Kayıtlar

Rasûlullah etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Rasûlullah'ın Sultan Selim'e Emridir!

Resim
Rasûlullah'ın Sultan Selim'e Emridir!   Yavuz’un en büyük gururu Osmanlı topraklarını iki katına çıkartması ya da Avrupa’da nüfuzunu artırması değildir. Onu asıl sevindiren Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ’in beldesinin hizmetkârı seçilmesidir. Yavuz Sultan Selim Osmanlı’nın en kısa süreli padişahları arasında sayılıyor. Ancak tarihçiler onun bu 8 yıl süren saltanatında 80 yıla sığacak hizmetler yaptığında birleşiyor. Gerçekten de Osmanlı, onun döneminde hazinesini doldurmakla kalmıyor, topraklarını genişletip, siyasi nüfuzunu; Avrupa, Asya, Ortadoğu ve Balkanlarda artırıyor. Babasından devraldığı tatminkâr hazineyi ağzına kadar doldurdu. Hazinenin kapısını mühürledikten sonra, söyle vasiyet etmişti: "Benim altınla doldurduğum hazineyi, torunlarımdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Hümayun benim mührümle mühürlensin." Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra gelen padişahların hiçbiri hazineyi dolduramadığından, hazinen

Öyle Bir Zaman Gelecek ki…

Öyle Bir Zaman Gelecek ki… Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır: “Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli bir şey olmayacaktır: Helal para, can u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.” (Heysemî, I, 172) “Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helâlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!” (Buharî, Büyû; 7) “Aranızda öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruçlarınızı onların oruçları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az göreceksiniz. Onlar Kur’ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı geçmez. onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar…” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 36) İbadetler şekilde kalarak rûhânî tarafı zayıflayacak, nefis tezkiyesi ve kalp tasfiyesi yapılmayacak… Rasûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır: “Öyle bir zaman gelecek ki okumaya meraklı kurrâ çoğalacak; fakîhler (dini anlayıp yaşa

Gönül Hun Oldu Şevkinden

Gönül Hun Oldu Şevkinden Gönül hun oldu şevkinden boyandım Ya Rasûlallah, Nasıl bilmem bu nîrana dayandım Ya Rasûlallah, Ezel bezminde bir dinmez figandım Ya Rasûlallah, Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen Muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnümasın sen Habîb-i Kibriyasın sen, Muhammed Mustafa’sın sen Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Gül açmaz çağlayan akmaz, İlâhi nurun olmazsa Söner âlem, nefes kalmaz, felek manzûrun olmazsa Firak ağlar, visal ağlar, ezel mestûrun olmazsa Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Erir canlar o gül bûy’i revan bahşın hevasından Güneş titrer, yanar didarının bak ihtirasından Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Susuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam Cemal

Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Birden Şiddetle Ağlamağa Başladı

Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Birden Şiddetle Ağlamağa Başladı Bir gün, Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Fâtıma ve Hz. Âişe -rıdvânullahi tealâ aleyhim ecmaîn- ile oturmakta idiler. Hepsi de Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’ın huzurunda bulunuyorlardı. Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem birden şiddetle ağlamağa başladı. Öyle bir ağlayış ki dayanılmaz. Bunu gören  Hz. Ebûbekir şöyle ded i: Anam-babam Sana feda olsun yâ Rasûlallah! Niçin ağlıyorsunuz? Ümmetimin önünde uzun ve zor bir yol, omuzlarında ağır bir yük ve bir çok da ma’siyetleri (günahları) bulunmaktadır. Âhirette azaba girerlerse Ben nasıl ağlamayayım! Hz. Ebûbekir duygulanarak : Yâ Rasûlallah! Sen gönlünü hoş tut! Allah bana izin verirse, kıyamet gününde  ümmetinin âsileri  hakkında durum vahimleşirse, günahlarının taşınmasını hafifleştirmek  için onların günahlarının yarısını yüklenirim. Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, Ebûbeki