Kayıtlar

Nisan 11, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çin’li Li Li Gelin

Çin’li Li Li Gelin Uzun yıllar önce Çin’de Li Li adında bir kız yaşıyordu. Günler günleri, yıllar yılları kovaladı ve çoğu genç kız gibi Li Li de günün birinde bir delikanlıya âşık olup, evlendi. Li Li’nin kocası zengin değildi ama ailesine karşı sorumluluklarına dikkat eden biriydi. O yüzden Li Linin evini dul kayınvalidesiyle de paylaşması gerekiyordu. Gelin görün ki aylar geçtikçe Li Li kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlamaya başladı. İkisinin de kişiliği çok farklıydı ve bu yüzden sık sık kavga ediyorlardı. Kavgalar öyle şiddetlenmişti ki; komşular da evde olan bitenden haberdar olmaya başlamışlardı. Birkaç ay daha böyle geçtikten sonra Li Li, bu işin böyle gitmeyeceğini en kısa zamanda bir şeyler yapması gerektiğini düşünmeye başladı. Bu durumun annesi ile eşi arasında kalan kocası için evliliği cehenneme çevirdiğini görüyor ve eşi için de üzülüyordu. Li Li bir çare bulabilmek ümidiyle baba tarafından aile dostları olan bir baharatçıya gidip derdini anl

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 2

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 2 2. Dünya Savaşı bitiminde taş üstünde taş kalmayan Japonya nasıl oluyor da bu kadar kısa zaman içinde bu kadar hızlı kalkınıyor? Yaşlı bir Japon şöyle demiştir. “Biz yaşlı Japonlar savaş yıllarında ve sonrasında açlık, yokluk, yoksulluk her şeyi gördük. Dolaysıyla her nimetin kıymetini biliyorduk. Şimdiki nesiller huzur ve refah içinde büyüdü. Hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar. Biz Japonya’nın geleceğinden kaygılıyız.” Birinci olarak Japon halkının mili duygu ve milli şuur sahibi olması, Batı’nın bilim ve teknolojisi alındı, batı kültürü alınmadı, milli kültüre bağlı kalındı. Japonya büyük işgaller görmedi, ırkında bozulma olmadı. Moral ve geleneksel değerlere bağlılık, Zaibatsuların (Japon holdinglerinin) aşırı güçlenişi (Ör: Mitsubishi, Nikon) Zaibatsulardaki sermaye birikiminden ortaya çıkan araştırma bütçeleri İthal edilen ileri teknoloji ürünleri incelenerek geliştirme yollarına büyük önem verilmesi, Öncelikle Avrupa ve diğer

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 1

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 1 6 ve 8 Ağustos 1945’te Hiroşima ve Nagasaki üzerine birer atom bombası atıldı. Atom bombaları sonucunda 225 Bin Japon vatandaşı öldü. Aynı gün, Yalta Konferansı’nda alınan karar uyarınca, Sovyetler Birliği de Japonya’ya savaş ilan etti. Atom silahının ürkütücü gücü ve Sovyet tehdidi karşısında, Japonya “İmparator Hiro Hito’ya dokunulmaması şartıyla teslim oldu ve II. Dünya Savaşı sona erdi. Japonya Müttefiklerce işgal edildi. Savaşı izleyen ilk yıllardan sonra denetim tümüyle General Dougles MacArthur yönetimindeki ABD’li yetkililerin elinde kaldı. Japon ordusu dağıtıldı ve silahsızlandırıldı. Bazı Japon komutanlar savaş suçlusu olarak yargılandı; idam ya da hapis cezasına çarptırıldı. Japonya ile barış antlaşması 1950 Eylülü’nde imzalandı. Bu antlaşmaya SSCB ve Hindistan karşı oldukları maddeler nedeniyle katılmadılar. Antlaşmanın en önemli sonucu, Japonya’nın topraklarının 4 adayla sınırlanmasıydı. Japonya’nın sömürgeci imparatorluğu sona erdi.

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı?

