Kayıtlar

Ocak 8, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Karıncayı Dahi İncitme

Bir Karıncayı Dahi İncitme Şâir Firdevsî de Şehnâme adlı eserinde, bir karıncanın bile hukukunu koruyacak kadar hassas bir gönle sahip olmanın lüzumunu ne güzel ifade eder: “Bir yem tanesi çeken karıncayı dahi incitme! Çünkü onun da canı vardır. Can ise, tatlı ve hoştur.” Velhâsıl bu imtihan dünyasında, âdeta bir mayın tarlasında yürüyormuşçasına büyük bir dikkat ve rikkatle hareket ederek, Cenâb-ı Hakk’ın rızasının bazen büyük, bazen orta, bazen de küçük bir şeyde gizli olduğunu unutmamak lâzımdır. Gazabı için de aynı durum geçerlidir. Bu sebeple Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini celbedecek en ufak bir hayrı bile ifaya gayret göstermeli; Allah’ü Teâlâ muhafaza buyursun! O’nun kahrını tecelli ettirecek en küçük bir yanlış hareketten de şiddetle kaçınmalıyız. Cenâb-ı Hak, bizleri, gönüllerini “tâzim li-emrillah” ve “şefkat alâ halkıllah” düsturuyla tezyin ederek Hakk’a vuslat yolunda mesafe kat eden kâmil müminlerden eylesin! Âmin… KAYNAK: Osman Nûri TOPBAŞ, 40 Soru 40 Cevap,

Yolu Görmeden Yola Ayak Basılmaz

Yolu Görmeden Yola Ayak Basılmaz Eğer tam bir cehaletler yolculuk edersen, padişah bile olsan yoksul sayılırsın. Önce Hak yolunda istikametlenmek, sonra da mesafe almak gerek. Çünkü yolu görmeden yolculuk olmaz. Yolu görmeden yola ayak basarsan, sonunda baş aşağı olursun. Yolda körü körüne gidersen, diğer mahlûkattan akıl bakımından ne farkın olur. Yol eri isen, ayağını hesaplıca bas! Çünkü bu âlemde gökteki aydan, deryadaki balığa kadar her şey hesaplanmıştır. Eğer fermansız adım atarsan, dermansız dertlere uğrarsın. Burada bir adımlık yol yürürsen, mezarda koca bir âlemi yürümene lüzum kalmaz. Burada bir adımlık yol yürüyeni öbür âlemde yüzlerce cihan mesafe kat etmiş gibi görmek gerek. Buradaki şaşkınlık bir anlıktır ama orada yüzlerce âleme bedeldir. Burada masumane bir adım atarsan toprak içinde yüz fersah yol alman gerekmez. Mademki her an böyle bir kâr elde etmen mümkün, öyleyse niçin vaktini tembellikle ziyan ediyorsun? (Ferîdüddîn Attâr, İlâhînâme, s. 74-76)

Bir Karınca İçin Gökler Mateme Boğuldu

Bir Karınca İçin Gökler Mateme Boğuldu Ferîdüddîn Attâr Hazretleri de, Mahlûkata karşı sahip olunması gereken gönül hassâsiyetini, naklettiği bir kıssada, temsîlî bir üslûb ile şöyle ifade etmektedir: Hazret-i Ali Radıyallahu Anh bir gün yolda aceleyle giderken farkına varmadan bir karıncayı incitti. İncinen karınca, acılar içinde yerde çırpınmaktaydı. Hazret-i Ali Radıyallahu Anh, karıncanın içine düştüğü durumu görünce pek üzüldü. O Allah’ın arslanı, bir karıncanın incinmiş hâlinden dolayı perişan oldu. Karıncanın kendine gelip yürümesi için bir hayli emek sarf etti, birçok çareye başvurdu. Fakat nafile… O gece Hazret-i Ali Radıyallahu Anh, rüyasında Rasûlullah Sallâllâhu Aleyhi Vesellem Efendimiz’i gördü. Efendimiz Sallâllâhu Aleyhi Vesellem ona şöyle buyurdular: “Ey Ali! Yolda acele etme! İki gündür bir karınca yüzünden gökler mateme boğuldu. Buna da sen sebep oldun. Yoldaki karıncayı incittin. Öyle bir karıncayı incittin ki, o Allah’ın nârin ve hassas bir mahlûkuydu.