Kayıtlar

merhamet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sabır ve Merhamet!

Sabır ve Merhamet!   Bir gün Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem efendimiz, bir müşriki karşısına almış, ona İslamiyet’i anlatıyordu.             Her anlatışta o müşrik, Rasûlullah efendimizle alay ediyor, inkâr ediyordu. Bu, bir müddet devam etti. Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh, dayanamayıp, kılıcını alıp geldi: “- Yâ Rasûlallah, dayanamıyorum, izin ver!”, dedi. “- Hayır, yâ Ömer, git yerine otur!” Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh gitti, yerine oturdu. Rasûlullah yine nasihat etmeye devam etti, müşrik yine inkâr etti, alay etti. Bu durum epey bir müddet sürdü… En sonunda o müşrik: “- Tamam yâ Rasûlallah!” diyerek Müslüman oldu. Peygamber efendimiz Hazret-i Ömer’e buyurdu ki: “- Eğer sana peki deseydim, bu kişi müşrik olarak Cehenneme giderdi. Ben bu dini iki şeyle yaydım!” “- Sabır ve merhamet!” “Allah Teâlâ, onlardan razı olsun; şefaatlerine nail eylesin!”

Yahudiler’e Güven Hakkında

  Yahudiler’e Güven Hakkında   Şimdi sizlere, lanetlenmiş bir kavimden söz edeceğiz: “Yahudiler!”.   Allah Teâlâ’nın kitabı yüce Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler için:   “Bunlar Allah’ın lânetlediği kimselerdir. Allah’ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın.” (Nisâ Sûresi: 52)   “İsrâiloğulları’ndan küfre sapanlar hem Davut’un hem de Meryem oğlu İsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Çünkü onlar isyan etmişler, sınırı aşmışlardı. Onlar birbirlerini yaptıkları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapageldikleri şey ne kötü idi!” (Mâide Sûresi: 78-79)   “Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberlerini öldürenlere ve insanlardan adâleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele!   Onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âl-i İmran Sûresi: 21-22)   Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdi

Kalplerinizi Allahü Teâlâ’nın Yarattıklarına Karşı Merhamet Hissiyle Doldurunuz

Resim
  Kalplerinizi Allahü Teâlâ’nın Yarattıklarına Karşı Merhamet Hissiyle Doldurunuz Ahmed Rıfâî rahmetullahi aleyh hayvanlara karşı çok merhametli idi. Bir köpek cüzzam hastalığına yakalanmıştı. Hiç kimse köpeği bu iğrenç hâlinden dolayı kapısına koymadı. Köpek, bu şekilde kapılardan kovula kovula, Seyyid Ahmed Rıfâî’nin kapısına geldi. Dermansız, yara bere içindeydi. Köpeğin bu hâlini gören Ahmed Rıfâî, alıp, şehirden dışarı bir yerde ona bir gölgelik yaptı. Köpeği orada tedâviye başladı. Temizledi, yarasına merhem sürüp karnını doyurdu. Kırk gün bu şekilde tedâvî gören köpek sıhhate kavuştu. Cüzzamdan eser kalmadı. Sonra köpeği güzelce yıkayıp şehre getirdi. Kendisine: “- Efendim! Bu köpeğe çok ilgi gösterdiniz, hikmeti nedir?” diye sordular. Onlara: “- Kıyâmet günü Rabbimin bana, bu köpeğe niçin acımadın? Onu uğrattığım bu belâdan niçin kurtarmadın? Aynı belâya seni de düşürmem ihtimâlini niçin düşünmedin? diye sormasından korktum.” “- Ey insanlar! Kalplerinizi All

Allah'ın, Kullarına Karşı Olan Şefkat Ve Merhameti

Allah'ın, Kullarına Karşı Olan Şefkat Ve Merhameti Cevap Değerli kardeşimiz, Hiç düşündünüz mü; Hazreti Allah Celle Celâlüh kullarını ne kadar seviyor, cehenneme gitmemelerini ne kadar istiyor? İsterseniz sözü uzatmadan bir kudsî hadisin hatırlatmasına bir göz atalım, sonra diğer misallere geçebiliriz. Kudsî hadiste şöyle bildiriliyor: – Rabbimiz kulunun işlediği amelleri içinde en çok tövbesini sever. – Neden? – Çünkü tövbe eden kul cehennemden kurtulur da ondan. Rabbimiz de kulunu cehennemden kurtaran ameli çok sever. Hatta bir ana, yavrusunu ateşe atmayı nasıl istemezse, Rabbimiz de kulunu cehenneme atmayı ondan çok daha fazla istemez. Nitekim bir defasında ashaptan biri bir çocukluk hatırasını anlatırken demişti ki: – Çalılıkta dolaşırken, bulduğum bir kuş yuvasından yavruları alıp koynuma koymuştum. Tam bu sırada yavrunun anası başımda dolaşmaya başladı, acıdım, yavruları bırakmak için ihramımı açmaya çalıştığım sırada kuş hemen koynumda

