Kayıtlar

Haziran 4, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Berlin’de Hâkimler Varmış…

Resim
Berlin’de Hâkimler Varmış… Ünlü Alman kralı İkinci Friedrich, 1740’da kral olunca ülke yönetiminde ve adalet işinde de başarılı olur; ilk Alman yasa derlemesini hazırlatır ve eğitim alanında çeşitli yenilikler yaparak, Prusya’nın eğitim alanında bütün dünyada birinci olmasını sağlar. Zorunlu eğitimin mucididir. 5-14 yaş arasındaki bütün çocuklara uygulattığı bu eğitim sistemi zamanla tüm Avrupa’ya ve dünyaya yayılmıştır. Artık Prusya Kralı olan “büyük” Friedrich, Potsdam Ormanları’nda gezinirken bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepe üstünde durur ve oradaki değirmeni satın alarak yerine şanına yakışır muhteşem bir saray yaptırmak ister. Adamlarını değirmenciye gönderir. Yel değirmeninin kamulaştırılmasını ister. Ancak değirmenci araziyi satmaya razı olmaz. Bunun üzerine askerler değirmenciyi kralın huzuruna çıkarırlar. Kral, değirmenciye değirmenini satmasını ister. Değirmenci; “Satılık değil!” demiş. Kral birkaç katı fiyat teklif etmiş. Değir

Maddiyat çoğaldı, maneviyat azaldı…

Resim
Maddiyat çoğaldı, maneviyat azaldı… ·         Evler büyüdü ama; aileler küçüldü, Çekirdek aile oluştu. Evlerde artık dede, nine, diğer büyükler yok… ·         Zekâ arttı ama; vicdan azaldı, Şimdi bir karış çocuğun her şeyden haberi var ama kimsede acıma duygusu kalmadı, aile içi şiddet ve cinayetler çoğaldı, diğer vahşet haberler yürek dağlıyor… ·         Uzay yakın ama; komşu uzak oldu, İnsanlar hızlı taşıma vasıtalarıyla en uzaklara kolayca gidip geliyor; anında iletişime geçip haberleşiyor… Ama aynı apartmanda oturan kapı komşuları bile birbirlerini tanımıyorlar… ·         İletişim araçları arttı ama; muhabbet azaldı. Dünyanın bir ucundakiler diğer ucundakilerle anında konuşuyor ama sadece menfaat icabı… Kimse Allah’ü Teâlâ için birbirlerini sevmiyor… ·         İlaçlar arttı ama; kanser çoğaldı, Piyasada ölümden başka der derde deva ilâçlar var… Ama kanser o kadar çoğaldı ki dağ gibi yiğitler birkaç gün içinde eriyip gidiyor… ·         Bil

Neşeli Olmanın Gücü

Neşeli Olmanın Gücü “Siz önce güleryüzlü olmayı öğreniniz. İşte o zaman, alnınızda çizgiler olmaz. Ve işte o zaman, bir gönüle girmenin anahtarı elinizdedir.” “Güleryüz, önce konuşan dilden önemlidir. Daha sonra dilinizle gözleriniz gülsün.” (Ruhsal bir bilgiden)  Dünya kederlerle, yoksulluklarla, hastalıklarla o kadar dolmuştur ki, ruhlarımıza çöken kara bulutları dağıtacak bir güneşe ihtiyacımız vardır. Dünyanın sevinç ve neşe ekici insanlara ihtiyacı vardır; yükselten ve ferahlandıran, ümit ve cesaret telkin eden insanlara. Neşeli bir ruh ne büyük bir zenginlik hazinesidir!. İyimser olabilmek kıymetli bir mirastır!. Zira sükûnet ve barış daima onunla beraberdir. Onun ışığı etrafındaki gölgeleri kovar; kederli kalpleri aydınlatır. Onun kudreti ümitsizlere bile sevinç ve cesaret getirir. Hele iyimserlik özelliği, sevimlilik, nezaket ve yüz güzelliğiyle bir arada bulunursa, yer yüzünün hiçbir hazinesi bununla kıyaslanamaz. Bu paha biçilmez nimeti elde etmek sanıldığı kad

Mutluluk Sırları

Mutluluk Sırları Evimi misafirlerim gittikten sonra temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam, birçok dostum var demektir. Faturalarımı ödeyebiliyorsam, bir işim var demektir. Pantolonum biraz sıkıyorsa, aç kalmıyorum demektir. Gölgem beni izliyorsa, güneş ışığını görüyorum demektir. Otobüsten indiğim yerden evime ya da işyerime yolu uzun buluyorsam, yürüyebiliyorum demektir. Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyor ve bu eleştirileri başkalarından da duyuyorsam, konuşma özgürlüğümüz var demektir. Otobüs beklerken yanımdaki adam anahtarları ile oynuyor ve ben bu sesten rahatsız oluyorsam, duyuyorum demektir. Camları silmem, panjurları onarmam gerekiyorsa bir evim var demektir. Doğal gaz faturam yüklü geliyorsa, ısınıyorum demektir. Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırlarım varsa, yığınla giyeceğim var demektir. Çalar saatim sabahın köründe çalıyorsa, yaşıyorum demektir. Akşamları kendimi yorgun hissediyor ve bacaklarım ağrıyorsa, o gün bir şeyler üretmişim demek

Bursa'da Zaman

Bursa'da Zaman Bursa'da bir eski cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdayan su; Orhan zamanından kalma bir duvar... . Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana derinden. Yüzlerce çeşmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarilerin en ilahisi. Bir zafer müjdesi burada her isim: Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın. Güvercin bakışlı sessizlik bile Çalınıyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye, sabrın acı meyvesi, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camiler, eski bahçeler, Şanlı hikâyesi binlerce erin Sesi nabzım olmuş hengâmelerin Nakleder yâdını gelen geçene. Bu hayalde uyur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınlıkta serviler, güller Serin hülyasıyla çeşmelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakı