Kayıtlar

İster etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tecellî-i Cemâl İster Gönül Eğlenmez Eğlenmez

Tecellî-i Cemâl İster Gönül Eğlenmez Eğlenmez   Tecellî-i cemâl ister gönül eğlenmez eğlenmez... Tesellî-i visâl ister gönül eğlenmez eğlenmez...   Sivâ savmını kim dutdu visâlin 'ıydına yetdi; Cemâlin vasfın işitdi gönül eğlenmez eğlenmez...   Cihânı gezse sertâser görünmez ana bahr ü berr; Meğer yâ Rab seni ister gönül eğlenmez eğlenmez...   Şu cân kim buldu cânânı n'ider mülk-i Süleymân'ı; Kodu hayretde aşk anı gönül eğlenmez eğlenmez...   Ne halvetde ne celvetde ne kesretde ne vahdetde; Ne Tûbâ'da ne Cennet'de gönül eğlenmez eğlenmez...   Ne dünyâda ne ukbâda gönül bir özge sevdâda; Demâdem fikr-i Mevlâ'da gönül eğlenmez eğlenmez...   Cemâlin nûrunu gözler ana kâr eylemez sözler; Meğer Mevlâ seni özler gönül eğlenmez eğlenmez...   Gönül vîrânesin yâ Rab kemâl-i fazlın ile yap; Edelden zâtını matlab gönül eğlenmez eğlenmez...   Eğer dünyâ eğer ukbâ visâlinsiz kuru sevdâ; Hüdâî n'itsin e...

Kim Tüm Servetini Bir Tabloya Vermek İster!

Kim Tüm Servetini Bir Tabloya Vermek İster! Avrupa’nın ünlü sanat merkezlerinden birinde, çocuğun biri, vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablonun bedeli oldukça yüksektir. Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene ağabeyinin doğum günü için almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile mağazaya gider. Şanslıdır, tablo satılmamıştır. İçeri girer, tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur ve “Ağabeyimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum, tüm param da bu kadar” der. Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve çocuğa satar. Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar. Mağazadan adamın arkadaşları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar: “Sen ne yaptın, o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar az paraya sattın?” Ressam cevap verir: “Evet, ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim, ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim?”  “Günümüzde insanlar her şeyin...

Allah’ü Teâlâ İsterse Her Şey Olur

Allah’ü Teâlâ İsterse Her Şey Olur Allah’ü Teâlâ erenlerinden Dinar oğlu Malik devrinde iki kardeş yaşamaktadır. Bu iki kardeşten biri yetmiş, diğeri de tam otuz beş yıl ateşe taparak hiçbir muratlarına kavuşamadığını anlayan küçük kardeş bir gün ağabeyine dert yanar, der ki: "Ağabeyciğim! Bu kadar yıldır ateşi ilah bilerek ona tapındık. Fakat bakıyorum ki hiçbir dileğimize erişemedik. O yüzden bende ateşin ilah olmadığına dair bir şüphe uyandı. Bu şüphemde haklı olup olmadığımı araştırmak için seninle bir denemeye girişelim. Eğer ateş başkalarını yaktığı gibi bizi de yakarsa, kendisine bir daha asla tapınmayalım. Yok, eğer yakmazsa ölünceye kadar ilahlığına iman ederek ibadetten geri durmayalım." Bu karardan sonra iki kardeş bir ateş yakarlar. Küçüğün büyüğüne; "Ateşe ilk önce elimizi hangimiz uzatacağız. Sen mi yoksa ben mi?" diye sorar. Ağabeyi, "Sen uzatacaksın" deyince küçük kardeş elini hemen ateşe yaklaştırır. Bakar ki ateş elini yak...

Sevgi Samimiyet İster

Sevgi Samimiyet İster Yağız bir delikanlı kavurucu çöl sıcağında tek başına giderken karşısına; ahu gibi güzel, perileri kıskandıracak bir kız çıkar. Genç çölde görülen serap bu olsa gerek deyip, hayranlıkla kızı seyr ederken, şu teklif de bulunur: -Bütün varlığınla benim olur musun? -Arkandaki huriyi görsen, benim yüzüme bile bakmazsın, cevabı üzerine genç; arkasına dönüp bakar. Kimsecikler yoktur. Genç, tekrar önüne baktığında o kızı da göremez.