Kayıtlar

Kibir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kibirden ve Ucubtan Sakının

                                                        Kibirden ve Ucubtan Sakının   Evliyâyı kiramdan Seyyid Abdülhakim-i Arvasi Kuddise Sirrûh hazretlerinden, bir gün nasihat istediler. Onlara: “- Kibirden ve ucubtan sakının, başkasını beğenmemek, kibirdir ki, kibir, şeytan sıfatıdır. Çünkü şeytan, Adem Aleyhisselam’ı beğenmemiş, kendini beğenmiş ve şeytan olmuştur!” Ve ilâve etti: “- İki şey çok tehlikelidir. Biri, kendini beğenmek, öbürü başkasını beğenmemek. Birincisi, kibir, ikincisi ise ucubtur ve ikisi de birbirinden beterdir!”. Ve altını çizdi: “- İnsanların uğrayacağı en büyük felâket, bu iki kötü sıfatla sıfatlanmış olmaktır ki, bu ikisi kanserden daha tehlikeli bir hastalıktır!”. Ya Rabbi, bizleri kibir ve ucuptan koru! Âllahümme âmîn!

Kibiri terk et!

  Dünya işlerinde başarılı olmak için ne yapmalıyım? “- Kibri terk et.” Ahiret işlerinde başarılı olmak için ne yapmalıyım? “- Kibri terk et!” Efendim her ikisi içinde aynı şeyi söylediniz! “- Kibir her hayra engeldir!”, diye buyurur. İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh

İnsanlara Tevazuyu Öğretmek, Onları Kibirden Kurtarmak…

Bir derviş, mübarek bir zata bağlanır. O zatın dergâhına gidip gelmeye başlar. Fakat yine dergâha gittiği bir gün, dergâhtaki büyük bir köpek, önüne çıkar, havlamaya başlar ve onu içeri bırakmaz. Mübarek zat da, merakla pencereden bakar. Köpek içeri almayınca, talebe köpeğe bağırır: “- Ey köpek, yeter yahu! Sen de bu dergâhın köpeğisin, ben de… Köpeğin köpeğe bunu yapması reva mı?” Der. Köpek kuyruğunu indirip gider. Talebe içeri girince hocası, onu ve diğer bütün eski talebelerini çağırır. “- Bana kâğıt kalem getirin!” Der. İcazetini yazıp, o talebenin eline verir. “- Evladım, senin işin tamam. Benim vekilimsin. Artık benim sana verecek bir şeyim kalmadı!” Buyurur. Herkes şaşırır, çünkü dergâha intisap edeli henüz çok az bir zaman olmuştur. O talebe, bunun üzerine: “- Efendim, ben bir şey bilmiyorum. Bu icazeti neye istinaden verdiniz?” Diye sorar. Hocası buyurur ki: “- Evladım, bu dergâhın vazifesi, insanlara tevazuyu öğretmek, onları kibirden kurtarmaktır. Se

Bir Gizli Kibir

  Bir Gizli Kibir   Zengin olsan, hayırlarda yarışsan, Âlim olsan, ilimlerle barışsan, Yiğit olsan, gazâlara karışsan, Secde yoksa eğer, bil ki bedende, Bir gizli kibir var, ille de sende...   Camiler yaptırsan, köprüler kursan, Taşını, altınla tartıya vursan, Vakıf kapısında, bir ömür dursan; Secde yoksa eğer, bil ki bedende; Bir gizli kibir var, ille de sende...   Kur'ân'ı okuyup, yazsan ezbere, Şöhretin tez varsa, gittiğin yere, 'Kalbim temiz' desen, günde bin kere, Secde yoksa eğer, bil ki bedende; Bir gizli kibir var, ille de sende...   (1997) Cengiz Numanoğlu

