Kayıtlar

Mayıs 7, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Unutkanlığın Pek Çok Nedeni Olabilir

Unutkanlığın Pek Çok Nedeni Olabilir 1.   Harama bakmak.   2.   Haramla beslenmek.   3.   Zihni çok yoracak olan gereksiz şeylerle doldurmak. Televizyon, bilgisayar gibi.   4.   Fazla cinsel ilşkiye girmek. Özellikle kendi kendine tatmin olmak.   5.   Zihnin sürekli çalışmasını engelleyecek kadar boş durmaktan sakınması gerekir. Ayrıca:   1.   Sürekli tekrar etmesi, 2.   Elde ettiği ilmi hayata geçirmesi ve onu yaşaması, 3.   Uygun ortamlarda anlatması, 4.   Faydasız ilimden de sakınmak gerekir. (Sorularla İslamiyet)

Ey İlim Öğrenmeye İstekli Kişi

Ey İlim Öğrenmeye İstekli Kişi Ey ilim öğrenmeye istekli ve susuzluğunu gidermek için çırpınan kişi! Elde edeceğin ilimle akranlarına karşı böbürlenmeyi, insanların teveccühünü kazanmayı ve yığınla dünya malı toplamayı amaçlıyorsan; sen dinini yıkmak, kendini ateşe atmak ve dünyalık karşılığında ahiretini satmak için çalışıyorsun demektir. Bu alış-veriş senin zararınadır… İlim öğrenmedeki amacın bilgileri aktarmak değil, doğru yolu bulmak/hidayete ermekse; ne mutlu sana! Sen yürüdükçe melekler sana kanat gerer. Gayret gösterdikçe, denizdeki balıklar bağışlanman için dua eder… Bilinsin ki insanlar ilim talebi konusunda üi durumdan biri üzere bulunurlar: Kimileri ahiret azığı olsun diye ilim öğrenir ve sadece Allah’ın rızasını ve ahireti gözetir. Bunlar kurtuluşa ereceklerdir. Kimileri dünya hayatında ilimden faydalanmak, onun vesilesiyle izzet ve şeref sahibi olmak ve mal kazanmak sevdasındadır. Değersiz bir amaç peşinde olduklarının da farkındadır. Bunlar, tehlike

Sen O’ndan Râzı, O da Senden Râzı

Sen O’ndan Râzı, O da Senden Râzı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön. (Sâlih) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” (Fecr, 27-30) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Mükâfâtın büyüklüğü, belânın şiddetine göredir. Allâh, sevdiği topluluğu belâya uğratır. Kim başına gelene rızâ gösterirse, Allâh ondan hoşnut olur. Kim de rızâ göstermezse, Allâh’ın gazabına uğrar.” (Tirmizî, Zühd, 57/2396; İbn-i Mâce, Fiten, 23) Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Kuvvetli mü’min, (Allâh katında) zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir. (Bununla birlikte) her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana faydalı olan şeyi elde etmeye çalış. Allâh’tan yardım dile ve asla acziyet gösterme. Başına bir şey gelirse, «Eğer şöyle yapsaydım, böyle olurdu.» diye hayıflanıp durma! «Allâh’ın takdîri bu, O, ne dilerse yapar.» de! Zîrâ; «Eğer şöyle yapsaydım.» sözü, şeytanı memnun edecek işlerin kapısı

Dünya Hayatının Asıl Yüzü

Dünya Hayatının Asıl Yüzü Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler.” (Rûm, 7) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Dünyaya sövmeyiniz. Müminin dünya üzerinde hayrın kendisine ulaşıp şerden uzaklaştığı bir surette dolaşması ne de güzeldir! Kul: “Allah dünyaya lânet etsin!” dediği zaman dünya da: “Allah da kendisine isyan edenlere lânet etsin!” diye karşılık verir.” (Deylemî, hadis no: 7288) Dünyaya lânetin mubah olduğuyla ilgili ondan bir hadis vârid olmamıştır. Dünyanın bir kısmının, insanı Allah Teâlâ’dan uzaklaştırıp başka şeyle uğraştırmasından dolayı hakikat ehli bazı kimseler: “Seni Mevla’dan alıkoyan şey, senin dünyan ve senin bahtsızlık sebebindir.” demişlerdir. İnsanı Allah’a yaklaştıran ve O’na ibâdete yardımcı olan dünya ise övgüye lâyıktır. Mesnevî’de şöyle der: Dünya nedir? Allah’tan gâfil olmak Kumaş, para, tartı ve kadın dünya değildir. Din için kazandığın mal için: Rasûl: ‘O ne g

