Kayıtlar

Azap etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Azaptan Korunmak İçin

Resim
                                                             Azaptan Korunmak İçin   Allah’ü Teâlâ buyuruyor: “Resûlüm, sen onların arasında iken Allah onlara azap indirecek değildir. Ve onlar istiğfar edip Allah’a yöneldikçe de Allah kendilerine azap etmeyecektir.” (Enfâl   Sûresi, 33) Bu âyet-i kerimeden anlaşılan şudur: Hz. Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Vesellem   bulunduğu yerlere umumi azap inmez. Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem’in, sünnetini ihya eden kâmil müminler vasıtasıyla da her devirde halkın arasında manen yaşamaktadır. Bir memlekette Resûlullah’ın Sallallahü Aleyhi Vesellem   sünneti yaşanıyorsa, o memleket helâk edilmez. Bir kalpte Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in sevgisi bulunuyorsa, o kalp bunalıma girmez. Bir ev halkı, sünnet edebine dikkat etse, o evde geçimsizlik olmaz. Aralarında Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in vârisi kâmil mürşidler bulunan bir cemiyet genel olarak ruhî bunalım ve ahlâkî çöküntü yaşamaz. İlâhî

Neden Azaba Uğramışlar?

               Hazreti Îsâ Aleyhisselâm, yanında kendisine îmân eden havarileri olduğu halde bir köye uğradı. Orada herkesin öldüğünü gördüler. Îsâ Aleyhisselâm ölenlere bir müddet bakıp, yanındakilere: “- Belki, bunlar, Allahü teâlânın gazâbına ve azâbına sebeb olacak bir şeyler yapmışlardır. Çünkü, dağınık ölmemişler. Bu gösteriyor ki, azâb bir anda onları yakalayıvermiş. Yoksa, dağınık ölürlerdi” dedi. Îsâ Aleyhisselâm orada yatan ölülere seslendi. Allahü teâlâ, Îsâ’ya Aleyhisselâm ölüleri diriltme mu’cizesi vermişti. Onun için, Îsâ Aleyhisselâm seslenince: Allahü teâlânın izni ile ölülerden birisi dirilerek: “- Buyur, ey Îsâ Aleyhisselâm!” dedi. Îsâ Aleyhisselâm, “- Suçunuz ne idi ki, bu hâle geldiniz, bu azâba müstehak oldunuz” diye sorunca, “- Çocuğun annesine olan sevgisi gibi dünyâyı çok sevmiştik. Biz dünyalık bakımından, mal, mülk ve evlât yönünden iyi olunca sevinir, dünyâ işi iyi gitmeyince üzülürdük. Hem de uzun emel sahibi idik. Allahü teâlânın beğendiği

Annesini Üzen Gence Yapılan Kabir Azabı!

  Annesini Üzen Gence Yapılan Kabir Azabı!   Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün, Selman-ı Farisî Radiyallahü Anh hazretlerine; “- Ya Selman Radiyallahü Anh! Seninle garipleri ziyarete gidelim!” buyurdular ve birlikte Medine Kabristanına gittiler... Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Selman-ı Farisî Radiyallahü Anh hazretleri ile kabristana gitmişlerdi. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem efendimiz, bir kabrin başına varınca gözyaşları dökmeye, hatta hırka-i saadeti ıslanıncaya kadar ağlamaya başladılar. Selman-ı Farisi Radiyallahü Anh hazretleri; “- Ya Hayrelbeşer! Ağlamanızın sebebi nedir? Dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem; - Bu kabirde yatan bir delikanlıdır; ona şiddetli azap olunmaktadır. Kardeşim Cebrail ’ e bu ehl-i kabre neden bu kadar azap edildiğini sordum, anasına asî olduğunu ve anasının da ona hakkını helâl etmediğini söyledi. Sen git Bilâl Radiyallahü Anh ’ a söyle, Medine halkını buraya çağırsın, bu

Kabir Azabı Çeken Genç Kız

  Kabir Azabı Çeken Genç Kız   Bir genç, ölen bacısını defneder ve defnederken bazı eşyalarını kabir içinde unutur... Mezarlıktan döndükten sonra eşyalarını kız kardeşinin kabrinde unuttuğunu hatırlar ve âlimlere sorar kendisine kabri açmasını ve eşyasını almasını söylerler... Kabri kazmaya başlar kazıya devam ederken kabirden bir yılan çıkar! Ondan panikler ve yılanı öldürür...   Sonra kazmaya devam ederken 3 yılan daha çıkar onları da öldürür ve kazmaya devam eder birçok yılanın çıkmaya başladığını görünce kabri kapatıp oradan kaçar... Subhanallah! Âlimlerin yanına giderek şöyle şöyle oldu diye olanları anlatır. Âlimler adama kız kardeşin (ölmeden önce) ne yapardı diye sorarlar?   Bir şey yapmıyordu diye cevap verir... Kız kardeşinde gördüğün durum neydi derler... Namaz vaktini uyuyarak kaçırırdı diye cevap verir... Onun bu gördüğü kabirde ki azabıdır, kıyamet gününde ki azabı ise daha şiddetlidir! Diye cevap verirler...   Allah Teâlâ, buyuruyor ki!

