Kayıtlar

Hata etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kur'an-I Kerim Okurken Hata Etmek (Zelle-i Kari)

  Kur'an-I Kerim Okurken Hata Etmek  (Zelle-i Kari)   Bütün muteber fıkıh kitaplarında "Zelle-i Kari" (Kur'an-ı Kerim okurken hata etmek, dil sürçmesi veya dil kayması) üzerinde durulmuştur. İbn-i Abidin: "Mütekaddimin ûlemaya göre kaide şudur: Manayı, itikadi küfür olacak şekilde değiştiren dil sürçmesi, bütün bu söylenenlerde namazı bozar. Hata olarak ağzından çıkan kelime Kur'an'da bulunsun bulunmasın fark etmez.   Meğerki değiştirilen cümlelerin arası tam bir durakla ayrılmış olsun. Değiştirme böyle olmazsa bakılır: Söylenenin misli Kur'an'da yoksa mana da hakikatten uzak son derece değişmiş olursa yine namaz bozulur. هٰذَا الْغُرَابِ "Hâza'l gurab" yerine "Hâzâ'l gubar" okumak böyledir. Kezâ misli Kur'an-ı Kerim'de olmadığı gibi manası da yoksa hüküm yine böyledir.   السَّرَائِر "Serâir"   yerine "Serail" okumak bu kabildendir. Misli Kur'an-ı Kerim'de bulunur, fa

Ansızın Öfkelenmek; Tamiri İmkânsız Hatalara Yol Açabilir…

Ansızın Öfkelenmek; Tamiri İmkânsız Hatalara Yol Açabilir… Hasan Rauf Bey büyük bir merakla, oldukça pahalı, iyi marka; bir dizüstü bilgisayar almıştı. İşten gelir gelmez çalışma masasına koşuyor eski fotoğraflarına bakıyor, günlük olayları takip ediyor, hikâyeler okuyor ve yazıyordu. Böylelikle hem yorgunluğunu gideriyor hem de yeni yeni bilgiler öğrenerek kendini geliştiriyordu. İlkokul 2. Sınıfa giden küçük kızı Zehra da bilgisayar açılır açılmaz babasının yanına geliyor; bilgisayar kullanmayı öğrenirken O’da yeni yeni bilgiler öğreniyordu. Hasan Rauf Bey yine bir akşam yorgun argın işten geldi. Çalışma masasına koştu. Küçük Zehra babasından önce davranarak bilgisayarı açmak istedi. Bilgisayar masadan “Küt!” diye düşerek ikiye bölündü. Klavye bir tarafa ekran bir tarafa gitmişti. Hasan Rauf Bey çok sinirlenerek; Zehra’ya bir tokat atarak bağırdı: “-Neden acele ediyorsun? Ne işin vardı? Küçük Zehra dudağındaki kanı elinin tersiyle silerek: “- Ama baba! Hani sen b

Küçük Hatalar Felâkete Sebep Olabiliyor…

Küçük Hatalar Felâkete Sebep Olabiliyor… Ebu Cafer Sem’anî Kuddise Sirrûh'nin yolu Lübnan dağına düşüyor. Orada kendinden geçmiş, Allah ehlinden bir topluluğa tesadüf ediyor. Bir delikanlı da onlara hizmet etmekte... Delikanlı, dere-tepe, dağ, bayır dolaşmakta, bulduğu şeyleri getirmekte, hazırlamakta ve pişirmekte ve kendilerine takdim etmekte. Sem’anî Kuddise Sirrûh üç gün, onlarla bir arada kalıyor. Dördüncü gün kendisine diyorlar ki: - Aramızdaki ahengi gördün! Haydi, sen de yoluna git ki, nasibin bu ahenk değildir. Ve Sem’anî Kuddise Sirrûh'ye dua ediyorlar. Sem’anî Kuddise Sirrûh çıkıb gidiyor. Aradan yıllar geçiyor. Bir gün Sem’anî Kuddise Sirrûh Bağdat sokaklarında dolaşıyor iken bakıyor ki bir genç pazarda tellallık etmekde. Evet bu genç, Lübnan dağındaki Allah ehline hizmet eden delikanlı... O’nun ta kendisi! Gayet laubali ve yırtık bir eda ile tellallık ediyor ve yakışıksız sözler söylüyor. Münasebetsiz haller gösteriyor. Sem’anî Kuddise Sirrûh hayretler iç

Bir Fetva Ve Altı Hata

Bir Fetva Ve Altı Hata Adamın biri deli bir kadını kızdırmış olacak ki, kadın ona: - Sen zina yapan iki kişinin oğlusun, demiş. Bunun üzerine adam kadını mahkemeye vermiş. O zaman Küfe Kadısı bulunan îbnî Leylâ, iftira ettiği için kadına sopa vurulmasına hükmetmiş ve bir camide had vurulmuş. İmam- ı A'zam Hazretleri bunu duyunca: - İbnî Leylâ 6 yerde hata etmiş, buyurdu. 1 - Mescidde had vurdurmuş. Hâlbuki mescidde had vurulmaz. 2 - Kadına ayakta dayak attırmış. Hâlbuki kadınlara oturtularak dayak vurulur. 3 - Babası için bir had, anası için bir had olmak üzere iki had vurdurmuş. Hâlbuki bir adam bir kalabalık cemaate bile iftira etmiş olsa bir had lâzım gelir, hepsi için ayrı ayrı lâzım gelmez. 4 - Hadlerin ikisini bir arada toplamıştır. Hâlbuki iki had birden vurulmaz. 5 - Deli bir kimseye had vurdurmuş, hâlbuki deliye had lâzım gelmez. Çünkü o mükellef değildir. 6 - Anası ve babası için had vurdurmuştur. Hâlbuki onlar kayıptır ve mah

Bu Tokat Hata Yapmayan Yerden Bize Geldi

Bu Tokat Hata Yapmayan Yerden Bize Geldi Ebü'l-Hasan el-Bûşencî Kuddise Sirruh, bir gün yolda yürürken, gencin biri gelip ensesine bir tokat vurdu ve gitti. Bu hali görenler gence, "Sen ne yaptın? O zat evliyanın büyüklerinden Ebü'l-Hasan el-Bûşencî'dir" dediler. Genç bunları duyunca çok üzüldü. Hemen geri dönüp, hazretin yanına geldi. Özür dileyip, affedilmesi için yalvarınca, "Sen rahat ol kardeşim. Biz, hakkımız varsa helâl ettik. Bize bu tokat sizin tarafınızdan gelmedi ki. O, aslında hiç hata yapmayan bir makamdan geldi. Demek, bir kabahatimiz var ki bu hal başımıza geldi"dedi ve istiğfar ederek yoluna devam etti. Bir keresinde adamın biri Hz. Hüseyin'i tokatlar, ama o sesini çıkarmaz. Bilakis "Bunu kim takdir etti?" der; etrafındakiler, "Allah Teâlâ!" derler. Bunun üzerine o şöyle der: "Benim Allah'ın kazasını önleyebileceğimi mi sanıyorsunuz?" Ebû Osman el-Hîrî Kuddise Sirruh, bir gün talebeleriyl