Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Psikolojik Manipülasyon Çeşidi – “Gaslighting”

Bir Psikolojik Manipülasyon Çeşidi – “Gaslighting”   Jack, her gece evdeki gaz lambasını bir önceki güne göre giderek daha fazla kısar. Karısı Bella ışığı onun kıstığını bilmez ve devamlı kocasına sorar: “- Gaz lambası giderek daha mı az ışık veriyor?” Jack ona sinirlenir: “- Sana öyle geliyor!” der. Bella ne olduğunu anlayamaz. Işığın her gün biraz daha azaldığından emindir ama kocasının tepkisi yüzünden ışığın azalmadığına inanır. Kendisinden şüphe duymaya başlar... Bu şekilde karısını delirtmeye çalışan Jack’in uyguladığı bu yöntemi, “Gaslight” isimli bir tiyatro oyununda izleriz. Oradan bir filme aktarılır. Ve nihayetinde psikiyatride bir terime evrilir. “Gaslighting” , ikili ilişkilerde bir tarafın diğer tarafa uyguladığı psikolojik şiddeti tarif eden bir terim. Karşısındakini çeşitli hileli tavırlar ve ithamlarla güçsüz, muhtaç, sorunlu ve hatalı olduğuna inandıran taraf, onu bu yöntemle yönetir, özgüvenini zedeler ve kendine bağımlı hale getirir. Aslen

Bir İngiliz Casusu Hampher’in İtirafları

Resim
  Bir İngiliz Casusu Hampher’in İtirafları (Sadece iki dk. Oku; Ve günümüzde ki olaylara bak)     İngiliz casusu Hemper Diyor ki: 10 sene İstanbul medreselerinde Arapça okudum   hafızlık yaptım. Evlenme tekliflerini kabul etmedim gavurlugum ortaya çıkmasın diye! Beni devletim casusluk yapmak üzere görevlendirdi. * * * * * Osmanlı'da gördüğüm 3 güzel ahlak yüzünden   casusluk yapmayacağımı söyledim! 1- Edirne'den Kars'a giden bir Osmanlı vatandaşı elindeki kıymetli eşyalarını mahalle camisinin arka mahveline koyar 3 ay sonra gelir emanetlerin aynı yerden alır! 2- İstanbul'un belirli semtlerinde hayır dibektaşları konulur buralara zenginler hayır hasenatini dibeğe bırakır, Fakir, akşam evine dönerken bir ekmek parası alır diğerlerine dokunmaz! 3- Satın aldığı tarladan çift sürerken bir küp altın çıkar satan adama bir küp altını vermeye kalkar. “Ben tarlanın altını üstünü sana sattım!” deyip kabul etmez! * * * * * Bu üç sebepten casuslugu ka

Hızır Aleyhisselâm Niye köle oldu?

                                                 Hızır Aleyhisselâm Niye köle oldu?   Hızır Aleyhisselam sık sık insanların arasından ayrılır halvet eder kendi nefsi ile mücahade eder. Bir gün beni İsrail sokaklarında dolaşırken bir köle yaklaşıp ondan: “- Allah’ü Teâlâ için bir sadaka ver!” dedi. Hızır Aleyhisselam verecek bir malı olmadığından: “- Benim sana verecek hiçbir şeyim yok ki…” dedi. Ama köle ısrarla: “- Bana Allah’ü Teâlâ için ver, zira sen nurlu ve merhametli bir insansın!” deyince: Daha fazla dayanamaz peki öyleyse mademki; “- Allah’ü Teâlâ aşkına dedin. Beni yanında pazarda götür bir köle gibi sat parası senin olsun!” der.” Adam, Hızır Aleyhisselam’ı pazarda 400 dirheme satar. Hızır Aleyhisselam köle olarak alan adam ona fazla bir iş vermek istemese de, O: “- Ben yaşlıyım ama bir genç gibi çalışır size hizmet ederim!” der. Hızır Aleyhisselam satın alan adam inançsız bir kimse olmasına rağmen merhametli birisidir. Nitekim adamın büyük bir hurm

Bir Ölü Diyor ki...