Helâlin Hesabı Haramın İse Azabı Vardır!

  Helâlin Hesabı Haramın İse Azabı Vardır!   Vehbi Tülek   Hazreti Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: “Dünyânın helâli hakkında hesap, haramı hakkında azap vardır.”   Behâüddîn bin Şeyh Lütfullah hazretleri Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin önde gelen talebelerinden ve halîfelerinden olan Lütfullah Efendi’nin oğludur. 895 (m. 1490) senesinde Edirne’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki: “Kibir, gurur ve övünme gibi duygular, insanın içinde çuvaldız gibi saplıdırlar. İnsanın kibirlenmesi, kendinde gördüğü faziletlerden ileri gelir. Ancak bir kimse, Hak yolundan bir yola intisâb ettiği takdirde, bütün bu faziletlerin, kesinlikle ve gerçek olarak Allahü Teâlâ’da bulunduğunu anlar. Kendisinde bulunan her şeyin, Allah tarafından emânet olarak verildiğini görür.” “Zulüm ve eza gören din kardeşinin kalbini, sabır tavsiye ederek güçlendiren bir kimse, ona yardım etmiş sayılır.” Muhammed bin İbrâhim, babasından şöyle nakletti: Ali bin Ebî Tâlib’e (radıyallahu anh) dünyâdan sorul

Helâlin Hesabı Haramın İse Azabı Vardır!

Helâlin Hesabı Haramın İse Azabı Vardır! Vehbi Tülek Hazreti Ali buyurdu ki: “Dünyânın helâli hakkında hesap, haramı hakkında azap vardır.” Behâüddîn bin Şeyh Lütfullah hazretleri Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin önde gelen talebelerinden ve halîfelerinden olan Lütfullah Efendi’nin oğludur. 895 (m. 1490) senesinde Edirne’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki: “Kibir, gurur ve övünme gibi duygular, insanın içinde çuvaldız gibi saplıdırlar. İnsanın kibirlenmesi, kendinde gördüğü faziletlerden ileri gelir. Ancak bir kimse, Hak yolundan bir yola intisâb ettiği takdirde, bütün bu faziletlerin, kesinlikle ve gerçek olarak Allahü Teâlâ’da bulunduğunu anlar. Kendisinde bulunan her şeyin, Allah tarafından emânet olarak verildiğini görür.” “Zulüm ve eza gören din kardeşinin kalbini, sabır tavsiye ederek güçlendiren bir kimse, ona yardım etmiş sayılır.” Muhammed bin İbrâhim, babasından şöyle nakletti: Ali bin Ebî Tâlib’e (radıyallahu anh) dünyâdan soruldu. Hazreti Ali; “Uzun m

Cehenneme Dayanabileceğin Kadar Günah İşle!

Cehenneme Dayanabileceğin Kadar Günah İşle! İmam Şibli Rahmetullahi Aleyh Buyurdu ki: “- Dört yüz hocadan ders okudum. Bunlardan dört bin hadis-i şerif öğrendim. Bütün bu hâdislerden bir tanesini seçip kendimi ona uydurdum. Çünkü kurtuluşu ve saadeti ebediyeye kavuşmayı bunda buldum ve bütün nasihatleri hep bunun için gördüm!”. Seçtiğim hadis-i şerif şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), bir sahabiye buyurdu ki: ·         "Dünya için dünyada kalacağın kadar çalış. ·         Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış, ·         Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et. ·         Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle." Bu hadis-i şerif sahih midir? Kaynağı nedir? Kaynak: İmam Gazali “Eyyühe’l-veled!” (Daru’l-Beşair, 1431/2001, 120)

Eyke Halkına Gelen Dehşet Verici Azap

Eyke Halkına Gelen Dehşet Verici Azap Eyke, sık ormanlık demektir. Coğrafî olarak bu yer, Kızıldeniz sâhilinden Medyen’e kadar uzanan bölgenin adıdır. Burada yaşayanlara da Eykeliler denmiştir. Şuayb Aleyhisselâm, Medyenliler gibi her türlü zenginlik, bolluk ve nîmetler içinde yaşayan, ancak tevhîd ve hidâyetten ayrılmış bulunan Eykeliler’e de doğru yolu göstermekle vazîfelendirilmişti. Eykeliler de tıpkı Medyen halkı gibi Şuayb Aleyhisselâm’ı yalanladılar. Allâh Teâlâ âyet-i kerîmelerde şöyle buyurur:   “Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı.” (eş-Şuarâ, 176)   “Eyke halkı da gerçekten zâlim idiler.” (el-Hicr, 78)   “Şuayb onlara şöyle demişti: «(Allâh’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allâh’a karşı gelmekten sakının ve bana itâat edin! Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.” (eş-Şuarâ, 177-180) Allâh’ın peygamberler

