Kayıtlar

Takvâ etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah'tan Korkarım!

Allah'tan Korkarım! Hazreti Zeyd Radıyallahü Anh anlattı: “- Birgün İbn-i Ömer Radıyallahü Anh köle olan bir çobana rastladı. Koyun sürüsünü otlatmakla meşgul olan çobana şöyle dedi: “- Besili, etlik bir koyun varsa getir de kesip yiyelim.” Çoban cevâbında: “- Koyun vermem mümkün değil. Çünkü sahibi burada yok!” der. İbn-i Ömer Radıyallahü Anh “- Olsun, koyunun sahibine; ‘- Koyunu kurt kaptı!’ dersin” dedi. Çoban: “- Böyle yapmaktan Allahü Teâlâ’ya sığınırım. Ondan korkarım. Çünkü O her şeyi bilmektedir!” dedi. İbn-i Ömer Radıyallahü Anh çobanın takvâsının çokluğunu böylece anladı ve hemen sahibini bulup, köleyi ve koyun sürüsünü satın aldı; köleyi âzâd edip, sonra da koyun sürüsünü o çobana hediye etti.”

Takvâ ve Ahde Vefâ

Takvâ ve Ahde Vefâ Cenâb-ı Hak buyuruyor: “…Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” (İsrâ, 34) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Allâh Teâlâ şöyle buyurdu: Ben kıyâmet günü şu üç (grup) insanın düşmanıyım: Ben’im adıma yemin ettikten sonra sözünden dönen kişi, hür bir insanı köle diye satıp parasını yiyen kişi, ücretle bir işçi tutup işini gördüren ve işçinin ücretini vermeyen kişi.” (Buhârî, Büyû 106, İcâre 10) Abdullah el-Kalânsî başından geçen bir olayı şöyle anlatır: Bir sefer sırasında şiddetli bir rüzgâr çıktı, deniz azgınlaştı. Gemidekiler duâ ediyor, adaklar adıyorlardı. Benden de adak adamamı istediler. Ben dünyâdan vazgeçmiş biri olduğumu söyledimse de dinletemedim. Bunun üzerine “Eğer Allah beni bu musibetten kurtarırsa asla fil eti yemeyeceğim.” diye adak adadım. Onlar: “Kim fil eti yiyor ki, sen onu kendine haram kılıyorsun?” dediler. Ben: “Aklıma böyle geldi.” dedim. Gemiden bir grup insanla kurtulduk. Bilmediğimiz b