Kayıtlar

Suresi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Fatiha Suresi'ni Okuyarak Tedavi Etmek

      Fatiha Suresi'ni Okuyarak Tedavi Etmek Ebu Said El Hudri Radiyallahü Anh anlatır: Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Ashabı'ndan bir grup sefere çıkmıştı. Nihayet Arap kabilelerinden bir kabileye konakladılar ve onlardan kendilerini misafir edinmelerini istediler, ama onlar misafir almayı kabul etmediler. Bu sırada kabilenin reisini haşerat ısırdı, hemen koşuşturdular, ama hiçbir şey fayda vermedi. Birisi: “- Şu konaklayan topluluğa gitseniz belki yanlarında bazı şeyler olabilir.” Dedi. Onlar da hemen yanlarına gelip: “- Ey topluluk, reisimizi haşere soktu, tüm çabalarımız fayda vermedi. Acaba birinizin yanında bir şey var mıdır?” Ashab'tan birisi: “- Vallahi ben tedavi edebilirim. Ama şu var ki biz sizden misafir kabul edilmemizi istedik te siz bizi misafir edinmediniz. Ben de ücret vermesseniz size tedavi etmem!” buyurdu. Onlar da bir sürü koyunlâ anlaştılar. O da Fatiha Sûresi'ni okuyup ve üfleyerek gitti. Reisleri sonunda bağdan ç

Şûrâ Suresi Ayet – 19 Açıklaması ve Tefsiri

Şûrâ Suresi Ayet – 19 Açıklaması ve Tefsiri بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ۱۹ اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ ۖ وَهُوَ الْقَوِيُّ الْعَزِيزُ Allâhu latîfun biibâdihî yerzuku men yeşâu, ve huvel kavîyyul azîz (azîzu). Allah’ü Teâlâ, kullarına Lâtif'tir (lütufkâr). Dilediği kimseyi rızıklandırır. Ve O, Kaviyy'dir (kuvvetli), Azîz'dir (yüce ve şerefli). 1. اللَّهُ : Allah’ü Teâlâ 2. لَطِيفٌ : lâtif, lütuf sahibi 3. بِعِبَادِهِ : kullarına 4. يَرْزُقُ : rızıklandırır 5. مَن : kimse, kişi 6. يَشَاء : diler 7. وَهُوَ : ve o 8. الْقَوِيُّ : kavi, kuvvetli 9. العَزِيزُ : azîz, yüce ve şerefli AÇIKLAMA Bismillâhirrahmânirrahîm Allah’ü Teâlâ bir insana hayatı boyunca devamlı rızık verir. Allah’ü Teâlâ'nın bize verdiği imkânları sadece kullanabiliriz. İnsan Allah’ü Teâlâ'ya ibadet edebilir, zikir yapabilir ama dünyada yaşaması öngörülen mutluluğu gerçek anlamda hakedemez. O hedefleri, insana Allah’ü Teâlâ&#

Dünyada Kaç Yıl Kaldınız?

Dünyada Kaç Yıl Kaldınız? Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla; Yunus suresi; 45. Ayet وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَاَنْ لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا سَاعَةً مِنَ النَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْۜ قَدْ خَسِرَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِلِقَٓاءِ اللّٰهِ وَمَا كَانُوا مُهْتَد۪ينَ ﴿٤٥﴾ ﴿45﴾   Allah onları mahşerde topladığı vakit, sanki (dünyada) sadece günün bir saatinde, aralarında tanışacak kadar kısa bir süre kaldıklarını düşünürler. Allah’ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını asılsız sayanlar ve doğru yolda yaşamamış olanlar hüsrana uğramış olacaklar. Tâ-Hâ Suresi; 103., 104. Ayetler يَتَخَافَتُونَ بَيْنَهُمْ اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا عَشْرًا﴿١٠٣﴾ نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ اِذْ يَقُولُ اَمْثَلُهُمْ طَر۪يقَةً اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا يَوْمًا۟﴿١٠٤﴾ Tâ-Hâ Suresi; 103,104: Aralarında birbirlerine “(Dünya’da) sadece on (gün) kaldınız” diye gizli gizli konuşacaklar. -Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, “S

Denizin Ortasında Bizi Kim Görecek?

Denizin Ortasında Bizi Kim Görecek? 4. Murat devri. Padişah tarafından, mey (şarap), afyon ve fal bakmak gibi şeyleri yasaklanmış. İstanbul’da bütün meyhaneler ve keshaneler “gizli” takılmaya başlamış. 4. Murat bir gece, tebdil-i kıyafet İstanbul’u gezmeye karar vermiş... Bir sandala binmiş. Sandalcı müşterisinin sultan olduğunu bilmiyormuş. Bir ara, sandalın yanından sarkan bir ipi çekmiş. İpin ucunda bir testi! Sultan; -“Ne var o testinin içinde?” diye sormuş. Sandalcı; -“Ne olacak, mey (içki) işte!” Diye gülerek cevap vermiş. -“Mey yasak değil mi? Hünkârımız görse kafanı vurdurtur diye korkmuyor musun?” diye sormaktan da geri kalmamış. Sandalcı da haliyle, “Yahu hünkâr nereden görecek bizi denizin ortasında!” İçersen sana da vereyim! Demiş. 4. Murat kabul etmemiş. Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış. Gönlü zengin adam, hemen müşterisine de ikr