Merhamet Mührü

Merhamet Mührü Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O; size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe, 128) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, semâ ehli size merhamet etsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16) Hazret-i Ebûbekir Radiyallahü Anh ve Hazret-i Osman Radiyallahü Anh gibi imkân sahibi sahâbîler, servetlerini dâimâ infak yolunda sebil etmişlerdir. Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh; mes’ûliyet çırpınışıyla, Medine sokaklarında gecelemiş, sırtında un çuvalları taşıyarak, mâtemlerin civarında olmuştur. Devrinde, birçok şehirde zekât verilecek fakir bulunamayan Ömer bin Abdülaziz Rahmetullahi Aleyh; teb’asından yoksulların, bîçârelerin ızdırabıyla, geceleri yaralı bir kuş gibi çırpınmıştır. Tarihin gördüğü en büyük fütuhat yaşanmış, 30 yılda Hicaz’dan neş’et eden bir îman ve

Merhamet

Merhamet     Tabiînden âlim, fazıl, muhaddis ve sûfî Abdullah bin Mübarek (Rahmetullahi Aleyh), haccı ifa ettikten sonra Mekke'de Harem'de yakaza halinde iken semadan iki melek gelir. Biri diğerine:     " – Bu sene 600 bin kişi haccetti. Hepsinin haccı, Şam'da Ali bin Muvaffak ismindeki bir ayakkabı tamircisinin yaptığı amelin hürmetine makbul oldu. Bu kişi hacca gitmeğe niyet etti, lakin gidemedi. Onun yaptığı bir amel hürmetine bu kadar hüccacın haccı kabul edildi." der.     Abdullah bin Mübarek uyku ile yakaza arası olan bu halden uyanınca, merak ve hayret içinde kalıp Şam kervanı ile Şam'a gitti. O zatı bulup sordu:     " – Sen hacca gitmediğin halde ne amel işledin?"     Ali bin Muvaffak, Abdullah bin Mübarek gibi meşhur bir zatı karşısında görünce şaşırdı. Heyecanından bayıldı. Kendisine geldiğinde şöyle anlattı:     " – Otuz sene hacca gitmeyi arzu eder dururdum. Eskicilikten 300 dirhem para biriktirdim. Hac yolculuğun

Merhametsiz İnsan Kalmadı Demeyesiniz!

Merhametsiz İnsan Kalmadı Demeyesiniz! Hz. Ömer Radiyallahü Anh arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derler ki - Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer Radiyallahü Anh suçlanan gence dönerek: - Söyledikleri doğrumu diye sorar. Suçlanan genç der ki: - Evet, doğru bu söz üzerine Hz. Ömer Radiyallahü Anh: - Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, der ki: - Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor hayvana… Ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı. Atıma bir taş attı. Atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi. Ben de bir taş attım babası öldü. Kaçmak istedim, fakat arkadaşlar beni yakaladı. Du

O’nun Merhametine Sığınmak

O’nun Merhametine Sığınmak Zeyd bin Sabit Radiyallahu Anh yanında bir arkadaşı ile beraber, Mekke’den Taif’e gitmek için yola çıkmıştı. Zeyd bin Sabit Radiyallahu Anh’in, arkadaşının münafık olduğundan haberi yoktu. Bir mevkiye geldiklerinde, istirahata çekildiler. Zeyd bin Sabit Radiyallahu Anh uyuyunca, bu münafık, onu öldürmek için ayaklarını ve ellerini bağladı. (Peygamber Efendimizin zamanında, dil ile şahadet getirdikleri halde, kalben ve ruhen kâfir olan, 300 kadar münafık vardı.) Zeyd bin Sabit Radiyallahu Anh kendine gelince, el ve ayaklarının bağlı olduğunu gördü ve arkadaşının da o kimselerden olduğunu anladı. Zeyd bin Sabit Radiyallahu Anh durumuna bakınca, kendisini bu halden, ancak Allah-u Zülcelal’in kurtarabileceğini idrak etti ve şöyle dedi. يَا رَحْمَانْ أعِنَّي  “Ya Rahman! E’inni.” (Bana yardım et, Ya Rahman!) Böyle söylediği anda, bir duvarın arkasından, sert bir şekilde “Öldürme!” diye bir ses geldi. O anda, münafık ‘Ben bunu öldürürsem, o da b