  Bir Ölü Diyor ki...   Buz gibi bedenime, beyaz kefeni. Ölçtüler biçtiler, dost bildiklerim. Eşim, dostum, kardeşim el ele verip. Musallaya koydular, can bildiklerim!   Kıldırdılar namazımı, kırk saniyede. İndirdiler mezara, on saniyede. İncecik bir kefenle, kara toprağa. Yatırdılar bedenimi, dost bildiklerim!   Tahtaları dizdiler, bir bir kabrime. Acımadı hiç kimse, o an halime. Kürek kürek, toprak atıp üstüme. Karanlığa boğdular, dost bildiklerim!   Anladım ki eş, dost hepsi yalanmış. Bir Fatiha okuyan, bırakıp kaçmış. Kabir denen bu yer, ne kadar darmış. Yapayalnız bıraktılar, can bildiklerim!   İndiler baş ucuma, münkerle nekir. Açtılar defterimi, sordular bir bir. Kalmadı gizli, saklı hiçbir amelim. Allah’ım, ne kadar zor imiş kabir!   Şerife Şevval Kardelen

Askerin Müthiş Cevabı (Mutlaka Okuyun)

Resim
  Askerin Müthiş Cevabı (Mutlaka Okuyun) Bir asker, namaz kılan diğer askere sordu: “- Arkadaş kaçıncı asırda yaşıyoruz? Niçin kendini zahmete sokup her gün 5 defa namaz kılıyorsun? Namaz kılan asker, tam o sırada uzaktan görünen teğmeni gösterdi: “- Şu insan niçin yanından geçerken toplanıyor, selam veriyor ve bütün emirlerine itaat ediyorsun. ''Yat!'' dese yatıyor, 'Kalk!' dese kalkıyorsun? O da senin gibi iki ayağı, iki eli ve bir başı olan bir insan değil mi?” Diğer asker cevap verdi: “- Evet! O da benim gibi biri insan ama rütbesi var, omuzun da yıldızı var!”. Namaz kılan askerin cevabı müthişti: “- Ey arkadaş! Sen omuzun da bir tane yıldızı var diye senin gibi bir insana itaat ediyorsun da ben, yerdeki kumlar adedince yıldızları olan ve hepsini tespih tanesi gibi kudret eliyle çeviren; seni - beni, canlı - cansız her şeyi yaratan ve ayakta tutan âlemleri Rabbi; Allah’ü Teâlâ’ya niçin itaat

Şişmanlığın İlâcı

  Şişmanlığın İlâcı   İmam Şafiî Rahmetullahi Aleyh buyurdular: “- Eski zamanların birisinde çok şişman bir hükümdar varmış. Tıp uzmanlarını bir araya topladı. Ve onlara: “- Etimi hafifletecek, beni bir parça zayıflatacak bir çözüm önerin, bir yol gösterin!” dedi. Ancak doktorlar ona bir çare bulamadılar.   Daha sonra ona akıl edip ve bu işten anlayan başka bir adam gönderdiler. Hükümdar kendisine gönderilen adama söyle bir göz attı, “- Bu delikanlı mı beni tedavi edecek?” dedi. O genç; “- Allah iyiliğinizi versin, hükümdarım! Ben tabip ve müneccim bir adamım. Bana bir gece süre tanı, ta ki senin burcuna bakarak; senin ilacını tespit edeyim ve ona göre seni tedavi edeyim.” Dedi. Bunun üzerine hükümdar ona uydu. O genç kişi; “- Ey melik eman eman (bana bir kötülük gelmeyeceğine emniyet ver)” dedi. Hükümdar; “- Sana emniyet verdim!” dedi. Bunun üzerine delikanlı hükümdara; “- Senin talihine, burcuna baktım. Senin bir aylık bir ömrün kalmış… Dolayısıyla sen

Allah’ü Teâlâ Mülkü Dilediğine Verir

                                                   Allah’ü Teâlâ Mülkü Dilediğine Verir               Âriflerden birine sormuşlar: "- Akıllı ve bilgili insanlar hep yerlerde sürünürken, câhiller ve ahmaklar hep en yüksek mevkilerde bulunuyor. Hâlbuki bunun tam tersi olması gerekmez mi? Bunun hikmeti nedir?" demişler. Hazret şu cevâbı vermiş: "- İnsanlar, akıllarına ve ilimlerine güvenmesinler, her şeyin hep takdîr-i ilâhî ile olduğunu bilsinler ve sadece Allah’ü Teâlâ 'ya güvensinler diye böyledir!" demiş. İmâm-ı Şâfî Rahmetullahi AleyhHazretleri de bu hususta şöyle buyurmuştur: "- Kazâ ve kaderin delillerinden biri de, akıllıların sefâlet içinde, ahmakların şatafat içinde yaşamasıdır." Âyât-ı Kur`ân ile sâbitdir ki, Allah’ü Teâlâ 'ya mülkü dilediğine verir. Dilediğine dilediği vakit dilediği mülkü veren Allah’ü Teâlâ dilediği vakit dilediğinden o mülkü geri alır. Allah’ü Teâlâ dilediğini dilediği vakit azîz, dilediğini dilediği v

Hocam! Ölüm Nedir? Anlatır mısın?

