Kayıtlar

Kasım 18, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Niçin Müslüman oldum? (9) Bayan CECILLA CANNOLY [REŞÎDE] (Avusturyalı)

Niçin Müslüman oldum? (9) Bayan CECILLA CANNOLY [REŞÎDE] (Avusturyalı) Size çok samîmî olarak söyleyebilirim ki, ben farkına varmadan müslüman olmuştum. Çünkü daha genç yaşta iken bağlı olduğum hıristiyan dînine karşı, zerre kadar itimadım kalmamış, hıristiyanlıktan soğumaya başlamıştım. Ben, dinde birçok şeyleri bilmek ve anlamak istiyordum. Bana öğretilmeye çalışılan îtikatları, körü körüne kabûl etmek taraftârı değildim. Neden üç tanrımız vardı? Neden dünyaya hepimiz günahkâr olarak gelmiştik ve kefaret vermeye mecbûrduk? Neden ancak râhib vâsıtası ile Allahü teâlâya yalvarıyorduk? Sonra bize gösterilen türlü türlü işaretlerin, anlatılan türlü türlü mucizelerin ne mânası vardı? Ben bunları ders veren râhiblere sorduğum zaman, onlar kızıyor, (Kilisenin sana öğrettiği şeylerin aslını sen soramazsın. Bunlar gizlidir. Sen yalnız inanmakla mükellefsin) diyorlardı, ama buna da benim aklım ermiyordu. İnsan, anlamadığı, aslını bilmediği bir şeye nasıl inanır? Fakat o zamanlar ben düşü...

Niçin Müslüman oldum? (8) DEVIS WARRINGTON (Avusturyalı)

Niçin Müslüman oldum? (8) DEVIS WARRINGTON (Avusturyalı) Korkunç bir kıştan sonra, ilkbehârın tatlı ve ılık eli, soğuk toprak tabakasına nasıl te'sîr ederse, islâmiyet de bana öyle te'sîr etti. Kalbimi ısıttı ve bana yeni ve güzel bir ilim elbisesi giydirdi. İslâmiyetin öğrettiği şeyler, ne kadar güzel, ne kadar doğru ve mantıkîdir! (Allahü teâlâ birdir ve Muhammed aleyhisselâm Onun resûlüdür) sözü ne kadar açık, ne kadar doğru ve güzeldir! Hıristiyanların inanılması mümkün olmayan, anlaşılmaz (Baba, Oğul ve Ruh-ul-kuds) inancına benzer mi?Hıristiyanların insanı ürküten, onu korkutan, fakat hiçbir zaman onu tatmîn etmeyen akîdeleri yanında, bu sâde ve mantıkî îman, insanı kendisine cezb ediyor. İslâmiyet, hiç değişmemiş ilâhî bir dindir. Aradan asırlar geçmesine rağmen, bugün için de, yarın için de, insanın maddî ve mânevi bütün ihtiyaçlarını karşılar. Meselâ, insanların eşit olduğunu, Allahü teâlâ indinde aralarında bir rütbe veya mevki' farkı bulunmadığını, islâmiyet...

Niçin Müslüman oldum? (7) THOMAS MUHAMMED CLAYTON (Amerikalı)

Niçin Müslüman oldum? (7) THOMAS MUHAMMED CLAYTON (Amerikalı) Tam öğle olmak üzereydi. Sıcaktan bunalmış, tozlu yoldan geçerken, bir aralık kulağımıza kendine mahsûs bir güzelliği olan, bir ses gelmeye başladı. Bu ses, etrâfımızdaki bütün boşluğu sanki dolduruyordu. Bir ağaç topluluğunu geçince, önümüze insana hayret verici bir manzara çıktı. Âdetâ gözlerimize inanamıyorduk. Tahtadan yapılmış ufak bir kule üzerine çıkmış, tertemiz cübbeli ve beyaz sarıklı yaşlı bir Arab ezan okuyordu. Ezanı okurken kendinden geçmiş, sanki dünyadan tamamen ayrılarak, hâlıkının, sahibinin huzuruna çıkmıştı. Bu yüce manzara karşısında, biz de sanki hipnotize olmuş gibi durakladık ve yavaş yavaş yere oturduk. Kulağımıza gelen seslerin ve sözlerin mânasını anlamıyor, fakat onun te'sîri altında kalıyor ve ruhumuzda bir başkalık, bir ferahlık his ediyorduk. Sonradan öğrendik ki, Arabın söylediği tatlı sözlerin mânası şu idi: (Allahü teâlâ en büyüktür. Allahü teâlâdan başka ilâh, mâbut yoktur). Birden...

Bu, Allah'ın işine itiraz etti!

Bu, Allah'ın işine itiraz etti! Abdüllatif Uyan Mısır’da vefat eden Seyyid Ahmed Rıfai hazretlerinin yeğeni Hasan Ali şöyle anlatıyor: Bir gün dayımın evindeyken hiç tanımadığım biri geldi. Dayımla “gizli bir şeyler” konuştular. Sonra o kişi izin alıp gitti. Merak edip sordum: “Dayıcığım, o zat kimdi?” “Dört kutup'tan biriydi.” “Niçin gelmiş dayıcığım?” “Bu kişi deniz kenarında oturur. Geçen gün zihninden bir düşünce geçirince kutupluk vazifesi alındı kendisinden. Hatasını anlayıp tövbe etti. Bizden dua almaya gelmiş. Dua ettik. Sevinerek gitti.” “Ne düşünmüş ki?” “Denize yağmur yağdığını görünce, içinden ‘çöllerdeki insanlar bir damla suya muhtaçken denize yağmur yağıyor’ diye düşünmüş” dedi. Merakım zail oldu. Dayımdan ayrıldım. Ve o zatı gördüm. Yanıma gelip “Bir şey rica etsem yapar mısın?” dedi. “Yaparım” dedim. Bir urgan çıkardı. Ucunu bana verdi. Ve “Şu ipi boynuma geçir ve beni yerlerde sürükleyerek ‘Ey insanlar! Bu, Allahü teâlânı...