Kayıtlar

Eylül 3, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu Dervişlik Yoluna

  Bu Dervişlik Yoluna   Bu dervişlik yoluna aşk ile gelen gelsin; Ya dervişlik neydiğin bir zerre duyan gelsin...   Hele biz işbu yola, gelmedik riya ile, Bu melametlik donun bizimle giyen gelsin...   Gözüyle gördüğünü örte eteği ile, Bu yol çok ince yoldur, yüreği döyen gelsin...   Büyük küçük erenler, demiş bizi sevenler, Kayıkmasın geriye, Allah'ı seven gelsin...   Herkim sever Allah’ı rahmet kılar vallahi, Dil sevgisiyle olmaz aşk ile göyen gelsin...   İşbu sözü diyenden bize nişan gerektir, Söz muhtasarı budur, canına kıyan gelsin...   Yunus söz ile kimse kabilyete geçmedi, Budur vücud der miyan, ortaya koyan gelsin...   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Nefes Senin Değil Can Senin Değil!

  Nefes Senin Değil Can Senin Değil!   O kadar güvenme gençlik çağına, Nefes senin değil, can senin değil! Hazan gelip düşer gönül bağına, Bu yurt senin değil, han senin değil!   Şu doğan güne bak, batana inat, Hakka doğru uçar semada kanat, Bir nesneye kodlanmış bu kainat, Hücre senin değil kan senin değil!   Bir kör kıymık aciz aklıma saplı, Kâinata bir bak, hakikat kaplı! Aldığımız nefes bile hesaplı, Zaman senin değil, an senin değil!   Saffet Çakır

Bu Dervişlik Yoluna

Bu Dervişlik Yoluna   Bu dervişlik yoluna, Sıdk ile gelen gelsin! Ne varsa Haktan başka, Gönlünden silen gelsin!   Dervişlik ne biliniz! Uçsuz bucaksız deniz, Denizi isterseniz, Yüzmeyi bilen gelsin!   Derviş dolu nur doğar, Her an göklere ağar, Dervişlik onu boğar, Canına kıyan gelsin!   Olmaz Hakka uymadan, Derviş anlar duymadan, Dil dudak oynamadan, Sözümü duyan gelsin!   Dervişin kulağı sak, Hak’tan alır ol sebak, Deprenmeden dil dudak, Sözü işiten gelsin!   Dervişler Hakk’ın dostu, Canları ezel mesti, Aşk şem’ini yaktılar, Pervane olan gelsin!   Dervişin kolu uzun, Çıkarır münkir gözün, Şarktan garba düpdüzün, Sonmadık iren gelsin!   Bu Eşrefoğlu Rumi, Dervişliğe geleli, Nefsindendir çektiği, Nefsini boğan gelsin!   (Eşrefoğlu Rumi Kuddise Sirrûh)

Peygamberlerin Dünya Hayatına Bakışları

  Peygamberlerin Dünya Hayatına Bakışları   Ey Aziz Kardeşim!   “- Bizden önce bu dünyadan peygamberler de geçti… ‘Acaba onlar nasıl yaşadı, nasıl hareket ettiler?’ diye soracak olursan; cevaben deriz ki: Peygamberler gerçi dünyaya mâlik oldular ama kabul etmediler, saklayıp gönül vermediler. Nimetlerinden faydalanmadılar. Allahu Teâlâ her ne verdiyse, onlar da hak yoluna verdiler ve kendileri arpa ekmeği yediler ve aba giyindiler.” Peygamberlerin hikâyelerini işitmedin mi? Halil İbrahim Peygamber Aleyhisselâm, bir kere: “- Allah senden razı olsun!” diyene bir deve verdi.” “- Kâbe’yi yaptı, konuklarına çeşit çeşit yemekler yedirir, kendisi arpa ekmeği yerdi…” Süleyman Peygamber Aleyhisselâm kaftan kafa hükmederdi. Bütün cihanın padişahı idi. İnsanlar, cinniler, vahşi hayvanlar ve kuşlar onun eli altında olmasına rağmen kendisi, zembil örer geçimini onunla kazanır, Aba giyerdi… Gerçi bu peygamberlere dünya verildi ama, dirliklerinde böyle idiler… Süleyman Nebi Aley

Seven Mertebesinden, Sevilen Mertebesine Nasıl Geçilir?

  Seven Mertebesinden, Sevilen Mertebesine Nasıl Geçilir?   Seven, ancak Allah’ın gayri şeylerden kalbini temizlediği zaman sevgili olabilir, mahbûb mertebesine ulaşabilir. Henüz muhib-seven mertebesinde bulunan kişinin tevhidi, tevekkülü, imanı, kat’î ve sarsılmaz inancı ve marifetullahı tamamlandığı zaman o mahbûb, yani Allah tarafından sevilen kul mertebesine erişir. İşte o anda onun üzerinden bütün sıkıntılar, meşakkatler ve bedbahtlıklar gider, rahata kavuşur. Bu hususu bir misalle açıklayalım: Mesela öyle bir kişi farzedelim ki, kendisinden uzak diyarlarda bulunan ulu bir hakana sevgi- muhabbet beslemiş olsun. Nihayet bir gün, bu şiddetli sevginin neticesinde ona ulaşmak maksadıyla yollara düşsün. Gece-gündüz demeden, açlık-susuzluk dinlemeden, yolculuğun bütün meşakkat ve sıkıntılarına katlanarak yol alsın. Sonunda hakanın ülkesine varsın. Sarayına yaklaşsın. Bu arada kendisinin halini hakana arzetsinler. O da hemen has hizmetçilerini göndererek misafirini karşılatsın.