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı? Fudayl Hazretleri bir gün küçük çocuğunu kucağına aldı, sevdi ve bağrına bastı. Çocuk: –“Babacığım beni seviyor musun?” dedi. Fudayl Hazretleri: –“Evet”, dedi. Çocuk: –“Peki, Allah–ü Teâla'yı seviyor musun?” dedi. Hazreti Fudayl; –“Tabiî seviyorum”, dedi. Çocuk: –“Peki, kaç tane kalbin var?” dedi. Fudayl; –“Bir tane”, deyince, çocuk: –“Ey babacığım! Bir kalbe iki sevgiyi nasıl sığdırabiliyorsun?” dedi. Hazret–i Fudayl, küçük çocuğunun bu derin manalı sözleri, kendi kendine söylemediğini, Allah–ü Teâlâ'nın söylettiğini anlayarak yavrusunu kucağından bırakarak eliyle başını dövmeye başladı ve bundan sonra her an Allah–ü Teâlâ ile meşgul olacağına söz verdi. Oğluna da: –“Ey oğlum! Sen ne güzel vaizsin”, deyip bağrına bastı ve: –“Seni hakikî sevgilinin izni ve emri ile seviyordum”, buyurdu.

Mazlumun Bedduası

Mazlumun Bedduası Rivayet olunur ki Hz Musa döneminde kıtlık baş gösterir ve yağmur duası için mahiyetindekilerle birlikte şehrin dışına çıkarlar. Hz Musa yolda giderken bir karıncanın ayakları üzerinde durarak rabbine şöyle yalvardığını işitir: “Ya Rabbi âdemoğlunun yaptıkları yüzünden bizleri helâk etme.” Bizler yüce Allah’ın şu ayeti kerimesin kulak vermez miyiz ki: “Sakın, Allah’ın zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah onları korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” Sanki bu zulüm ve işkence yapanlar Allah’ın hesabını unutmuşlar ve her milletin ve toplumun bir sonu olduğunu ve o günün gelip çatmasına çok az bir vaktin kaldığını hatırlamamaktadırlar. “Öyleyse onlar hakkında acele etme. Biz onlar için teker teker sayıyoruz.” Peki, nerde şimdi o Allah’ın yolundan sapanlar. Onlar şu an bir avuç toprak değiller mi? başlarına gelecek olanlardan ötürü korku içerisinde değiller mi? Onlardan nimetler alınmış onlara korku kaplamış ve o günü bek

Zulüm Ve Azgınlık

Zulüm Ve Azgınlık Rivayet olunur ki padişahlardan biri bir gün ava çıkar. Av esnasında çok güzel bir bahçeye rastlar. Oraya doğru gider kapıyı çaldığında Kapıyı genç yaşta bir cariye açar. Gelen misafiri gördüğü için ona bir bardak nar suyu ikram etmek için içeri girer ve az sonra elinde bir tas dolusu nar suyu getirir. Padişah Nar suyunu içer ve kendisindeki susuzluk bir anda gider. Nar suyunun lezzetine hayran olan padişah, cariyeye bu içecek için kaç nar sıktığını sorar; cariyede sadece bir tek nar sıktığını söyler. Daha sonra padişah bahçeye doğru gözlerini diker, Oranın manzarasından ve içerisindeki kuşlardan ve çiçeklerin güzelliğinden çok etkilenir ve cariyeye sorar: “Burası için ne kadar vergi veriyorsunuz?” Cariyede soruyu soran kişinin padişah olduğunu bilmeksizin vermiş oldukları vergiyi söyler. Padişah içinden buranın vergisinin artırılması gerektiğini düşünür ve bu konuda kafasını meşgul ederken tekrar susadığını fark eder ve cariyeden aynı şekilde bir nar suyu da

Kul Haklarına Saygı ve Adalet

Kul Haklarına Saygı ve Adalet İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkûmları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkûmların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi. Durum Hazreti Fatih'e bildirildi. O, asker göndererek, papazları huzuruna davet etti. Papazlar hapisten niçin çıkmak istemediklerini Hazreti Fatih'e de anlattılar. Fatih o dünyaya kahreden iki papaza şöyle hitap etti: - Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği memleketimi geziniz, Müslüman hâkimlerin ve Müslüman halkımın davalarını dinleyiniz. Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz, hemen gelip bana bildiriniz ve sizler de evvelki kararınız gereğince uzlete çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunu ispat ediniz. Hazreti Fatih'in bu