Ali Radiyallahü Anh, sabah namazını kılıyordu. Hiç beklenmedik bir anda, İbn Mülcem isminde bir namerd tarafından, sırtından zehirli hançerle vurularak yaralandı. Hazreti Ali Radiyallahü Anh'i sırtından hançerleyen İbni Mülcem, o anda kaçmayı başardı. Kanlar içinde yere serilen Allah'ın arslanı Hazreti Ali Radiyallahü Anh’ı oğlu İmam-ı Hasan Hazretlerinin yüzüne şefkatle bakarak: — Beni kim vurdu? Diye sordu. Hemen, Hazreti Ali Radiyallahü Anh 'yi yaralayan hain İbni Mülcem'i, Halife'nin huzuruna getirdiler. Hazreti imam, kendisini vuranı tanıyordu. Çünkü daha evvel îbni Mülcem denen hain, kendisine hizmet etmiş, ekmeğini yemiş ve Hazreti Ali Radiyallahü Anh 'den birçok yardım görmüştü. Daha o zamanlar Hazreti Ali Radiyallahü Anh Kerremallahü Veche: — Ya İbni Mülcem! Benim ecelim senin elinden olacak, buyurarak, büyük bir keramet izhar etmişti. O zaman,