Kayıtlar

Başa etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bırakma Beni!

Bırakma Beni!   'Hevâ'dan kaçmaya, ettim de yemin; Olmadım, yine de kendimden emin. Ey! Yüce Sahibim, Rabbül Âlemin, Nefsimle baş başa, bırakma beni!   Son buldu, kibirle büyük savaşım, Önünde eğildi, o mağrur başım. Gördün.. Beytullah’ta seldi gözyaşım, Rahmetinden mahrum, bırakma beni!   Kişi gâfil ise, kelâm nâfile, Kalpler mutmaindir, zikrullah ile. Şu fâni dünyada, bir nefes bile, Kur’ân’dan nasipsiz, bırakma beni!   İbâdet tahtımdır, hidâyet tâcım, Başka hiçbir tâca, yok ihtiyacım, Her an, her mekânda Sana muhtâcım, Kapında secdesiz, bırakma beni!   Artık avutmuyor, ne söz ne beste, Emrini bekliyor, ruhum kafeste. Vuslat kapısında, o son nefeste, Şehâdetten gâfil, bırakma beni!   Affın azâbından, bilirim yüce, Doksan dokuz ismin, dilimde hece. Sorgu sual, başlayınca o gece; Kabirde cevapsız, bırakma beni!   Yaklaşan bir gün var, şartları yaman; Kur’ân der ki; O gün, verilmez aman. Ey! Sıfatı Rahmân ve Rahîm olan; Mahşerde gölgesiz, bırakma beni! ...

Yapılan İyiliği Başa Kakmak

Yapılan İyiliği Başa Kakmak   İki arkadaş bir gün kırlarda geziyorlarmış. Birden şiddetli bir yağmur yağmaya başlamış. Birisinin iki tane şemsiyesi varmış, diğerinin ise hiç yokmuş. Şemsiyesi olan iki şemsiyeyi de çıkarıp birisini kendisi diğerini de arkadaşına vermiş. İkisi de ıslanmaktan kurtulmuşlar. Aradan birkaç geçmiş. İki arkadaş bir gün parkta buluşmuşlar. Şemsiye veren: “- Bak demiş. İyiliğimi sakın unutma! O gün şemsiyemi vermeseydim, halin ne olurdu?” “- Teşekkür ederim, gerçekten çok iyi kalplisin, çok işe yaradı.” Biraz sonra densiz arkadaşı demiş ki; “- O günkü iyiliğimi sakın unutma! Şemsiyeyi vermeseydim halin ne olurdu? Islanır, üşütür hasta olurdun!” “- Çok teşekkür ederim, gerçekten çok makbule geçti! Demiş. Biraz sonra parktaki havuzun başına oturup kuru yemiş yemeye başlamışlar. Densiz arkadaş tekrar: “- Bak demiş o günkü şiddetli yağmurda yaptığım iyiliği sakın unutma! Şemsiyemi vermeseydim halin ne olurdu? Belki de zatürree olur, ölürdün...