Kayıtlar

misyoner etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Müslümanlar’ı İslam Dininden Uzaklaştırmak

Resim
Müslümanlar’ı İslam Dininden Uzaklaştırmak   “Sizden Müslümanlar’ı Hristiyan yapmanızı istemiyoruz. Sizin asıl göreviniz Müslümanlar’ı İslam dininden uzaklaştırmaktır. Doğumlarından ölümlerine kadar haç takmasınlar, kiliseye gitmesinler, vaftiz olmasınlar ama Hristiyan gibi yaşasınlar. Bunu çağdaşlık adı altında yapın. Allah’ı ve Peygamber’i tanımayan bir nesil büyük işlerle idarelerle uğraşmaz; idealsiz, dinsiz, mefkûresiz yaşarlar. Rahatı, tembelliği parayı ve nefislerini sever; arzu ve şehvetlerini tatmin için uğraşırlar. Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım. Başka yollar başka çareler deneyelim. İslam memleketlerinde girişeceğimiz faaliyetlerde onlara, Hristiyan adetlerini, Hristiyan bayramlarını, Hristiyan kültürünü, Hristiyan ahlâkını aşılayalım. Bir Müslüman’ın doğumundan ölümüne kadar kimliğinde Müslüman yazabilir, fakat bir Hristiyan gibi yaşayarak cami önündeki teneşire yatmalıdır. Kiliseye gelmesine gerek yok varsın camiye gitsin. Ama bir Müslüm

Yerli Misyoner Çok Tehlikeli

Resim
Yerli Misyoner Çok Tehlikeli (Kime hizmet ettiği belli değil…)   Kader inancını inkar eden, Hz. Adem'in babası vardı diyen, Peygamberimizi ( ﷺ ) İslam'ın dışında tutan ilahiyatçı Mustafa İslamoğlu bu defa da Ayasofya'nın camiye çevrilmesine "Kur'an'a aykırı" dedi. Ehl-i Sünnet dışı fikirler taşıyan, İslamoğlu, Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi ve fetih kavramlarını Alman Deutsche Welle zihniyetinde olması gerektiği şekliyle yorumladı.

Yabancı Okullar

Yabancı Okullar Osmanlı Devleti sınırları içinde 1904 tarihi itibariyle, tam 1506 yabancı okul vardı. Sırf Amerikalı Protestan misyonerlere âit okul sayısı 465’i buluyordu. 752 adet Fransız okulu vardı. Dahası; İngiliz, Alman, İtalyan, Rus, hatta İran okulları. İlk yabancı okul 1583 yılında Fransız Cizvit rahiplerinin eseri: Saint Benoit. Bugün İstanbul’da Karaköy-Tophane arasında. Sultan II. Mahmud döneminde yayınlanan bir fermanla Osmanlı milletinden öğrenciler de orada eğitim görmeye başladı. Sonra Saint Joseph geldi, ardından Notre Dame de Sion. Ve pıtırak gibi çoğalarak 1506’yı buldular. Elazığ’dan Van’a, Erzurum’dan Merzifon’a, Samsun’dan Tarsus’a, Kayseri’den İzmir’e ve İstanbul'a yüzlerce yabancı okul. Bu okullara gönderilen Türk ve Müslüman çocukların beyni yıkanıyordu ama aileleri zerrece aldırmıyor, evlâtlarının değişimiyle âdeta gurur duyuyorlardı. Çünkü bu okullarda çocuk okutmak bir gelişmişlik ve statü göstergesiydi. Üstelik denetlenemiyorlardı. 1909’da bir