  Hocam! Ölüm Nedir? Anlatır mısın?   Bir Gün Öğrencileri; Îmâm-ı Gazâlî Rahmetullahi Aleyh Hazretlerine: “- Hocam! Ölüm Nedir? Bize Özel Olarak Anlatır mısın?” Demişler. Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan Îmâm-I Gazâlî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri: “- Men lem yezuk, lem ya’rif… (Yani; tatmayan bilmez ki!) Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım…” Demiş. Öğrencileri de: “- Aman Hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız?” Dediklerinde gülümseyerek yalnızca, “İnşaallah!” diye cevap vermiş. Gerçekten aradan çok zaman geçmeden Îmâm-I Gazâlî Rahmetullahi Aleyh hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyalarına gelerek: “- Allah’ü Teâlâ dostları sözünü tutar… İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyanıza geldim…” Demiş ve şöyle devam buyurmuş: “- Abdestimi tazeleyip sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeye başladım. “Lâ ilâhe illallah” diye zikrederken, bir ânda odam

Bırakma Beni

  Bırakma Beni   "Hevâ"dan kaçmaya, ettim de yemin; Olmadım, yine de kendimden emin. Ey! Yüce Sahibim, Rabbül Âlemin, Nefsimle baş başa, bırakma beni!   Son buldu, kibirle büyük savaşım, Önünde eğildi, o mağrur başım. Gördün.. Beytullah’ta seldi gözyaşım, Rahmetinden mahrum, bırakma beni!   Kişi gâfil ise, kelâm nâfile, Kalpler mutmaindir, zikrullah ile. Şu fâni dünyada, bir nefes bile, Kur’ân’dan nasipsiz, bırakma beni!   İbâdet tahtımdır, hidâyet tâcım, Başka hiçbir tâca, yok ihtiyacım, Her an, her mekânda Sana muhtâcım, Kapında secdesiz, bırakma beni!   Artık avutmuyor, ne söz ne beste, Emrini bekliyor, ruhum kafeste. Vuslat kapısında, o son nefeste, Şehâdetten gâfil, bırakma beni!   Affın azâbından, bilirim yüce, Doksan dokuz ismin, dilimde hece. Sorgu sual, başlayınca o gece; Kabirde cevapsız, bırakma beni!   Yaklaşan bir gün var, şartları yaman; Kur’ân der ki; O gün, verilmez aman. Ey! Sıfatı Rahmân ve

Turgut Özal Rahmetullahi Aleyh'ten Seçilmiş Sözler

Resim
Turgut Özal Rahmetullahi Aleyh'ten    Seçilmiş  Sözler   ·      Türkiye niye kalkınamadı? Çünkü yabancılar Türkiye üzerinde çok dolaşıyor. Bizdeki üst yöneticileri çok kolay satın alıyor ve yönlendiriyorlar. Türkiye’nin bu derece kalkınmada geç kalmasındaki sebep budur. ·      Milletlerin hayatlarında bazı nesillere büyük fedakârlıklar düşer. Mesela; memleketimizde birinci Cihan Harbi ile istiklal Harbi’ne iştirak eden nesil böyle bir nesildir. ·      Bir ülkenin en büyük zenginliği sahip olduğu nüfusu ve onun özellikleridir. Nüfusun yapısı, kültür seviyesi, bedeni ve ruhi hasletleri, sağlığı ve zindeliği önemli faktörlerdir. ·      Esasen bütün beşeri faaliyetlerin merkezinde insan unsuru vardır. Ve bu unsurun kalite ve kabiliyetine göre içtimai ve iktisadi davranışları şekillenirler. ·      Eğitim ve öğretimle ilgili kalitatif ve kantitatif meseleleri birlikte çözüme kavuşturmak esastır. Yatırımların en verimlisi insan için ve onun eğitimine ait olan yatırımlardır.