Kayıtlar

Ocak 23, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gıybetin Ne Olduğunu Biliyor Musunuz?

Gıybetin Ne Olduğunu Biliyor Musunuz? عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: "أَتَدْرُونَ مَا الْغِيبَةُ؟" قَالُوا: "اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ." قَالَ: "إِذَا ذَكَرْتَ أَخَاكَ بِمَا يَكْرَهُ، فَقَدِ اغْتَبْتَهُ." قِيلَ: "أَرَأَيْتَ إِنْ كَانَ فِي أَخِي مَا أَقُولُ؟" قَالَ: "إِنْ كَانَ فِيهِ مَا تَقُولُ فَقَدِ اغْتَبْتَهُ، وَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِيهِ مَا تَقُولُ فَقَدْ بَهَتَّهُ. يَعْنِي قُلْتَ فِيهِ بُهْتَانًا." ((رواه مسلم)). Hz. E bu Hüreyre Radiyallahü Anh anlatıyor: -Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu ki: "-Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" Allah ve Resülü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine Resülullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: "-Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "-Ya benim söylediğim onda varsa, bu da mı gıybettir?&q

Besmelenin Kerameti

Besmelenin Kerameti Dinine bağlı bir kadının güzel bir alışkanlığı vardı: Bir işe başlarken daima besmele çeker, besmelenin kutsiyetine inanırdı. Bu kadıncağızın bir de, dinine pek bağlı- olmayan ve dinî hususlarla alay eden bir kocası vardı ki, o da karısının her işinde besmele çekmesine içerler: “Ne lüzumu var her zaman bismillah deyip durmanın” derdi kendi kendine... Bir gün ben bu karıma bir oyun yapayım da öğrensin her zaman besmelenin bir işe yaramadığını Diye düşündü ve karısına bir kese altın verip:, — Karıcığım bunu sağlam bir yere sakla ki kaybolmasın, Diye tembih etti. Kadın yine kocasının elinden parayı alırken: — Bismillah, deyip parayı saklamak için sandığa doğru yürüdü... Kocası da gizlice onu takip ediyordu. Kadın gene: “Bismillahirrahmanirrahiym” deyip parayı sandığa koyup ağzını kapattı. Aradan bir iki gün geçtikten sonra adam kadının haberi olmadan sandığı açtı ve içinden para kesesini alıp dışardaki su kuyusuna attı. Ondan sonra da geli

Kısa Bir Sığınma Duası

Kısa Bir Sığınma Duası اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الشِّقَاقِ وَالنِّفَاقِ وَسُوءِ الْأَخْلاَقِ Okunuşu: Allahümme innî e’uzü bike mine’ş-şikaki ve’n - nifaki ve sûi’l-ahlâki. “Allah’ım! (haktan) ayrılmaktan, ikiyüzlülükten ve kötü ahlaktan sana sığınırım.” (Ebû Davud, “Vitr”, 32; Nesaî, “İstiâze”, 21 Anlamı: Allah'ım, ayrılık ve bozgunculuktan, ikiyüzlülükten ve kötü ahlaktan sana sığınırım." Tirmizî, Rad-Ebu Dâvud, Sünnet; Buhârî, Edeb, 39(Ebu Davud, Nesai)

Müslümanın Devesi Ve Ebu Cehill

Müslümanın Devesi Ve Ebu Cehill Uzak çöllerden bir Arabî hazreti Peygamberimizi ziyarete gelmiş; gelirken de yanında birçok hediyeler getirmişti. Yanında bir de binek için devesi vardı. Peygamberimizle görüşüp geri döneceği zaman yanında hiçbir şeyinin kalmadığının farkına varıp deveyi satmaya karar verdi. Devenin satılacağını Ebu Cehil de duymuştu. Adam gönderip deveyi satın alacağını bildirerek kendi adınna aldırdı. Adam parayı almaya gelince de: — Dininden dönersen sana bol para veririm, deyince, Arap: — Hayır! Dinimden dönmüyorum, paranı da istemiyorum. Bana devemi geri ver, dedi. Ebu Cehil kızmıştı: — Git, istediğin yere şikâyet et! Deveni de paranı da vermiyorum, dedi. Adam da doğru Resûlüllah'ın huzuruna çıkıp meseleyi anlattı. Hazreti Peygamberimiz, adamın yanına iki kişi vererek: — Gidin Ebu Cehil'e söyleyin, ya deveyi versin, ya da parayı, Diye ferman buyurdu. Ebu Cehil'in yanına gelen eshap Peygamberimizin emrini bildirdiler. Ebu

Ana Sözü Dinlemeyenin Hâli

Ana Sözü Dinlemeyenin Hâli Bir kadının bir oğlu vardı, oğlundan başka kimsesi de yoktu. Bütün günlerini onunla geçirir, varı - yoğu oğluna en ufak bir zarar gelmesini, istemezdi. Kadının bu oğlu bir gün tutturdu, illa da hacca gideceğim diyor başka birşey demiyordu. Annesi ağlamaya başladı. Çünkü oğlunun yanından ayrılmasına tahammül edemeyeceği gibi o gittiği takdirde yapayalnız kalacak ve kimsesizlikten belki de perişan olacaktı. — Oğlum, Mekke dediğin şurası değil ki, ne zaman gidip - geleceksin. Sen gittikten sonra ben ne yapacağım, etme eyleme, Diye yalvardıysa da, oğlu kararında ısrar etti ve hacca gitmek üzere yola çıktı ama ananın da yüreği yanık kaldı. Yalnız kalan anne üzgün bir kalple şöyle dua etti: — Ya Rabbi, oğlumun ayrılığına dayanamayacağım... Söz dinletemedim, onu bir ikaz et de geri dönsün. Oğul ananın bu yakarışlarından habersiz olarak yoluna devam ediyordu. Bir gece bir şehirde konaklamak için kalmaya karar verip kapısı açık olan bir mesci

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Ve Kurtlar

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Ve Kurtlar Dağda koyun otlatmakta olan bir çoban vardı. Çoban senelerin çobanı, her kötülükten emin vaziyette koyunlarını güdüyor ve koyunlara da hakikaten hiçbir zarar gelmiyordu. Çoban Allah'ına bağlı son derece de mütteki bir kişi idi. Bir gün koyunlardan birini kurt kaptığını görünce çoban feryatı basıp ağlamaya başladı. Yanındakiler: — Bu kadar ağlamana ne gerek var, kurt bir koyun kapmış, diğerleri duruyor ya, diyerek çobanı teselli etmek istediler. Çoban: — Ben dedi, koyunumun gittiğine ağlıyor değilim, ben Hazreti Ömer Radiyallahü Anh öldü de, O'na ağlıyorum, dedi. Nereden bildin Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ’ın öldüğünü, diyenlere şu cevabı verdi: — Nasıl bilmem? O sağken kurtlar, değil koyunları parçalamak, koyunlarıma yan bile bakamıyorlardı. Biraz sonra hakikaten Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ’ın öldüğü haberi duyulunca çobanın ne kadar haklı olduğu anlaşıldı. (Alıntı)