Kayıtlar

Meyve etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Benim Ağaç Senede İki Defa Meyve Verdi

Benim Ağaç Senede İki Defa Meyve Verdi Bir gün geziye çıkmıştı Nûşirevân. Yanında da veziri vardı. Gezerken bakmış ki, yolda çok yaşlı bir dede meyve ağacı dikiyor. Selâm verip der ki adama: - Amca, hayırdır, sen bu yaşa gelmişsin, bu ağacın meyvesini yiyemezsin. Bu ağaç kim bilir kaç sene sonra meyve verecek? Niye bu zahmeti çekiyorsun? - Padişahım, bizden öncekiler dikti biz yedik. Biz de dikelim ki, bizden sonrakiler yesin. Padişah "Zih" der. "Zih" Farsça aferin demek. Sâsânî ananesine göre Padişah "Zih" dediğinde, o kimseye 100 altın verilir, yani bir kese altın. Bunun için ihtiyara 100 altın verilir. Bunun üzerine ihtiyar dede der ki: - Gördünüz mü padişahım, meyveleri şimdiden yemeye başladık. Padişah, bir daha "Zih" der. İhtiyara 100 altın daha verilir. - Allah Allah, her ağaç senede bir defa meyve verir, benimki ise senede iki defa meyve verdi hükümdarım. Nûşirevân, tekrar "Zih" der 100 altın daha ver

Muhabbetin Meyvesi

Muhabbetin Meyvesi Cenâb-ı Hak buyuruyor: “...Allâh onlardan râzıdır, onlar da Allâh’dan râzıdır.” (Beyyine, 8) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: "Cennete girecek bir kısım insanlar vardır ki, onların kalpleri kuş kalbi gibi (rakîk ve güven içinde)dir." (Müslim, Cennet 27. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 331) Rivâyete göre Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Hârise Radiyallahü Anh‘e sordular: “-Yâ Hârise! Nasıl sabâhladın?” Hârise: “-Hakîkî bir mü’min olarak!” cevâbını verdi. Bu defâ Hazret-i Peygamber (sav): “-Yâ Hârise! Senin îmânının hakîkatinin delîli nedir?” dedi. Hârise Radiyallahü Anh: “-Yâ Rasûlallâh! Nefsimi dünyâdan çektim. O kadar ki, dünyânın taşı ile altını, çamuru ile gümüşü, (gam ile sürûru) bana müsâvî oldu. Gecelerimi uykusuz, gündüzlerimi susuz geçiriyorum. O hâle geldim ki, şimdi Rabbimin arşını âşikâr bir şekilde görür gibiyim…” dedi. Bunun üzerine Allâh Rasûlü (sav): “-Tamam yâ Hârise! Gönlünü b

Kuru Kızılcık Meyve Verdi

Kuru Kızılcık Meyve Verdi Beyazıd- ı Velî olarak anılan İkinci Sultan Bayezid, oğlu ve şehzadesi Birinci Selim'i Yavuz Selim Trabzon'dan getirttiği zaman kızıp Çubuklu Bahçe denen yerde kızılcık çubuğu ile sekiz defa vurmuş ve bazı nasihatlarda bulunmuştur. Bayezid Velî'nin oğluna sekiz çubuk vurması onun sekiz sene padişahlık yapacağına delâlet etmektedir. Ayrıca orada Şehzade'ye söylediği bazı sözleri vardır ki, apaçık padişahın bir kerametidir: —- Oğlum! Elem çekme, zikreyle... Zikr tarihinden itibaren tedibimle hilafet senindir. Al bu yediğin kuru çubuğu yere dik. Sekiz sene kadar meyvesini yiyesin! buyurmuştur. Orada bulunan, hem Bayezid- i Velî hem de Kara Şemseddin Hazretleri “amin> demişler ve Selim ise sekiz değnek yedikten sonra çubuğu babasından alıp: - Ya Rabbi, bu kuru ağaç meyve versin, o meyvesini bu dünyaya meşhur eyle, diyerek dikmiş ve kuru çubuk çok geçmeden yeşerip meyve vermeye başlamıştır. Çubuklu bahçe olarak anılan yerin kızı

Fidanlar Şimdiden Meyve Verdi

Fidanlar Şimdiden Meyve Verdi Bir hükümdar maiyetiyle birlikte gezintiye çıkmıştı Yolu üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasına fidan dikmekle meşgul olduğunu gördü, gayreti hoşuna gitti, yanına gelip latife yapmak istedi: - Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Maşallah yaşını yaşamışsın, bu diktiğin fidanların meyvesinden belki de yiyemezsin. İhtiyar cevap verdi: - Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim yememiz şart değil evlat. Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesinden yiyorsak, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler yer. Bu cevap hükümdarın hoşuna gitti ve mükafat olarak ihtiyara bir kese altın verilmesini emretti. İhtiyar bu ihsanı tebessümle karşıladı: - Gördün mü evlat, bizim diktiğimiz fidanlar şimdiden meyve verdi. Bu cevap da hükümdarın hoşuna gitti, bir kese daha altın verilmesini emretti. Yaşlı köylü güldü: - Evlat herkesin diktiği fidan yılda bir defa meyve verir, bizim diktiğimiz fidan yılda iki de