Kayıtlar

Temmuz 7, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Küçük Hasenattan Ebedi Mutluluğa

Küçük Hasenattan Ebedi Mutluluğa Yazıma başlamadan önce Size hatırlatmak istediğim Kur’an-ı Kerim’den ayetler var. Rabbimiz Kelamından Zilzal Suresi 7-9. Ayetlerinde şöyle buyuruyor.   “Zerre ağırlığında hayır yapan onun mükâfatını alır. Zerre kadar da şer işleyen d e onun cezasını görür.” Size bahsedeceğim konuyla ilgili hadiseleri de bu ayet çerçevesinden değerlendirmenizi, birleştirmenizi ve bu oluşum algısı içinde görmenizi dileceğim. İnsan kendine bahşedilen nimetlerin karşılığını eda ederken verilen bu nimetlerin büyüklüğüne ve verilen imkânların durumuna göre amel yolunda hasenatları büyük görünebilir. Veya tersi olarak küçük bir hasenat olarak görünebilir. Fakat kul bu hasenatların Allah katında ne derece kazandığı bilemez. İnsanın yapmış olduğu hasenatlar, ameller, davranışlar, hasenatlar ve sevaplar insanın kurtuluşuna sebep olabilir. Bir önceki paragrafta ifade ettiğim gibi hangi durumdan, amelden rahatlığa, felaha, cennete nail olduğunu bilemez. Bu durumu daha

Ölünün İhtiyacı

Ölünün İhtiyacı İbadetine düşkün Bâhiye isimli bir kadın ölmek üzere iken şöyle dua etmişti: "- Ey yüce Rabbim! Ölüm sırasında beni yardımsız bırakma; kabrimde korku ve yalnızlığa terk etme!" Kadıncağız ölünce, onun bir oğlu her cuma onun kabrine gelir, Kur’an-ı Kerim okur, dua ederdi. Bu oğul şunları anlatır: Rüyamda annemi gördüm, dedim ki: "Anneciğim nasılsın?" Şöyle dedi: "- Oğlum, Allah’a hamdolsun ki kıyamet gününe kadar içinde güzel kokuları olan döşenmiş bir kabirdeyim." "- Bir ihtiyacın var mı anne?" dedim, şunları söyledi: "- Ziyaretleri ve duaları terk etme. Çünkü ben, cuma gecesi ve gününde bize gelmenle seviniyorum. Sen geldiğin zaman ölüler diyor ki:   "- Ey Bâhıye, işte oğlun gelmiş.’ Ben de bununla seviniyorum. Çevremdeki ölüler de buna çok seviniyorlar." Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Böyle Dua Etti "- Allahım! Kudretinle bana âfiyet ver, beni rahmetine dâhil et. Ecelim san

Günahkâr Gencin Tövbesi

Günahkâr Gencin Tövbesi Ebu Turab Nahşebi hazretleri anlatır: Bir gün caddede yürüyordum. Mahalle halkının, bir kadınla münakaşa ettiklerini gördüm. Kadın beni görünce dedi ki: “- Ey Ebâ Türab! Fasık, günahkâr bir oğlum var. Dün gece yine şarap içmek istedi. Akşamdan sonra, Allah’ü Teâlâ ona bir hastalık verdi. Şimdi yatıyor. Ancak oğlumu mahalleden atmak istiyorlar. Ne olur bize yardım edin!” Kalabalıktan rica ettim, hemen dağıldılar. Sonra gencin evine gittim. Genç beni görür görmez dedi ki: “- Hoş geldiniz yâ Ebâ Türab!”. Seher vaktinde: “- Yâ Rabbi! Sabahleyin ‘bana Ebû Türab hazretlerini görmeyi ve tövbe-i nasuh etmeyi nasip eyle!’ diye dua ettim. Tövbem kabûl olur mu acaba?” “- Ey genç! Allah’ü Teâlâ ziyadesi ile tövbeleri kabul edici ve mağfiret edicidir. Genç, gözyaşları içinde tövbe etti ve ben de oradan ayrıldım. Daha sonra genç, annesine demiş ki: “- Anneciğim sana vasiyetimdir. Beni bu yataktan, mezellet toprağına indir. Anlıyorum ki, benim ölümüm bu

