Kayıtlar

geldik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İşte Geldik Gidiyoruz…

  İşte Geldik Gidiyoruz…   Bâkî sandık bu dünyayı, Heder ettik günü, ayı, Koskoca ömrümüz zâyi…   Her geçen gün bitiyoruz, İşte geldik gidiyoruz…   Ümit yok yarına dair, Manzara ortada,zâhir, Fitnede,fesatta mâhir…   Söze yalan katıyoruz, İşte geldik gidiyoruz…   İnsanlar suçlu avında, Demir dövülür tavında, Gör ki haksız yok savında…   Çırpındıkça batıyoruz, İşte geldik gidiyoruz…   Para olmuş anayasa, Gayri tanımayız tasa, Boş gönlümüzdeki kasa…   Ruhumuzu satıyoruz, İşte geldik gidiyoruz…   Beğenmez amiri memur, Hepimizin özü çamur, Çok su götürür bu hamur…   Her gelene çatıyoruz, İşte geldik gidiyoruz…   Kafalar akşamdan demli, Garibanın gözü nemli, Patronlar yukardan yemli…   Zehir zıkkım tadıyoruz, İşte geldik gidiyoruz…   Çalışanı mumla ara, Nasıl düşmeyelim dara? Çekil aradan Ankara...   Hep yan gelip yatıyoruz...

Siyonistlerin oyununa geldik! İtirafı…

  Siyonistlerin oyununa geldik! İtirafı…             Ekrem ŞAMA Biz bu “oyuna geldik” cümlesini duyunca, birden aklımıza yüz yıl önce yapılmış bir itiraf geliverdi. İttihatçıların lideri olan Enver Paşa, Mondros Ateşkesi sonrasında, 1 Kasım 1918 gecesi, yani tam yüz yıl önce, bir Alman denizaltısı ile ülkemizden kaçmaya hazırlanırken, yardımcılığını yapmakta olan Mersinli Cemal Paşa’ya şu itirafta bulunmuştu: “Paşam, bütün icraatlarımın hesabını vermeye hazırım. Turan yapmak için yola çıkmıştık, ülkemizi viran ettik. Bizim en büyük günahımız, hatamız, Sultan Abdülhamit’i anlayamamamızdır. Yazık paşam, çok yazık! Biz SİYONİSTLERİN OYUNUNA GELDİK. İhanete uğradık!” İlginç değil mi? Yüz yıl ara ile yapılan itiraflar lafız itibariyle hemen hemen aynı. Tarihin tekerrürü dedikleri bu olsa gerek. Oyuna gelmiş olmak itirafında bulunan bu İttihatçıları birazcık tanımaya ne dersiniz? Bir dünya lideri olan Sultan İkinci Abdülhamit Han’ı 31 Mart ...

İslâmiyet’ten Koparılınca Ne Hale Geldik?

Resim
İslâmiyet’ten Koparılınca Ne Hale Geldik? Edirne'de Amca Dehşeti: 3'ü Çocuk 4 Kişi Öldü Edirne'de madde bağımlısı olduğu iddia edilen vatandaş, ağabeyi ve 3 yeğenini önce baltayla öldürdü sonra da keserle parçalayarak yakmaya çalıştı. Edirne 'de, amca dehşeti yaşandı. Madde bağımlısı olduğu iddia edilen şahıs, ağabeyi ve yeğenlerini önce baltayla öldürdü sonra da keserle parçalayarak yakmaya çalıştı. Olay,  Edirne 'nin Karaağaç Mahallesi'nde bulunan Emirli Aralık Sokak'ta bir evde meydana geldi. İddiaya göre, madde bağımlısı olduğu iddia edilen Feyyaz D., ağabeyi Bülent D. ile birlikte uyuşturucu madde kullanmak için Karaağaç Mahallesi'ndeki ikametine geldi. İki kardeş birlikte uyuşturucu aldıktan sonra henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı aralarında kavga çıktı. Kavga sonrası Feyyaz D. önce ağabeyi Bülent D.'yi sonra da yeğenleri Ertuğrul, İsmail ve Büşra D.'yi baltayla vahşice öldürdü. Cesetleri Parçalayarak Yakmak İ...

Neyi kaybettik? Bu hale nasıl geldik?

Neyi kaybettik? Bu hale nasıl geldik? Çok değil, bir asır öncesine kadar gittiği her yere medeniyet götüren, dünyaya adalet dağıtan bir toplumduk. Kendi ülkelerinde zulümden şikayet edenler Kardinal başlığı görmektense ecdadımızın sarığını görmeyi tercih ediyordu. Olay doğru ya da yanlış ama binlerce kişi ile bağların arasından ordumuz ile geçerken bir salkım üzüm alırsak yerine kese ile o üzümün bedelini asacak kadar kul hakkına riayet ediyorduk. Mahallemizde bulunan hasta, yaşlı, ihtiyaçlı kim varsa bilir, ocakta pişen aşımızı onlarla paylaşır, devletten yardım veya iaşe beklemezdik. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen sadaka taşları ile zengin ile fakir birbirini görmeden ihtiyaçları giderilir, birisi vermenin kibrini, diğeri almanın ezikliğini yaşamazdı. Ailenin en büyükleri, o evin en değerli varlığı gibi görülür, sıhhat ve afiyetleri için çaba sarf edilir, üzerlerine titrenir idi. O büyükler bayramlarda ve özel günlerde kalabalık aileleri bir araya toplanmasına vesile ol...

Gölgesi ağaca dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü Teâlâ’yı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”