Kabirde Sual

Kabirde Sual Berâ radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensârdan bir müslümanın cenazesinde çıktık, hazırlanmış olan kabre geldik. Cenaze, Kabrin içerisine konulunca, Peygamber aleyhisselâm oturdu. Biz de kendisinin etrafında toplandık. Sanki başlarımızda kuş varmış gibi hepimiz hareketsiz kalmıştık. Resûlullah aleyhisselâm elindeki bir sopa ile yeri çiziyordu. Birden başını kaldırdı ve iki yahut üç defa: — Kabir azabından Allah'a sığının, diye söylendikten sonra: Mümin kabre konulduğunda, arkadaşları terk edip gittikleri zaman, onların ayak sesini işitir bir vaziyette, (Münker ve Nekîr denilen) iki melek gelir, kendisini oturturlar ve: — Rabbin kimdir? Diye sorarlar. Mümin: — Rabbim Allah'ü Teâlâ’dır, diye cevap verir. Melekler: — Dinin nedir? Diye sorarlar. Mümin: — Dinim İslâm, diye cevap verir. Melekler: — İçinizde Allah'ü Teâlâ tarafından gönderilmiş olan o zât kimdir? Derler. Mümin: — O zât Allah'ın Resulüdür, der... Melekler: — Bunu nereden

Ebu Leheb'în Azabı

Ebu Leheb'în Azabı Peygamberimizin amcası, fakat en büyük düşmanlarından olan Ebû Leheb îman etmeden geberip gitmişti. Onu, yakınlarından birisi rüyasında gördü. Ve ona nasıl azap edildiğini sordu. Ebû Leheb, Hazreti Muhammed'e îman etmemesi yüzünden çok büyük azap gördüğünü söyleyip başına gelenleri şöyle anlattı: — Yazıklar olsun bana! O'na îman edip dünya ve ahirette kurtulacağım yerde, îman etmedim ve dünyada da ahirette de perişan oldum. Yalnız bana haftada üç gün hususî muamele oluyor. O da Muhammed doğduğu zaman cariyem gelip bana O'nun doğumunu müjdelemişti, ben de memnun olarak onu azat etmiştim, işte onun için o gece azap hafifliyor. Bir de Pazartesi olunca iki parmağımın arasından serin su akar, ben de onu emer rahatlarım. Bunun sebebi ise Muhammed doğduğu zaman ben cariyeme git O'na meme ver demiştim, ondan dolayı haftada bir gün bana su veriliyor, dedi. (Alıntı)

Bir Çöp İçin Azap

Bir Çöp İçin Azap İsa aleyhisselâm bir kabristandan geçerken azap gören bir ehl-i kubur görüp Cenab-ı Allah'tan sebebini sual etti. Allah Celle Celâlüh: — “Ya İsa Aleyhisselâm dua et de o kulum dirilsin, sen de kendisinden niçin azap olunduğunu sor!” buyurdu. Hazreti İsa duada bulunarak mevta dirildiğinde niçin azap olunduğunu sordu. Azap gören zat: — “Ya İsa Aleyhisselâm, ben dünyada iken hamallık yapardım. Bir gün odun taşırken sahibinin haberi olmadan taşıdığım odundan bir çöp koparıp dişimi karıştırdım, işte Cenab-ı Allah bana bunun için azap etmektedir.” deyip kabrine geri girdi. (Alıntı)

Küçük Bir Dikenin 4000 Yıl Süren Azabı

Küçük Bir Dikenin 4000 Yıl Süren Azabı İmam Muhammed Hazretlerinden rivayet edilmiştir: Hz. İsa Aleyhisselâm bir gün kabristandan geçerken, kabir ehlinden birini azapta görür. Ve o azaba ne sebeple müstahak olduğunu sual eder. Cenabı Hak'kın izni ile o mevta açık bir dille: - Ya Ruhullah! Öleli 4 bin yıl oldu. Daha ölüm acısı gitmemiştir. Bundan başka, bir gün yemek yerken dişlerimin arasında bir miktar yiyecek kalmıştı. Onu çıkarmak için, bir kimsenin avlusundan diken almıştım. İşte bu azaba sebep odur, diye cevap verir.