Namusunu Koruyan Gencin Hikâyesi

Namusunu Koruyan Gencin Hikâyesi Bir genç, beş vakit namazı Hazret-i Ömer Radıyallahü Anh ile kılardı. Hazret-i Ömer Radıyallahü Anh her selâm verişinde, genci arkasında görürdü. Hazret-i Ömer Radıyallahü Anh de bu genci sevmişti. Bir kadın bu gence âşık olup, her zaman haber göndererek evine çağırtır, fakat genç râzı olmaz, yanına gitmezdi. Bu kadın, uzun müddet gencin arkasına düştüğü halde, kendisini gence sevdiremedi. Kadın, bir koca karıya başvurdu. Koca karı: “- Seni bu gece o gençle bir araya getirirsem, bana ne ikramda bulunursun?” dedi. Kadın: “- Bu işi yaparsan, sana çok şeyler vereceğim!” dedi. Koca karı, o kadın ile birlikte evinde otururken; genç yatsı namazını kılmış, evine dönüyordu. Yol üzerinde bulunan koca karının evinin önünden geçerken, koca karı: “- Bana yardım edene, Hak Teâlâ da yardım etsin!” diye feryat etti. Genç bu feryadı duyunca, koca karıdan feryadının sebebini sordu. Koca karı: “- Bir koyun kaçırdım, tutamıyorum, bana yardım et,”

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli (2)

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günahkâr Gencin Hali Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir gün ağlayarak mescide girdi… Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Neden ağlıyorsun ya Ömer?” diye sorunca… “- Mescidin girişinde bir genç var, öyle içten ağlıyor ki, bende onunla ağlamaya başladım” dedi… Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem genci yanına çağırarak neden ağladığını sorar. Genç: “- Ben çok büyük bir günah işledim, o günahımdan dolayı ağlıyorum der…” Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Nasıl bir günah işledin? Allah’ü Teâlâ’ya şirk mi koştun?” der… Genç: “- Hayır ya Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem çok daha büyük bir günah! der… Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Senin günahın, Yedi kat semadan, Arş-ı Alâ’dan, yedi dağdan daha mı büyük?” der… Genç: “- Evet, daha büyük!” Der… “- Peki, senin günahın Allah Teâlâ’nın rahmetinden de mi büyük?” Deyince… Genç: “- Hayır, Allah’ü Teâlâ’nın rahmeti dah

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın mübarek adetlerindendir ki, her zaman camiye erken giderlerdi. Bir gün bir çocuğun erkenden koşarak, acele acele camiye gittiğini gördü. Hz. Ömer Radiyallahü Anh çocuğa;   “- Yavrum ne oldu, böyle acele acele nereye koşuyorsun!” dedi. Çocuk:   “- Namaza gidiyorum efendim! Namaz vakti yaklaştı, abdestim yok. Ezan okunmadan abdest alacağım!” dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh; “- Yavrum sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır!” buyurdu. Çocuk:   “- Efendim bu işin küçüğü büyüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etmişti de mezarlığa götürüyorlardı.” Hz. Ömer Radiyallahü Anh çocuğun bu cevabından öyle duygulandı ki, gözyaşlarını tutamadı ve:   “- Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı çocuk!” demekten kendini alamadı.

Hz. Cebrail Aleyhisselâm'ı Ağlatan İki Olay

Hz. Cebrail Aleyhisselâm'ı Ağlatan İki Olay Bir bayram günü Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in torunları Hz. Hasan'la Hüseyin'in Radiyallahü Anhüma elbise istediği rivayet edilir. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem yoksul… Damadı Hz. Ali ve kızı Hz. Fatıma fakir Hz. Cebrail'in bile gözünü yaşartan güzide torunların bu isteği iki tane bembeyaz kumaştan elbiseyi Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e hediye etmesiyle neticelenir. Ama çocuklar pek memnun kalmazlar ve: "- Keşke renkli olsaydı!" diye ağlamaya başlarlar. Torunları Hasan ve Hüseyin’in elbisenin rengini beğenmemesi üzerine Peygamberimiz Hz. Cebrail'e bakar Hz. Cebrail Aleyhisselâm, Efendimiz'e: "- Su atın üzerine Efendim çocuklar hangi rengi istiyorsa o renge bürünsün!" der. Efendimiz elbiselerin üzerine biraz su serptiğinde Hz. Hasan'ın elbisesi sarıya Hz. Hüseyin'in elbisesi kırmızıya dönüşür. Hz. Cebrail Aleyhisselâm a

