Kayıtlar

Babacığım etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Canım Anneciğim ve Babacığım

Resim
Canım Anneciğim ve Babacığım

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı?

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı? Fudayl Hazretleri bir gün küçük çocuğunu kucağına aldı, sevdi ve bağrına bastı. Çocuk: –“Babacığım beni seviyor musun?” dedi. Fudayl Hazretleri: –“Evet”, dedi. Çocuk: –“Peki, Allah–ü Teâla'yı seviyor musun?” dedi. Hazreti Fudayl; –“Tabiî seviyorum”, dedi. Çocuk: –“Peki, kaç tane kalbin var?” dedi. Fudayl; –“Bir tane”, deyince, çocuk: –“Ey babacığım! Bir kalbe iki sevgiyi nasıl sığdırabiliyorsun?” dedi. Hazret–i Fudayl, küçük çocuğunun bu derin manalı sözleri, kendi kendine söylemediğini, Allah–ü Teâlâ'nın söylettiğini anlayarak yavrusunu kucağından bırakarak eliyle başını dövmeye başladı ve bundan sonra her an Allah–ü Teâlâ ile meşgul olacağına söz verdi. Oğluna da: –“Ey oğlum! Sen ne güzel vaizsin”, deyip bağrına bastı ve: –“Seni hakikî sevgilinin izni ve emri ile seviyordum”, buyurdu.

Öpücük Kutusu

Öpücük Kutusu Adam 3 yaşındaki kızını, çok pahalı bir hediye kaplama kâğıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız altın yaldızlı kâğıdı, bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı. Yılbaşı sabahı küçük kız paketi uzatıp; "Bu senin babacığım" dediğinde üzüldü. Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına? Bir gece önce yaptığından utandı. Ne var ki paketi açınca, yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu... Kızına gene bağırdı; "Birisine bir hediye verdiğinde kutunun içinde bir şey olması lazım… Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?" Küçük kız gözünde yaşlarla babasına baktı. "O kutu boş değil ki baba!" dedi. "İçini öpücüklerimle doldurmuştum...” Adam öyle fena oldu ki. Koştu kızına sarıldı. Beraberce ağladılar. Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının başucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaçsa, morali bozulsa, kendini kötü hissetse, kutuya koşar, minik kızının hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı... Aslında büt

Babasının Kabri Başında Ağlayan Küçük Kız

Babasının Kabri Başında Ağlayan Küçük Kız Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh hazretleri bir kabristandan geçerken bakar ki, küçük bir kızcağız bir kabrin başında oturmuş, ağlayarak şöyle diyor: “Babacığım! Her gece senin yatağını ben açardım, bu gece kim açtı?” “Her akşam senin yemeğini ben hazırlardım, bu gece sofranı kim hazırladı?” Bunları hem tekrar ediyor, hem de ağlıyordu… Hasan-ı Basrî Rahmetullahi Aleyh o kızcağıza şöyle seslendi: “Yavrum! Bu soruları sormanın artık zamanı geçti. Babanın yatağı topraktır. Yemesi, içmesi de bitmiştir. “Babana soru soracaksan, şunları sor;” “İmanla kabre girebildin mi baba!” Hadîs-i şerifte buyuruluyor ki: “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” “Senin kabrin bunlardan hangisidir baba?” “Münker ve Nekir meleklerinin sorularına doğru cevap verebildin mi?” Melekler, kötü insanların yüzünü kıbleden çevirirlermiş. “Senin yüzün bıraktığımız gibi hâlâ kıbleye doğru mudur?” “Bunla

Affet Babacığım

Affet Babacığım Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve “Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak” diyerek rest çekti… Eşini kaybetmeyi göze alamazdı. Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı. Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı. Hâlâ onu ölürcesine seviyordu. Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı. Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan s

Aşkı Yüreklere Koyan, Allah Celle Celâlühü’dür.

Aşkı Yüreklere Koyan, Allah Celle Celâlühü’dür. Birleşik Arap emirliklerine 4 yıllığına çalışmaya giden birinin hikâyesi. (Bu hikâye gerçektir Bilim kurgu filan değil.) Başlangıçta ekonomik gücü yoktu ama sonrasında iyi bir servet edindi. Babası takva sahibi bir insandı. İmamlık yapmıştı. Ekonomik feraha eriştikten sonra, babasına “Babacığım artık evlenmek istiyorum!” Dedi. “Bu kadar yılı bekâr olarak geçirdim. Artık evlilik zamanım geldi. Evleneceğim bayanı da senin seçmeni istiyorum. Ve hatta beklemeden nikâhımı da kıymanı istiyorum. Düğün günüm oraya vardığım gün olsun. Seçeceğin kişiyi de görmek istemiyorum!” dedi. Bu aslında gencin babasına olan güvenin bir göstergesiydi. Elbette takva sahibi bir insan şunu bilir ki. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu; “Bir kadınla dört nedenden dolayı evlenilir. Zenginliği, güzelliği, soyu ve dini için. Siz dindar olanı seçiniz” . Adam oğlu için saliha, dindar bir eş seçti. Fakat fiziksel güzellik olarak mükemmel d

Cennete İlk Giren Kocasına Sadık Kadındır

Cennete İlk Giren Kocasına Sadık Kadındır Hazreti Fatıma-tüz Zehra Radiyallahü Anha Hazretleri bir gün babası Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'e: — Babacığım Cennet’e en önce kadınlardan kim girecek? Diye sordu. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: — Falan mahallede bir kadın var. O kadın ilk Cennet’e girecek kadındır, buyurdular. Hazreti Fatıma Radiyallahü Anha çok merak etmişti: — Benden de mi evvel girecek babacığım? Diye sordu. Hazreti Peygamberimiz: — Senden de evvel girecek, istersen git de bir tanış. O zaman sen de neden önce onun gireceğini öğrenirsin, buyurdular. Hazreti Fatıma Radiyallahü Anha'nın o kadın hakkındaki merakı iyice artmıştı. Bir gün kadının evini sora sora buldu, kapısını çaldı, içerden ihtiyar bir kadın sesi duyuldu: — Kim o? Hazreti Fatıma Radiyallahü Anha, kendisini tanıtıp görüşmek istediğini söylediğinde kadın: — Canım sana feda ey Allah Resulünün kızı. Sizinle çok görüşmek arzu ederdim. Fakat dışarı çıkmadığım