Kayıtlar

taş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mezar Taşları

Resim
Mezar Taşları   Ziyaret ettim köyün mezarlığını, Tek tek okudum taştaki adlarını, Hesap ettim ölüm yaşlarını, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Kimi taşlara yazılmış beyit, İsimler gördüm çeşit çeşit, Yok makam mevki hepsi eşit Hayatın bir özeti mezar taşları…   Yazıları okudum bir bir, Ne zengin yazar ne de fakir, Ne memur yazar ne de amir, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Ebe dede baba ana evlât Safa saf dizilmişler yan yana, Hepsi kavuşmuş yaratana Hayatın bir özeti mezar taşları…   Yatıyorlar kara toprağın bağrında, Her şeyi bırakıp gitmişler arkalarında, Kimbilir hangi hayâlleri kaldı dünyada, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Kimisi ömrünün baharında, Kimisi doksan yaşlarında, Dünyaya etmişler veda, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Her soydan var birkaç kişi, Kiminin evlâdı kiminin eşi, Kiminin bacısı kiminin kardeşi, Hayatın bir özeti mezar taşları…   Kimlikleri özenle kazınmış taşa, Azrail dinlemi

Acılarınızı Kuma Ve İyilikleri Taşa Yazmayı Öğrenin!

  Acılarınızı Kuma Ve İyilikleri Taşa Yazmayı Öğrenin!   İki arkadaşın çölde yürürken bir münakasa olur ve biri diğerine tokat atar. Tokadı yiyenin canı acır ama bir şey söylemeden kuma söyle yazar:   “Bugün en iyi arkadaşım beni tokatladı!”.   Bir vahaya gelene kadar yürümeye devam ederler ve suya girmeye karar verirler. Tokadı yiyen bataklığa saplanır ve boğulmaya başlar ama arkadaşı kurtarır. Tokadı yiyen boğulmadan kurtulduktan sonra bir taşa şöyle yazar: “Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı!”.   Tokadı atan, hayret ederek sorar: “Canını acıttığımda kuma yazdın, neden şimdi taşa?”   Tokadı yiyen cevaplar: “Birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki; bağışlama rüzgârı silebilsin! Ama biri bizim için iyi bir şey yaparsa taşa kazımalıyız ki hiç bir rüzgâr silemesin...   “Acılarınızı kuma ve iyilikleri taşa yazmayı öğrenin…”.

Su, İçindeki Sert Taşı Yumuşatmadığı Gibi

  Ey insanlar! Su, içindeki sert taşı yumuşatmadığı gibi, güzel öğütler de katı kalplere tesir etmez. Ey âdemoğlu! Allah'ın kulları olduğunuza şahitlik ettiğiniz halde nasıl olur da O'na isyan ediyorsunuz? Yine ölümün hak olduğuna inandığınız halde ondan nasıl hoşlanmıyorsunuz? Hakkında hiçbir bilginiz olmayan nice şeyleri söylüyor ve bunu önemsiz görüyorsunuz; oysa bunun günahı Allah katında çok büyüktür." (Kudsi Hadisler, İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh)

Taşa Oturma Kuzum!

  Taşa Oturma Kuzum!   Eşinin kışkırtmalarıyla, bin bir eziyet edici sözler ve tavırlarla da evden gönderemediği annesini, en sonunda akıl hasta hanesine, yatırıp malını mülkünü de üstüne geçirmeyi planlanmıştı... Prosedürleri tamamladıktan sonra, akıl hastanesinin ambulansı belirmişti kapıda. Yaşlı kadını apar topar aldılar ve istemsiz çırpınışlarına da aldırmadan ambulansa götürmeye çalışırlarken, oğlu kapının önündeki taştan merdiven basamağında oturup, olanları izliyordu... Annesinin yaşlı gözleriyle kendisine bakıp bir şeyler diyecek olduğunu hissedince "- Anladım. Seni doğuracağıma taş doğursaydım diyeceksin değil mi?" diye söylenmişti. Umursamazcasına sırıtarak... Yaşlı kadının gözyaşları yanaklarına indi o an… Ve oğlunun beynine Yıldırım gibi çakacak ve yaptıklarına pişman ettirecek şu cümleler döküldü dudağından: "- Hayır, onu demeyecektim. Taşa oturma kuzum. Karnın ağrır!".