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -2-

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -2- Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah’ü Teâlâ’nın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehitlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah’ü Teâlâ indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehitler de onlara gıpta ederler.” Orada bulunanlar sordu: “Ey Allah’ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!” “Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, birbirlerini Allah’ü Teâlâ için sevenlerdir. Allah’ü Teâlâ’ya yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler.” Ve şu ayeti okudu: “Haberiniz olsun Allah’ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler” (Yunus 62)

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -1-

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -1- Hz. Ömer radiyallahu anh anlatıyor: Efendimiz aleyhisselam’a vahiy geldiğinde, yüzünün çevresinde arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Yine vahyin geldiği bir gündü. Resûl-i Ekrem vahiy tamamlandığında kıbleye döndü. Ellerini kaldırıp Rabbine şöyle dua etti: “Allah’ım! Bize olan nimetlerini ve sayımızı artır, eksiltme. Bize ikram eyle, bizi küçük düşürme. Bize ver, mahrum etme. Bizi tercih et. Başkasını bize tercih etme. Bizden razı ol ve bizi razı kıl.” Sonra: “Bana öyle on âyet nazil oldu ki kim bu âyetlerin gereğini yerine getirirse cennete girer.” dedi ve Müminûn sûresinin ilk on âyetini okudu: Müminûn Sûresi 1-      İnananlar mutlaka kurtuluşa erecektir. 2-      Onlar namazlarında huşu içindedirler. 3-      Onlar boş ve gereksiz şeylerden yüz çevirirler. 4-      Onlar zekâtlarını verirler. 5-      Onlar iffetlerini korurlar. 6-      Ancak eşleri ve ellerinin sahip oldukları (cariyeler) hariç. Bunlarla ilişkilerden dola

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Olay!

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Olay!   “Medine döneminde bir gün Rasullulah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i ziyarete gittim odasına vardım. Üzerinde sade bir elbise, yerde bir hasır, kenarda bir divan ve köşede bir su kabı vardı. Ağlamaya başladım. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem; “- Ömer niçin ağlıyorsun?” deyince ben: “- Ya Rasulullah, haline ağlıyorum. Diğer devlet başkanlarının depdebeli hayatlarına bakıyorum bir de sana; Sen devlet başkanısın, hayatını biraz iyileştirsen!” Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem; “- Ey Hattab’ın oğlu Ömer; istemez misin varsın dünya onların olsun da ahirette bizim olsun.” buyurdu.” Kaynak: İbn-İ Mace

Hz. Ömer Radıyallahu Anh’dan Hikmetli Sözler -1-

Hz. Ömer Radıyallahu Anh’dan Hikmetli Sözler -1- 01-   Günah işlemekten vazgeçmek, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. 02-   Ya inandığın gibi yaşarsın ya da yaşadığın gibi inanırsın… 03-   Çok konuşan çok yanılır. Çok yanılanın hayâ duygusu azalır. Hayâ duygusu azalanın, günah ve harama düşme endişesiyle şüphelilerden sakınma titizliği kaybolur. Şüphelilerden sakınma titizliği kaybolanın kalbi ölür. 04-   Gaybı bilme iddiası gibi olmasaydı, beş kimsenin cennet ehli olduklarına şahitlik ederdim: a)      Çok çocuk sahibi olup; şükür ve sabır hâlinde olan fakir. b)     Kocası kendisinden razı olan saliha kadın. c)      Mehr-i müsemmasını (yani nikâh esnasında iki tarafın da rızasıyla tayin edilen mehrini) kocasına tasadduk eden kadın. d)     Baba ve anası kendisinden razı olan kişi. e)      Günahından nefret ederek samimiyetle tövbe eden kimse. 05-     Bütün dostları gezdim, gördüm. Dili muhafaza etmekten daha iyi dost göremedim. Bütün elbiseleri gördüm. İf