Kayıtlar

Değildir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Peygamberimiz Aleyhisselâm’ın “Mümin Değildir” Buyurduğu Bazı Hadis-i Şerifler

  ·      “Komşusu açken tok yatan, mümin değildir.” (Buhari) ·      “Komşusu kötülüğünden emin olmayan kimse, mümin değildir.” (Buhari) ·      “Malına veya çoluk çocuğuna zarar verir korkusuyla komşusuna kapısını kapatan, onunla görüşmeyi kesen, mümin değildir.” (Harâiti) ·      “Kendisi için sevdiği şeyi, komşusu veya arkadaşı için sevmeyen mümin değildir.” (Müslim) ·      “Fuhuş konuşan mümin değildir.” (Buhari) ·      “Belayı nimet, rahatı musibet saymayan, mümin değildir.” (Taberani) ·      Kendisi için sevdiğini, kardeşi için sevmeyen mümin değildir.” (Buhari) ·      “Zina eden, şarap içen ve hırsızlık eden o anda mümin değildir.” (Buhari) ·      “Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur.” (Taberani) ·      “Merhametli olmayanın imanı olmaz.” (Taberani) ·      “Başkasının karısını, kızını ayartan bizden değildir.” (İ. Ahmed) ·      “Müslümana zarar veren, hile yapan, bizden değildir.” (Müslim) ·      “Bizi aldatan bizden değildir.” (Taberani) ·      “İlim

Bahane Bulmak İsteyenler; “Herkes Yapıyor!” Diye Çoğunluğu İleri Sürerler. Çoğunluk Ölçü Değildir!

  Bahane Bulmak İsteyenler; “Herkes Yapıyor!” Diye Çoğunluğu İleri Sürerler. Çoğunluk Ölçü Değildir!   Kur'an-ı Kerim’de birçok hususta çoğunluğun, insanların çoğu veya onların çoğu ifadesi kullanılarak yanlış yolda olduğu bildiriliyor. Çoğunluğa uymanın zararlarını bildiren âyet-i kerime meallerinden bazı örnekler: 1- İnsanların çoğuna uyan sapıtır. (Enam 116) 2- Allah'ın mucize yaratabileceğini çoğu bilmez. (Enam 37) 3- Rızkı Allah'ın verdiğini çoğu bilmez. (Sebe 36) 4- İnsanların çoğu kâfirdir. (Nahl 83) 5- Çoğu fâsıktır. (Maide 49, 81,Tevbe 8, Hadid 16, 27) 6- Çoğu müşriktir. (Rum 42) 7- Çoğu inanmaz, iman etmez. (Bekara 100, Hud 17, Rad 1) 8- Çoğu inkârcıdır. (İsra 89) 9- Çoğu gâfildir. (Yunus 92) 10- Çoğu şükretmez. (Bekara 243, Yunus 60, Yusuf 38) 11- Çoğu zanna uyar. (Yunus 36) 12- Çoğu nankördür. (Furkan 50) 13- Çoğu yalancıdır. (Şuara 223) 14- Çoğu Allah'a ortak koşar. (Yusuf 106) 15- Çoğu haktan hoşlanmaz. (Zuhruf 78) 16- Ç

Saltanat Bir “Sübhanallâh” Demek Kadar Kıymetli Değil…

Saltanat Bir “Sübhanallâh” Demek Kadar Kıymetli Değil…   Bütün dünyaya hâkim olanlardan biri de Süleyman Aleyhisselam’dır. Hiç kimseye nasip olmayan saltanat ona verilmişti. İnsanlar, cinler, hayvanlar, rüzgâr hep onun emrinde idi... Bir gün bir yerden gelirken insanlar sağ tarafında ona refakat ediyor, cinler sol tarafında... Güneşten rahatsız olmasın diye kuşlar kanat germişler, öylece yol alırken bir adama rastlarlar. Adam ona der ki: “- Ey Davud'un oğlu! Cenab-ı Hakk sana ne büyük saltanat ihsan etmiş, hiç kimseye vermediğini sana vermiş.” Süleyman aleyhisselam şöyle cevap verir: “- Bize verilen bu saltanat bir “Sübhanallâh” demek kadar kıymetli değildir. Çünkü bu saltanat geçicidir. “Sübhanallâh” demek ise kalıcıdır. Hiç geçici ve fâni olan şeylerle, ebedî ve kalıcı şeyler mukayese edilebilir mi?” İbrahim aleyhisselam da; "- Ben batan şeyleri sevmem!" buyurmuştur.  Gerçekten de Süleyman Aleyhisselamın saltanatı geçici idi ve bitti. Ne güzel demişler:    "Seyrett

Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değildir

Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değildir İki gezgin melek, geceyi geçirmek için oldukça varlıklı bir Ailenin evinin kapısını çalmışlar. Aile, pek kaba bir üslupla, meleklere yatacak yer olarak koca malikânenin konuk odalarından birini vermek yerine, soğuk bodrumundaki küçük bir köşeyi göstermiş. Melekler buz gibi odanın soğuk ve sert zemininde kendilerine yatacak bir yer hazırlamaya çalışırken, Yaşlı melek duvarda bir delik görmüş ve kalkıp deliği onarmaya girişmiş. Genç melek, yaşlı meleğe bu hareketinin nedenini sorunca, yaşlı melek hafifçe gülümsemiş: Her şey, her zaman, göründüğü gibi değildir… Sabah malikâneden ayrılan melekler, gece bastırınca bir kez daha kalacak yer bulmak umuduyla, bu defa çok fakir Bir çiftçi Ailesinin kapısını çalmışlar. Son derece misafirperver olan fakir karı koca, sofralarında ne var ne yoksa meleklerle paylaştıktan sonra, onlara rahatça uyumaları için kendi yataklarını vererek yanlarından ayrılmışlar. Sabah güneş doğduğunda, melekler zavall

Allah’ü Teâlâ’yı Anlamaya Kalkışmak Caiz Değildir!

Allah’ü Teâlâ’yı Anlamaya Kalkışmak Caiz Değildir! Her varlığın yaratanı, sahibi, hâkimi Allahü teâlâdır. O’nun hâkimi, âmiri, üstünü yoktur. Osman Ukaylî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. 1135 (m. 1722)’de Haleb’de doğdu. 1193 (m. 1779)’da orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: Ehl-i sünnet itikâdına göre: 01-   Her varlığın yaratanı, sahibi, hâkimi Allahü Teâlâ’dır. 02-   O’nun hâkimi, âmiri, üstünü yoktur. 03-   Her üstünlük, her kemâl sıfat O’nundur. 04-   O’nda hiçbir kusur, hiçbir noksan sıfat yoktur. 05-   Dilediğini yapabilir. 06-   Yaptıkları, kendine veya başkasına faydalı olmak için değildir. 07-   Bir karşılık için yapmaz. Bununla beraber, her işinde, hikmetler, faydalar, lütuflar, ihsânlar vardır. 08-   Allah’ü Teâlâ’nın sıfât-ı zâtıyyesi ve sübûtiyyesi ezelîdir, ebedîdir. Yani sonsuz olarak vardırlar. 09-   Mukaddestirler. 10-   Mahlûkların sıfatları gibi değildirler. 11-   Akıl ile zan ile v

Aldatan Bizden Değildir!

Aldatan Bizden Değildir! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.” (Nisâ, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 164) Ebû Hanîfe Hazretleri, ticaretle geçinen hayli servet sahibi zengin bir kimse idi. Ancak ilimle meşgul olduğundan ticârî işlerini vekili vasıtasıyla yürütür, kendisi de yapılan ticaretin helâl dairesi içinde olup olmadığını kontrol ederdi. Bu hususta o derece hassastı ki, bir defasında ortağı Hafs bin Abdurrahman'ı kumaş satmaya göndermiş ve ona: "-Ey Hafs! Malda şu şu özürler var. Onun için bunu müşteriye söyle ve şu kadar ucuza sat!" demişti. Hafs da, malı İmâm'ın belirttiği fiyata satmış, ancak ondaki özrü müşteriye söylemeyi unutmuştu. Durumu öğrenen Ebû Hanîfe Hazretleri, Hafs'a: &q

Olumlu Düşünmek Yeterli Değildir

Olumlu Düşünmek Yeterli Değildir Hepimizin rüyaları vardır, değil mi? Hepimiz; ailemizde, arkadaşlarımızda ya da diğer kişilerde belirgin bir yolla şu ya da bu şekilde fark yaratabilen, özel insanlar olduğumuza inanmak isteriz. Yaşamımızın herhangi bir anında, gerçekten neleri istediğimiz ve neleri hak ettiğimiz konusunda bir fikrimiz olmuştur. Bununla birlikte çoğumuz yaşamın güçlükleriyle karşılaşınca, rüyalarımızı unuturuz. Özlemlerimizin geleceğimizi şekillendirmedeki gücünü unutarak, onları bir kenara bırakırız. Güven ve ümidimizi kaybederiz. Yaşamda herşeyi değiştirecek gücün, içimizde uyuyor olduğunu hatırlamayız. Bugünden başlayarak, bu gücü uyandırabilir ve rüyalarınızı yaşama geçirebilirsiniz. Olumlu düşünme, şüphesiz önemli bir başlangıçtır. Elbette nelerin ne kadar yanlış olduğu yerine, nelerin nasıl çözümleneceği üzerinde durmalısınız. Ancak tek başına olumlu düşünce, yaşamımızı değiştirmek için yeterli değildir. Nasıl düşündüğünüzü, nasıl hissettiğinizi ve yaşadı