Kayıtlar

Molla etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Edebi Kıt Kimse

Edebi Kıt Kimse Molla Câmî Rahmetullahi Aleyh’in meclisine, bir gün edebi kıt olan biri geldi. Büyüklerin huzurunda izin verilmeden konuşulmayacağını bilmiyordu. Zühtten takvadan dem vurmağa, bilgiçlik taslamağa başladı. Bir müddet sonra sofra kuruldu ve yemek yenmeye başlandı. Sofrada tuz yoktu. O kimse, hizmetçiye: "- Ben yemeğe tuz ile başlarım. Tuz getir." dedi. Onun bu hâline Molla Câmî Rahmetullahi Aleyh üzüldü ve: "- Ekmekte tuz vardır. Ona niyet eyle." buyurdu. Bu sırada ekmeği tek elle koparan birine de; "- Ekmeği bir el ile koparmak mekruhtur." deyince, Molla Câmî Rahmetullahi Aleyh de: "- Yemek esnasında başkalarının el ve ağızlarına bakmak, ekmeği tek el ile koparmaktan daha çok mekruhtur." buyurdu. O kimseye bu söz de kâfi gelmedi. Bir ara yine; "- Yemek yerken konuşmak sünnettir." dedi. Molla Câmî Rahmetullahi Aleyh de: "- Çok konuşmak mekruhtur." buyurdu. O edebi kıt kimse, art

İstanbul’un Fethinin Üç Manevi Kahramanı: Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani

İstanbul’un Fethinin Üç Manevi Kahramanı: Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani Fatih Sultan Mehmet, Peygamberimizin müjdelediği "İstanbul'un fethi"ni gerçekleştirme şerefine nail olan bir komutan. Onun "yıkılamaz" denilen surları yıkması ile yeni bir çağ açıldı. Bu kutlu fethin gerçekleşmesinde, askeri ve maddi unsurlar kadar ilmi ve manevi unsurlar da önemliydi. İstanbul'un fethinin üç manevi kahramanı olan Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani'ye dair bilinmeyenleri, onların bu fethi nasıl desteklediklerini sizler için derledik. Hacı Bayram Veli’nin Müridi Oldu Erken yaşta batınî ilimlere merak salmış ve kendine mürşit aramaya başlamıştır. Bu istekle İran ve Maveraünnehir dolaylarına seyahatlere çıkmış, daha sonra da Şam'a gitmiştir. Hakkında yazılan menakıbnâmede anlatılanlara göre bir gün rüyasında Ankara'da ikamet eden Hacı Bayram Velî'yi görmüş ve ona intisab için yanına gelmiş, müridi olmuş, üstadının yanında

Biri Eşek Biri Öküz

Biri Eşek Biri Öküz İki molla, ramazanda mukabele okuyup bahşiş toplamak için köyün birinde bir eve misafir olurlar. Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider. Güngörmüş ev sahibi, bu mollaları kontrol etmek için odada kalana sorar: - Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?" O da kendini üstün göstermek için; -Bırak şunu, eşeğin tekidir", cevabını verir. Biraz sonra diğer molla tuvalete gidince ötekine de aynı soruyu sorar: – Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu? Bu molla da öteki gibi; "Bırak şunu, öküzden farkı yoktur", cevabını verir. Akşam olunca iftar sofrası kurulur. Kapaklı Osmanlı sahanları içinde yemekler gelir. Eşek denenin önünde arpa; öküz denenin önünde saman vardır. Mollalar şok olmuştur, hayretle sorarlar: – Bunlar nedir? Ev sahibi gülerek cevap verir: – Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Kendiniz söylediniz. Sizin için bunlardan daha iyi yemek olur mu?" Mollalar kıpkırmızı olmuştu

İlm-i Siyaset

İlm-i Siyaset Şam’da bir medresede ilim tahsil eden bir Molla Ahmet varmış. Bir gün memleketinden bir tanıdığı ziyaretine gelerek annesinin selamını iletmiş. Annesi oğluna, babasının Hakkın rahmetine kavuştuğunu, kendisinin yalnız başına kaldığını, artık oğlu yeteri kadar tahsil gördüyse yanına gelmesini ve şu ahir ömründe oğlunun birkaç gün de olsa hayrını görmek istediğini bildirmiş. Bu haberi alan Molla Ahmet bir tarafta babasının ölümünden duyduğu üzüntü, diğer yanda annesinin yalnız başına yaşayakalmasından duyduğu kaygı, koştura koştura medresenin baş müderrisinin kapısını çalmış. Baş müderris Ahmet’e telaşının sebebini sormuş. Aldığı kötü haberi hocasıyla paylaşan Molla Ahmet hocasına, artık ilim tahsilini tamamlamış olduğunu, hocası ona bir icazetname yazarsa gidip memleketinde annesinin hizmetini görmek istediğini söylemiş. Başını biraz kaygılı kaygılı sallayarak Ahmet’i dinleyen hocası ona, ilim tahsilini tamamladığını ama henüz “ İlm-i siyaset” tahsilini yapmadığın