Kirlenmeme Hassasiyeti

Kirlenmeme Hassasiyeti Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Hayır! Bilâkis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.” (Mutaffifîn, 14) Rasûlullah (sav) buyurdular: Mü’min, bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer o günâhı hemen terk edip tevbe ve istiğfâr ederse kalbi cilâlanır, eski parlaklığına kavuşur. Böyle yapmaz da günah işlemeye devâm ederse, siyah noktalar gittikçe çoğalır ve netîcede kalbini büsbütün kaplar…” (Tirmizî, Tefsîr, 83; İbn-i Mâce, Zühd, 29; Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 297) Bayezid-i Bistami (rh) uyarıyor: Bir günah işleyeceğin zaman onu Allah’ın sana verdiği bir uzuvla yapma? -Allah’ın verdiğinden başka uzuv mu var ki? Bir günah işleyeceğin zaman onu Allah’ın gördüğü bir yerde yapma. -Allah’ın görmediği yer mi var ki? Bir günah işleyeceğin zaman onu Allah’ın yarattığı bir yerde yapma. -Allah’ın yarattığından başka yer mi var ki? O zaman neden işlersin o günahı? Neden Allah’ın senin için çizdi

Zarif Gönüllere Sahip Olmak

Zarif Gönüllere Sahip Olmak Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Rahmân’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara lâf attığında, (incitmeksizin) «Selâm!» derler (geçerler).” (Furkân, 63) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Size iyilik yapanlara karşı iyilik yapmak, fenâlık yapanlara da fenâlık yapmak meziyet değildir. Asıl meziyet, size fenâlık yapanlara karşı aynı şekilde mukâbelede bulunmayıp iyilik yapabilmektedir.” (Tirmizî, Birr, 63) Hz. Mevlânâ şöyle ifâde buyurur: “İnsanı inciten kişinin, Allâh’ı incittiğinden haberi yoktur. O bilmiyor ki bu küpün suyu, Hak ırmağının suyu ile birleşmiştir.” “Bilgisizliğimiz, körlüğümüz yüzünden, Hakk’ın velîlerini hor görmek, onları incitmek istiyoruz.” “İbtilâ, belâya uğrayış bir hastalıktır, belâya uğrayan kişiye acırlar, ama ahmaklık öyle bir hastalıktır ki başkalarını da yaralar ve incitir.” “Ahmaklar, insan yapısı mescide saygı gösterirler de, gönül sahiplerinin gönüllerini kırmaya

Lütuf Senin, Hüküm Senin!

Lütuf Senin, Hüküm Senin! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki o, gizliyi de gizlinin gizlisini de bilir.” (Tâhâ, 7) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Siz sağıra veya gâibe duâ etmiyorsunuz. Sizi işiten, size yakın ve beraberinizde olan (bir zâta) duâ ediyorsunuz.” (Buhârî, Cihad, 131, Meğazi, 38; Tirmizî, Vitr, 36; Müsned, IV, 394, 402, 418) Mûsâ Aleyhisselâm: “İlâhi! Hangi kul senin için daha değerlidir?” diye sordu. Allah Teâlâ: “Lisanı zikrimle ıslak olan.” buyurdu. Mûsâ Aleyhisselâm yine: “Hangi kulun daha bilgilidir?” dedi. Allah Teâlâ: “Benim başkalarının ilmini de bildiğimi bilendir.” Mûsâ Aleyhisselâm: “Hangi kulun en adâletlidir?” diye sordu. Allah Teâlâ: “İnsanlara verdiği gibi kendi aleyhine de hüküm verebilendir.” Mûsâ Aleyhisselâm: “Hangi kulunun günahı en büyüktür?” dedi. Allah Teâlâ: “Hem benden isteyip hem de beni suçlayan, benim kazâma râzı olmayandır.” diye cevap verdi. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyan, E