Sadaka Taşı Nedir?

Resim
Sadaka Taşı Nedir? Allah’ü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’inde: “Sadakaları açıktan verirseniz, bu güzel bir şeydir. (Fakat) onları fakirlere gizlice verirseniz, sizin için daha hayırlı olur.” (el-Bakara, 271) buyurmuştur.   “Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez.” (Bakara Suresi 276) “Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.” (Nisâ Suresi 114) “Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi 60) Osmanlı Devleti zamanın

Kalbiniz Kırılacağına Varsın Taş Kırılsın

Kalbiniz Kırılacağına Varsın Taş Kırılsın Sultan Mahmud-u Gaznevi hazretleri bir savaş sonunda çok kıymetli bir elmas yakut taşı ganimet olarak ele geçirir. Sonra taşı eline alarak baş vezirine, (Al bu taşı kır, paramparça et) der. Baş vezir der ki: - Aman efendim bu çok kıymetli ben bunu kıramam. Sonra yanındaki diğer vezire aynı şeyi söyler. O da der ki: - Bu çok kıymetlidir, kırılmaz bu. Diğerlerinin hepsi aynı şeyi söylerler. Sultan, özel hizmetçisi Ayaz’ı çağırıp, (Al bu taşı kır) der. Daha demeye kalmadan Ayaz taşı yere vurup kırar, paramparça eder. Padişah hiddetli bir şekilde der ki: - Bre Ayaz sen ne yaptın, vezirler bunun çok kıymetli olduğunu söylediler. Nasıl kırarsın bunu? Ayaz der ki: - Efendim, ben taştan ne anlarım, benim için kıymetli olan sizin emrinizdir, sizin kalbinizdir, kalbiniz kırılacağına varsın taş kırılsın. Sultan vezirlerine dönüp der ki: - Ayaz’ı niçin sevdiğimi anladınız değil mi? Sizin gibi beni bir taşa değişmedi.

Değirmen Taşı

Değirmen Taşı Hasırcızâde Mehmet ağa, bir gün Fuat Paşa'inn yanında iken Paşanın pırlanta yüzüğüne dikkatle bakmağa başlamış. Fuat Paşa sormuş — Yüzücüme mi bakıyorsun? — Evet Paşam... Taşını merak ettim. Elmastır Güzel. Fakat faydası nedir? — Hiç... — Peki, ne gelir getirir? — Hiç. — Yazık. Benim de babadan kalma bir çift taşım var; bana senede elli altın getirir. — Amma yaptın-ha... Ne taşı bu? — Değirmen taşı! (Alıntı)

Alman Mucizesi Nasıl Doğdu?

Alman Mucizesi Nasıl Doğdu? Almanya 1945’te 2. Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmıştır. Şehirler harabe halindedir. Tabiri caizse taş üstende taş kalmamıştır. Açlık yokluk yoksulluk kol gezmektedir. Hiper enflasyon ve işsizlik çok aşırı yükselmiştir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya Batı Almanya ve Doğu Almanya olarak ikiye ayrıldı. 1990 yılında bu iki parça birleşerek günümüzdeki Almanya Federal Cumhuriyeti'ni oluşturdu. Berlin Duvarı (Berliner Mauer) Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya´ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 12 Ağustos 1961 yılında yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar. 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya’nın, isteyen vatandaşların Batı’ya gidebileceğini açıklamasının ardından yıkıldı. Potsdam Konferansı’nda (17 Temmuz - 2 Ağustos 1945) Almanya'nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan sorunlar, yapılacak olan barış antlaşmalarının temel şartları ve yöntemleri belirlendi. Görüşmelerde;   Avrupa, Müttefiklerin istekleri d