Kur’an-ı Kerim ve Sünnette Râbıta
Kerem Önder Mezhepsiz Selefîlerin (Vehhabi) ve diğer bâtıl renkdaşlarının (Hadis İnkarcıları) çokça eleştirdiği ve hatta şirk ile itham ettiği meselelerden birisi de, tasavvuf yolundaki eğitim metodlarından birisi olan râbıta konusudur. Bu cahil yeni yetmeler, Kur’an-ı Kerim ve sünnetten o denli kopukturlar ki, ayet ve hadislerin bir kısmını kabul edip bir kısmını da reddederek, tıpkı bir Bektâşi mantığıyla olayları çözmeye çalışırlar. Halbuki Kur’an-ı Kerim ve Sünnet bir bütündür. Bir kısmını alıp bir kısmını reddetmek, motorsuz ve direksiyonsuz bir arabayı yürütmeye çalışmak anlamına gelir ki, bu hep yolda kalmak demektir. Râbıta, bir manada, Allah’ü Teâlâ’nın bize verdiği nimetlerden biri olan hayal gücünü, O'nun yarattıklarına ve sevdiği insanlara odaklamak ve onlarla beraber olduğunu hayal etmektir. Ne çelişkidir ki tasavvuf ehlini, bu hayal gücü nimetini kullanmalarından ötürü kafirlikle itham eden bu cahiller, yaz sıcağında, bir saat sonra sofrada yiyecekleri soğuk kar...