Kayıtlar

Ağla etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gülme Gülme, Ağla Gönül!

  Bir garipsin şu dünyada, Gülme gülme, ağla gönül! Derdin dahi çoktur senin, Gülme gülme, ağla gönül!   İşi gücü cevri cefa, Dünya kime kıldı vefa? Hani Muhammed Mustafa? Gülme gülme, ağla gönül!   Ebu Bekir Sıddık Veli, O’dur Peygamberin yâri Hani Ömer, Osman, Ali? Gülme gülme, ağla gönül!   Bir gün olup ecel gele, Kullar kulluğunda kala, Cümle âlem toprak ola, Gülme gülme, ağla gönül!   Âşık Yunus söyler sözün, Eğer yazın, eğer güzün, Kanlı yaşlar döker gözün, Gülme gülme, ağla gönül!   Gülme Gülme Ağla gönül!

“Namaz!”, “Namaz!”, “Namaz!”

“Namaz!”, “Namaz!”, “Namaz!”   “- Namazı kıldın mı?” Diye sordum! “- Kıl kıl bitmiyor!” Dedi. Hafif tebessüm ettim biraz bekledim! Sonra oldukça yumuşak bir ses tonuyla: “- Ye ye bitmiyor! Allah sürekli veriyor!” Dedim. Başı biraz öne eğildi! Biraz bekledim sonra: “- İç iç bitmiyor! Allah sürekli veriyor!” Dedim. Baş biraz daha eğildi! Biraz bekledim sonra: “- Eskit eskit bitmiyor! Allah yenilerini veriyor!” Dedim. Baş biraz daha eğildi! Sonra birden başını kaldırdı. Gözünden damlalar dökülüyordu! Çok kısık bir sesle; “- Müsaade edersen namazı geciktirmeyim!” Dedi. Tebess “Namaz!”, “Namaz!”, “Namaz!”   “- Namazı kıldın mı?” Diye sordum! “- Kıl kıl bitmiyor!” Dedi. Hafif tebessüm ettim biraz bekledim! Sonra oldukça yumuşak bir ses tonuyla: “- Ye ye bitmiyor! Allah sürekli veriyor!” Dedim. Başı biraz öne eğildi! Biraz bekledim sonra: “- İç iç bitmiyor! Allah sürekli veriyor!” Dedim. Baş biraz daha eğildi! Biraz bekledim sonra: “- Eskit eskit bitmiyor! Allah yenilerini

Ağla Nefsim Ağla Ömrün Bitiyor!

Ağla Nefsim Ağla Ömrün Bitiyor! Her nefes verişte ömür gidiyor, Ağla nefsim ağla ömrün bitiyor, Kora düşmüş bir mum gibi eriyor, Ağla nefsim ağla ömrün bitiyor… Mal, makam; şan, şöhret; hepsi geçici, Para servet buhar gibi uçucu, Sana bir emanet elden kaçıcı, Ağla nefsim ağla ömrün bitiyor… Dünya senin olsa sakın övünme, Padişah da olsan asla güvenme, Kaçan nimetlere asla üzülme! Ağla nefsim ağla ömrün bitiyor… Dünya bir hayaldir, her şey yalandır, Malın, mülkün, canın bir gün talandır, Yaptığın iyilikler sana kalandır, Ağla nefsim ağla ömrün bitiyor… İnsan Dünya hırsıyla maskara olur, Çok sevdiğin her şey ellere kalır, Hesabı ahrette hep seni bulur, Ağla nefsim ağla ömrün bitiyor… Haramlar ateştir sakın yaklaşma! Cehennemde yakar asla bulaşma! Dilinden bal aksın kötü konuşma! Ağla nefsim ağla ömrün bitiyor… Şeytan ve nefsi yen Allah’a kul ol! Salihlere yâr, Rasule dost ol! Hep iyilik yap, iyilikle dol! Ağla nefsim

Allah Kulunu Nasıl Zikreder?

Allah Kulunu Nasıl Zikreder? Adamın biri, geceleri devamlı Allah’ı zikrederdi. Bütün gecesi zikir fikir içinde geçerdi. Zikir kalbine yerleşmiş, gönlüne tat vermişti. Bir gün şeytan bu adama yaklaştı ve ona, “- Böyle devamlı Allah’ı zikretmen ne zamana kadar sürecek. Sen gece gündüz Allah diyorsun, peki bir kere olsun Allah da sana buyur kulum dedi mi? Zikrinin karşılığını aldın mı? Madem sana bir karşılık verilmiyor, sen bu kötü halinle ve kara yüzünle ne zamana kadar Allah diyeceksin?” diye vesvese verdi. Bu vesvese adama tesir etti. Kalbi karıştı. Onu gerçek zannetti. Demek ben Allah’ı zikretmeye layık bir kul değilim bana karşılık verilmiyor diyerek zikri bıraktı ve uyudu. Gece rüyasında Hızır Aleyhisselam’ı gördü. Hz. Hızır ona, “- Allah’ı zikretmeyi niçin terk ettin; zikirden niçin pişmanlık duydun?” diye sordu. Adam, “- Ben sürekli Allah Allah diye zikrettim; fakat bir gün olsun Allah’tan “buyur kulum” diye bir karşılık duymadım. Ben bu işe lâyık olmadığımdan

