Kayıtlar

Kıyafet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tesettür Nasıl Olmalı?

Tesettür Nasıl Olmalı? •      Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyuruyor ki: “Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesnâ olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…” (Nûr Sûresi, 31) •      Her kadının ve her erkeğin “Göbeği ile diz kapağı arası” nikâhlı eşi hariç herkese haramdır. Erkek erkeğe; kadın kadına; ya da karşı cinsler birbirine asla bakamaz. Annesi kızına, babası oğluna, kardeş kardeşe bile bakamaz. •      Tesettür gösteriş için değil; Allah’ü Teâlâ’nın emri ve rızası için; haramlardan, soğuk-sıcaktan korunmak ve diğer Müslümanlar’a örnek olmak için olmalıdır. •      Eller ve yüz hariç her yer kapatılmalıdır. •      Başörtüsü boynu ve omuzları kapatmalıdır. •      Tesettürde cildi gösteren, şeffaf kıyafet yo...

Kıyâfet Konusunda Kâfirlere Benzemek

Kıyâfet Konusunda Kâfirlere Benzemek M. Şevket Eygi Kıyafet konusunda kafirlere ve İslam düşmanlarına büsbütün benzememek için namazları mutlaka başımızda güzel bir islamî serpuş bulunduğu halde kılmalıyız. Cep telefonuna bin lira verebilen bir Müslüman, güzel bir namaz takkesine seve seve elli lira verebilmelidir. Ehl-i Sünnet Müslümanlığında erkeklerin namazı başları takkeli olarak kılmaları edeb ve sünnettir, terk-i câiz olamaz. Cebinde cep telefonu akrebine yer varsa, namaz takkesine de elbette yer olmalıdır. Her Müslüman hicrî takvimi bilmelidir. Vakti, zamanı hicrî-kamerî takvimle hesaplayan Müslümanlar daha fazla yaşar. Telfik-i mezahib, dört fıkıh mezhebinin hükümlerini, kolaylıklarını cem’ etmek haramdır. Farmason, taqiyye ve kitman yaparak Müslümanları aldatan CemaleddinAfganî, Ehl-i Sünnet Müslümanlarına imam, din hocası, rehber, lider olamaz. Sultan Abdülhamid Han hazretleri Hâtemü’l-Hülefadır. Âhir zamanda Mehdi’nin zuhur, Hz. İsa...

Bugün Değilse, Ne Zaman?

Bugün Değilse, Ne Zaman?   Öğretmen Leman Hanım bir sohbette anlatmıştı: “Öğretmen okulunu yeni bitirmiştim, tayinim yapıldı, göreve başladım. Gençtim, tecrübesizdim. Bazı fizikî üstünlüklerim, bende bir gurur, bir kibir duygusu uyandırmıştı. Kendimi çok beğeniyor, gizli gizli bir hayranlık duygusu duyuyordum. Bir gün dersten çıkmış, öğretmenler odasına gitmiştim. Çayımı yudumluyordum. İçeriye odacı girdi, bana doğru yürüdü… Ve “Efendim” dedi, “Mü­dür bey sizi çağırıyor.” Sebebini sordum, “Bilmiyorum efendim” dedi, hiç oralı olmadım. Odacı uzaklaştı, biraz sonra bir başka odacı geldi. Aynı şekilde müdür beyin çağırdığını söyledi, iyice canım sıkılmıştı. “Gelmiyorum” dedim. “Müdür bey bir hanım öğretmeni nasıl ayağına çağırabilir?” Odacı sesini çıkarmadan gitti. Biraz sonra içeriye müdür bey girdi. Emekliliğine on beş gün kalmıştı. Yaşlanmış, biraz beli bükülmüştü. Büyük bir saygı ve incelikle: “Kusura bakmayın sizi rahatsız ettim, ders çizel­gesini hazırlıyordum, müsait g...