İlim Başka, Âlim Başka; İrfan Başka, Arif Başka...
İlim Başka, Âlim Başka; İrfan Başka, Arif Başka... Ömer Seyfettin’i tanıyanlar derler ki üstat bazen kavramlara takılıp kalırdı. Bir keresinde de ilim, irfan kavramlarına fena takılmıştı. Durup durup "ilim başka, irfan başka; âlim başka, arif başka" diyordu. Bu ne demek diye sorulunca da: "Cancağızım Anadolu âlim değildir, lakin ariftir. Bunu size ispat edeceğim" diyordu. Bir gün çalıştığı okula gelip öğretmen arkadaşlarına "Avusturya’dan birkaç vagon şeker geliyor, şeker çok ucuzlayacak" diye haber verdi. Ömer Seyfettin’in İttihat ve Terakki Parti Merkezi’ne sürekli uğradığını bilenler haberin doğruluğundan şüphe bile etmediler. Herkes şeker kıtlığı bitecek diye çok sevindi. O sırada öğretmenler odasına temizliğe gelen bir hademeye de aynı haberi verdi Ömer Seyfettin. Hademe: "İnanma beyim yem borusudur o. Avusturya bu savaş zamanı şekeri bulsa kendi yer, bize niye yollasın?" deyince Ömer Seyfettin sevinerek öğretmen arkadaşlarına ...