İnsanlara Tevazuyu Öğretmek, Onları Kibirden Kurtarmak…

İnsanlara Tevazuyu Öğretmek, Onları Kibirden Kurtarmak… Biri, mübarek bir zata bağlanır. O zatın dergâhına gidip gelmeye başlar. Fakat yine dergâha gittiği bir gün, dergâhtaki büyük bir köpek, önüne çıkar, havlamaya başlar ve onu içeri bırakmaz. Mübarek zat da, merakla pencereden bakar. Köpek içeri almayınca, talebe köpeğe bağırır, “- Ey köpek, yeter yahu! Sen de bu dergâhın köpeğisin, ben de… Köpeğin köpeğe bunu yapması reva mı?” Der. Köpek kuyruğunu indirip gider. Talebe içeri girince hocası, onu ve diğer bütün eski talebelerini çağırır. “- Bana kâğıt kalem getirin!” Der. İcazetini yazıp, o talebenin eline verir, “- Evladım, senin işin tamam. Benim vekilimsin. Artık benim sana verecek bir şeyim kalmadı!” Buyurur. Herkes şaşırır, çünkü dergâha intisap edeli henüz çok az bir zaman olmuştur. O talebe, bunun üzerine, “- Efendim, ben bir şey bilmiyorum. Bu icazeti neye istinaden verdiniz?” Diye sorar. Hocası buyurur ki: “- Evladım, bu dergâhın vazifesi, insanlara

Liderlikte 7 Öldürücü Günah

Liderlikte 7 Öldürücü Günah Dr. Uğur Tandoğan / not defteri Yöneticiler de insandır. Hangi seviyede olursa olsun, insan hata yapar. Ancak başkalarına da zarar veren hatalar günah sınıfına girer. Eğer yönetici organizasyonun tepe noktasında ise, bazı günahları öldürücüdür. Başında bulunduğu organizasyona, çevresindekilere ve kendisine büyük zarar verir. William A. Cohen, Peter Drucker’ın yanında yetişmiş birisi. Liderlik üstüne yazdığı kitabının (Drucker on Leadership) bir bölümünde buna değiniyor. Liderlikteki öldürücü olarak nitelendirilecek 7 günahı sıralamış. Çevremde gördüğüm yöneticilerde bu günahların bir kısmına çok rastlıyorum. Bakalım sizin çevrenizdeki yöneticiler ne kadar günahkar? 1-Kibir Bu yedi günahtan belki de en ciddisi budur. Çok masum gibi görünür. Ancak diğer günahlara, bu günahtan yol geçer. Kişilerin yaptıkları işlerle gurur duyması doğaldır, duymalıdır da. Ancak bu günahın yoluna sapanlar kendilerini çok özel olarak görmeye başlarlar. Bu günahı

Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Sevgi ve diğerleri...

Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Sevgi ve diğerleri... Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış. Mutluluk, Üzüntü, Kibir, Sevgi ve diğerleri... Bir gün adanın batmakta olduğu duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi, adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. "Sevgi", adada en sona kalan "Duygu" olmuş, çünkü mümkün olan, "en son ana kadar" beklemek istemiş. Ada neredeyse battığı zaman, "Sevgi" yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde geçmekteymiş. Sevgi: - Zenginlik, beni de yanına alır mısın? Diye sormuş. Zenginlik: - Hayır, alamam, demiş. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok... Sevgi, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir' den yardım istemiş. - Kibir, lütfen bana yardım et! - Sana yardım edemem Sevgi. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedersin, diye cevap vermiş Kibir. Üzüntü, yakınlardaymış ve Sevgi yardım istemiş. - Üzüntü, seni

Zalimin İbretlik Sonu

           Zalim bir padişah bir gün sefere çıkacakmış. Hizmetçiler yüz takım elbise getirmişler. Kibrinden hiç birini beğenememiş. Yüz birinci elbiseyi giymiş. Yüz at getirmişler. Hiçbirini beğenmemiş. Yüz birinci ata binmiş. Halk sarayın çıkışında yolun iki tarafına yığılmış. “- Padişahım çok yaşa!” diye tezahürata başlamış. Padişah yeni atın üzerinde kabardıkça kabarıyor, kibirlendikçe kibirleniyormuş. Birden bire nereden geldiği belli olmayan dilenci kılıklı, üstü başı yırtık pırtık birisi padişahın atının dizginlerinden yapışmış. Padişah öyle kızmış ki… Hemen gürlemiş. “- Çabuk çekil! Ey haddini bilmez dilenci! Sen kim oluyorsun da benim gibi dünyanın en büyük ülkesinin, kudretli padişahının yanına sokulup, atının dizginine yapışabiliyorsun! Derhal kafanı vurdururum. Gözüm görmesin! Hem o kadar muhafızı nasıl geçtin de yanıma kadar ulaştın?” “- Ben o kimseyim ki bana silahlı muhafızlar, kilitli kapılar, demir duvarlar etki etmez. Ben her yere girerim! Yerin altına