Bir Yetimin Ağlatan Hikâyesi

Bir Yetimin Ağlatan Hikâyesi D. Ali TAŞÇI Birkaç yıl önce, bir vilayetimizde, bir bakanlığın il müdürüydüm. Bağlı bulunduğumuz genel müdürlük, başka üç ilin de il müdürüyle birlikte beni, diğer bir ilimizde personel almak üzere görevlendirdi. Biz dört arkadaş birleşerek sözünü ettiğim ile gittik. Önceden bizim için ayrılan misafirhaneye yerleştik, şehre gelişimizi kimsenin duymasını istemiyorduk. Zaten ben ve arkadaşlarım bu ile ilk defa geliyorduk. Ne kimseyi tanıyorduk, ne de kimse bizi tanıyordu. Arkadaşlar olarak hepimizin kanaati aynıydı, siyasi ve diğer baskılardan hiçbirine boyun eğmeden hak edeni kazandırmak. Biliyorduk ki, katılım yoğun olacak ve herkes, maalesef bir referansla, bizi rahatsız edecekti. Bunun için çok dikkatli olmalıydık. İle ikindi vakti vardık. Kimseye görünmeden şehrin biraz dışındaki kenar bir mahallede, tarihi bir camiye gittik. İkindi namazı kılınmış, caminin avlusu boştu. Osmanlı'dan kalma, mimarisi insanda manevi duygular uyandıran şir

Hazret-i Fatıma, Ağlayarak Babasının Huzuruna Geldi

Hazret-i Fatıma, Ağlayarak Babasının Huzuruna Geldi Bir gün Hazret-i Fatıma, ağlayarak babasının huzuruna geldi. Resulullah efendimiz buyurdu ki: “- Ya Fatıma, niçin ağlıyorsun?” “- Kasıtsız söylediğim bir sözden Ali bana kızdı. Özür diledim. Fakat onu üzdüğüm için ağlıyorum.” “- Kızım, bilmez misin, Allahü teâlânın rızası kocanın rızasına bağlıdır. Ne mutlu o kadına ki daima kocasının rızasını arar, kocası ondan razı olur. Kadınlar için en üstün ibadet, kocasına itaattir. Erkek, hanımından razı olunca, o kadın istediği kapıdan Cennete girmeye hak kazanır. Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, Allahü teâlânın lanetinde olur.” [R. Nasıhin] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.”             [Taberani]

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz o günâhkâr gence tekrâr buyurdular: “-Günâhını, bana anlatabilirsin.”  Bundan sonra o genç, günâhını şöyle anlattı: “-Ben kefen soyucusuyum. Yedi yıldan beridir kabir açarım. Ensâr’dan birinin ölen kızının kabrini açtım. Kefenini soydum, bıraktım; fakat şeytân beni aldattı ve dönüp geldim ve onunla nefsimi körelttim. Yanından az ayrılınca kız, ayağa kalkıp: “-Ey genç, sana yazıklar olsun! Kıyâmet Günü’nün sâhibi Deyyân olan Allâh’tan utanmıyor musun? Beni ölüler arasında çıplak bıraktın. Allâh’ın huzûrunda kirlettin. Allâh ki yarın mahkeme-i İlâhi’de zulme uğrayanın hakkını, zâlimden alacak.” O genç, işlediği bu büyük günâhın hikâyesini bitirince Ol Resûl-i Müctebâ Aleyhisselâtü ve’s-Selâm Efendimiz Hazretleri’nin mübârek benizlerinin değiştiği ve ürperdikleri görüldü. Ayağa kalktılar. Bir taraftan mübârek ser-i sâadetleri Sallallahü Aleyhi Vesellem’i (başlarını) iki

Ağlamamı Çok Bulmayın!

Ağlamamı Çok Bulmayın! Bürde el-Âbide Rahmetullahi Aleyh o kadar çok ağlardı ki, bu yüzden kendisini ayıpla-yanlar, bu hali aşırı bulanlar olurdu. Onlara şunu söylerdi: “Eğer siz, kıyamet günü, günahkârların ağlamasını görmüş olsa idiniz, benim ağlayışımı çok bulmazdınız...”