Kayıtlar

Defa etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gözümün Nuru Namaz

             Gözümün Nuru Namaz Namaz, Müslümanların günde beş defa belirli vakitlerde yerine getirdikleri farz bir ibadettir. “Şüphe yok ki namaz, müminler üzerine vakitleri belli olarak yazılmış bir ödevdir.”1   Namaz aynı zamanda İslâm’ın temel ibadetlerinden biridir: “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: ·    Allah’ü Teâlâ’dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, ·    Namaz kılmak, ·    Zekât vermek, ·    Hac etmek, ·    Ramazan orucunu tutmak.”2 Bir başka hadisinde Allah’ü Teâlâ Rasûlü namazın dinin direği oluğunu belirtmiştir: “Namaz dinin direğidir.”3 Bu ibadet Müslümanların ömürleri boyunca kılması gereken bir ibadettir: “Allah’ın yanında başka bir tanrı daha edinen o alaycılara karşı biz senin yanındayız. Onlar ileride anlayacaklar! Söyledikleri yüzünden canının sıkıldığını muhakkak biliyoruz. Ama sen Rabb’ini hamd ile tesbih et, secde edenlerden ol! Kesin olan şey (ölüm) gelinceye kadar Rabb’ine ibadet et.”4 Haya

Abdest İlk Defa Ne Zaman Ortaya Çıktı

  Abdest İlk Defa Ne Zaman Ortaya Çıktı Hz. Adem Aleyhisselâm ve Havva annemizin yeryüzünde ilk defa buluştuğu; insanlık serüvenin başladığı ilk yer; Cebel-i Rahme (Rahme Tepesi)’dir Hz. Adem, Cennet’te ,   yasak ağaca yürür, (hata yapar) ve meyvesinden yer. Sonra, “Bismillâhirrahmanirrahîm” “Rabbena zalemna enfusena Ve in lem tağfirlena ve terhemna lenekunenne minel hasirin” (Araf Sûresi-23) Ayette buyrulduğu gibi, Hz. Havva annemiz ile birlikte: “Ya Rab, biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, kaybedenlerden oluruz Ya Rabbi!” diye feryat ederler. Allah’ü Teâlâ onları Cennet’ten çıkarır. Hz. Adem Aleyhisselâm ile Havva annemiz, ilk defa bu dağın tepesinde buluşurlar; günahlarından dolayı gözyaşlarına boğulurlar, ağlarlar ve yalvarırlar: “- Ya Rabbi sana nasıl tevbe edelim, bize tevbeyi öğret!” Allahu Teala Hz. Adem Aleyhisselâm’a öğretir. “- Ey Adem, harama yürüdüğün ayaklarını topuklarınla beraber yıka. Yasak ağaca (harama) uzanan el

Kabir, Günde 5 Defa, İnsana Şöyle Seslenir!

Kabir, Günde 5 Defa, İnsana Şöyle Seslenir! - Ben yalnızlık yeriyim ! Bana gelecek kişi, Kur’an -ı Kerim okuyarak kendine arkadaş edinsin ! - Ben karanlık yeriyim! Bana gelecek kişi, namaz kılarak beni aydınlatsın ! - Ben altı üstü toprak olan kuru bir yerim ! Bana gelen salih amel ile gelip yatağını hazırlasın ! - Ben yılan ve çıyanı içinde barındıran bir yerim ! Bana gelen (haşerat savar ) bir tiryak ile gelsin ! O tiryak da “Besmele -i Şerife” ve “Çok gözyaşı dökmektir ” ! - Ben münker ne nekir adındaki sorgu meleklerinin soru soracakları yerim ! Bana “ La İlahe İllallah Muhammedün Resulüllah !” kelimesini onlara cevap verebilmek için çok söylesin ! ( Muhammed bin Sel â me el-Mısri )

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Kendisine Hediye Edilen Hurmaları Üç Defa Aynı Kişiye Vermesi

Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Kendisine Hediye Edilen Hurmaları Üç Defa Aynı Kişiye Vermesi Bir gün Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz ashâbıyla birlikte otururlarken, Seyyidinâ Ebâbekir, Peygamberimizin tâze hurmayı çok sevdiğini bildiği için, bir miktar hurma alıp hediye olarak getirdi ve "Yâ Resûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem, tâze hurma gördüm, satıyorlardı, sizin tâze hurmayı sevdiğinizi bildiğim için alıp size getirdim, buyrun" dedi ve hurmaları Efendimizin önüne koydu. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem daha elini hurmalara uzatmadan, ortaya çıkan bir adam: "Yâ Resûlallah, o hurmaları bana versene" dedi. Dikkat edin, "Hurma ver!" demedi "hurmaları ver!" dedi yani hepsini istedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, hurmalara hiç elini sürmeden hepsini birden o adama verdi. Bunu görenler, Efendimizin sevdiği ve istediği halde o tâze hurmalardan yiyemediğine üzüle

Benim Ağaç Senede İki Defa Meyve Verdi

Benim Ağaç Senede İki Defa Meyve Verdi Bir gün geziye çıkmıştı Nûşirevân. Yanında da veziri vardı. Gezerken bakmış ki, yolda çok yaşlı bir dede meyve ağacı dikiyor. Selâm verip der ki adama: - Amca, hayırdır, sen bu yaşa gelmişsin, bu ağacın meyvesini yiyemezsin. Bu ağaç kim bilir kaç sene sonra meyve verecek? Niye bu zahmeti çekiyorsun? - Padişahım, bizden öncekiler dikti biz yedik. Biz de dikelim ki, bizden sonrakiler yesin. Padişah "Zih" der. "Zih" Farsça aferin demek. Sâsânî ananesine göre Padişah "Zih" dediğinde, o kimseye 100 altın verilir, yani bir kese altın. Bunun için ihtiyara 100 altın verilir. Bunun üzerine ihtiyar dede der ki: - Gördünüz mü padişahım, meyveleri şimdiden yemeye başladık. Padişah, bir daha "Zih" der. İhtiyara 100 altın daha verilir. - Allah Allah, her ağaç senede bir defa meyve verir, benimki ise senede iki defa meyve verdi hükümdarım. Nûşirevân, tekrar "Zih" der 100 altın daha ver

Azrail Aleyhisselâm Her Eve Günde Üç Defa Bakar

Azrail Aleyhisselâm her eve günde üç defa bakar. Bu evlerden rızkını tamamlayan ve hayatının günlerini bitiren kimsenin canını alır. Evdeki ailenin diğer fertleri feryat ve figan ederek ağlarlar. Azrail Aleyhisselâm kapıya kollarını gerer ve şöyle der: - Neden ağlıyorsunuz? Ben bunun rızkını yemedim. Ömrünü de kesmedim. Ömrü sona erdi. Rızkı tükendi. Ben de canını aldım. Boş yere ağlamayın, ben buraya devamlı gelecek ve hiç birinizi bu dünyada bırakmayacağım. Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh sözlerine devamla şöyle diyor: Eğer evdekiler Azrail Aleyhisselâm’ın dediklerini duysalar ve onu görseler, ölüyü bırakır kendi hallerine ağlarlardı. Hüccetü'l İslam, İmam Gazali Hazretleri: İhyau Ulumi'd-din, 4.cilt syf; 4364