Merhametin Îcâbı

Merhametin Îcâbı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Îmân edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem, 96) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri, Allâh’ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece-gündüz onunla meşgul olan (onunla yaşayıp tebliğ eden) kimse, diğeri de Allâh’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece-gündüz O’nun yolunda infâk eden kimse.” (Buhârî, İlim, 15; Müslim, Müsâfirîn, 266) Ehl-i merhametin en büyük özelliği; paylaşmak ve ikram etmektir. Bunun en yüksek derecesi de, kendinden koparıp vermek, yani îsardır. İslâm tarihinin altın sahîfeleri, bu şuurla mücehhez merhamet kahramanlarının eşsiz fedâkârlıklarıyla doludur. Onlar fedâkârlıkla öyle bir kıvâma, öyle bir makāma ermişlerdir ki, bir muhtaçla karşılaştıklarında, onun müslüman olup olmadığına bakmak bir yana, insan olup olmadığına bile bakmaz, Allâh’ın sair mahlûkatından bir zavallı köpekle bile rı

Merhamet Edene Merhamet Edilir

Merhamet Edene Merhamet Edilir Büyük bir zatın talebesi, bir camide akşam namazını kılar. Orada garip birisinin, namazını kılıp dua ettiğini görür. Onun hâli dikkatini çeker, yanına yaklaşır, selam verir. Bir ihtiyacı olup olmadığını sorar. Garip kişi, “İhtiyacım yok” der gibi bir işaret yapar. Ama görünüşü çok perişan olduğu için, o talebe, “Belli ki bu, hâlini söylemeyen cinsten” diye düşünür ve ısrar eder, “Lütfen söyleyin, bir yardımımız dokunabilir mi?” der. O kişi, talebenin samimiyetle sorduğunu görünce, “Bir ekmek parası varsa iyi olur!” der. Talebenin ciğeri sızlar, cebindeki paraların hepsini çıkarıp, hiç saymadan ona verir. Evine vapurla gidebilmek için bilet almaya gider, ama cebinde bir kuruş kalmamıştır. Ne yapacağını şaşırır, Allah’ü Teâlâ’ya tevekkül ederek gemiye biner. Biletçiye, “Bugün bilet alamadım. Söz, yarın iki bilet vereceğim. Bana izin ver de geçeyim!” der. Biletçi de, “Estağfurullah kardeşim, ben seni tanıyorum, geç bakalım!” der. Ertesi gün i

Yaşanmış Korkunç Bir Hikâye Işığında; Çocuk Yetiştirmede Sevgi Şefkat ve Merhametin Önemi…

Yaşanmış Korkunç Bir Hikâye Işığında; Çocuk Yetiştirmede Sevgi Şefkat ve Merhametin Önemi… Caninin biri 6 kişiyi işkence ederek öldürüyor. Cinayetlerine 23 yaşında başlayan, bu cani son kurbanı yaşlı bir teyzeyi öldürdüğü gün yakalandı. Yakalanana kadar geçen 7 ay 13 günlük sürede 6 kurbanı ardında bırakan, tam bir cani psikopat. Öldürmeden önce kurbanlarının kimisinin kulaklarını kimisinin ellerini, burunlarını kesen öldürdükten sonra bile işkencelerine devam eden bir vampir… Vampir çünkü bazı cesetlerin kanını bile içmiş… İnsan aklının ve vicdanının alamayacağı derecede kötülük dolu bu cani, 23 yaşında başlıyor; 7 ay 13 gün devam ediyor işkence etmeye, öldürmeye… Sonunda yakalanarak ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı. Olayları medyadan takip eden ünlü bir psikolog bu adamla görüşüp konuşturmaya karar verdi. Çeşitli hediyelerle seri katili ziyaret etti.  Eğer konuşursan sana para vereceğim hapishanede rahat edersin, belki de afla çıkar rahat yaşarsın dedi. Cani s