Kayıtlar

çevre etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah’ım!

Resim
Allah’ım! Bana öyle bir gönül ver ki: Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile, bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım. Günlük yaşamda "ben" yerine, daha çok "sen" sözcüğünü kullanabileyim... Bana öyle bir sevgi ver ki: Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsın daha da sevdikçe, doldursun sarsın çevremi. Hatta düşmanlarımı da sevebileyim...            Bana öyle bir güç ver ki: Herkesten daha çok çalışabileyim, tutsak düşmeyeyim doğanın koşullarına, eşim ve çocuklarımı da mutlu et ki, mutluluğu başkalarına da götürebileyim... Bana öyle bir sağlık ver ki: Düşünebileyim, konuşabileyim. Bana öyle bir erdem ver ki: İbadet edebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten buğulanmış gözlerle, teşekkür edenlere; bir şey yapmadım, anımsamıyorum diyebileyim. Bana öyle bir yetenek ver ki: İyi eş, baba, anne, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi vatandaş olabileyim. Bana öyle bir umut ver ki: Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için kara

Anne Cennet Ne Kadar Güzel!

Anne Cennet Ne Kadar Güzel! Stuttgart Wiblingen bölgesinde iki yılı aşkın haftalık çevre sohbetlerinden tanıdığım bir hanım telefonda söyle ağlıyordu, Hoca hanım, bizim burada bir komşu, kızını kaybetti. 18 yaşında Ani bir ölümle öldü. Annesi adeta çılgına döndü. Sürekli isyanda, keşke kızım şöyle şöyle olsa idi de ölmese idi diye feryat figan ağlıyor. Ne olur bir gelseniz onunla siz konuşsanız. Sizi az çok tanıyor. Size saygısı var, belki sizi dinler. Biz ne yapacağımızı şaşırdık. Ertesi gün gittim ve beni ölen genç kızın evine götürdüler. Evde matem, yas Anne bir kösede hiç durmadan ağlıyor. Cenaze Türkiye’ye gideli 15 gün olmasına rağmen, annenin yüreğindeki ateş hala sönmemiş. Bana büyük portre bir resmini gösterdiler. Gerçekten genç kız, uzun saçları, iri gözleri ve alımlı çehresi ile çok güzel bir kız. Sonra bana annesi şunları anlattı: Kızım, ben ve babası her sene olduğu gibi gecen sene de memleketimiz İzmir'e gittik... Evimizin karşındaki apartmanda bir genç adam ot

Böyle İmam Olur Mu Demeyin

Böyle İmam Olur Mu Demeyin             Halil İbrahim Hoca ilâhiyatı bitirince şirin bir Anadolu köyüne atandı. Nüfusu 500 civarında az göç veren şirin mi şirin bir köydü. İlköğretim okulunda çevre köylerden taşınanlarla birlikte 130 civarında öğrenci vardı. Köyün camisi çok eskiydi. Yağmur yağınca eski halılar ıslanıyor cemaatin çoğu namazı dışarıda kılmak zorunda kalıyordu. Sabahleyin 80 yaşlarında Hacı Sami, 59 yaşında Kara Yakup, 67 yaşında Ali Galip Amca’dan ibaret 3 cemaat vardı. Cuma sabahları 5- 10 kişiye çıkıyordu. Genç imam tatlı sohbetleri ve güler yüzü ile herkese kendini sevdirdi.             Cuma vaazlarına bir hafta önce hazırlanıyor, çok eser okuyor, en ateşli konuşmaları hazırlıyordu. Diğer vakit namazlarında da bir ayet, bir hadis-i şerif açıklamaya çalışıyordu.  Mümkün olduğu kadar güncel konuları; neden geri kaldık, nasıl kalkınırız, çalışkanlık, eğitim, bilim ve teknoloji… Konularını işliyor halkın imanını güçlendirecek konulara ağırlık veriyordu. Daha son