Kayıtlar

Haziran 12, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bizi de Duâna Dâhil Et!

Bizi de Duâna Dâhil Et! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah'ın koyduğu nişanlardandır. Her kim Beytullah'ı ziyaret eder veya umre yaparsa onları tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur. Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve (yapılanı) hakkıyla bilir.” (Bakara, 158) Rasûlullah (sav) buyurdular: "Ramazan ayında yapılan umre, tam bir hac sayılır yahut da benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar." (Buhârî, Umre 4; Müslim, Hac 221.) Peygamber Efendimiz (sav), umre için kendisinden izin isteyen Hz. Ömer’e: “–Kardeşcağızım, bizi de duâna dâhil et, bizleri unutma!” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 109/3562) Hz. Ömer (ra), bu iltifatkâr talep karşısındaki hâlini: “–Rasûlullâh (sav)’in bu sözüne karşılık bana dünyâyı verselerdi bu kadar sevinmezdim.” diyerek dile getirmiştir. (Ebû Dâvûd, Vitir, 23/1498) (Osman Nûri Topbaş, Hacc-ı Mebrûr ve Umre, Erkam Yay.) Dua ederken yapacağımız duala

Derviş İle Sarhoş

Derviş İle Sarhoş Sarhoşun biri şarap şişesiyle caminin önünden geçerken camiden çıkan bir dervişin dikkatini çeker ve derviş sarhoşa der ki: -Birader şu şişeni bana versene! Sarhoş şaşkın şekilde; - Sen yeni camiden çıktın şarabı ne yapacaksın be adam? Derviş der ki: -Şarabı caminin içene dökeceğim! Sarhoş hiddetlenir kızgın bir şekilde: -Sen nasıl Allah'ın evine şarap dökersin Allah’tan korkmaz mısın? Ben kırk yıldır içki içerim ama böyle bir şeyi asla yapmam. Şarabı da sana bu iş için vermem! Haydi, başka kapıya git. Beni bulaştırma ben Allahtan korkarım! Der... Ama dervişin de tam istediği cevabı bilmeden vermiştir. Derviş taşı gediğine ustalıkla koyar: -Be adam sen şu kul yapısı adına cami dediğimiz taştan topraktan yapılmış binanın içine saygından şarap döktürmezsin ama nasıl olurda Allah’ü Teâlâ’nın sana rahmeti ve lütfu ile emanet edip kendisine kul olup ibadet etmeni istediği şu mükemmel ve muazzam beden sarayının içine şarap dökersin? (Alıntı)

Yaşanmış Bir Hikâye: Lâstiklerini Değiştiremeyen Taksici

Yaşanmış Bir Hikâye: Lâstiklerini Değiştiremeyen Taksici İran- Irak Savaşında kaybettiği kocasının biriktirmiş olduğu imkânları da çoktan tüketmiş, bir gün aç, bir gün tok yaşar hale gelmişlerdi. Kendi neyse de geride kalan üç çocuk yokluk bilmiyor, acıkınca feryadı basıyorlardı. Kerkük'ün sokaklarında ise sefalet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı? İşsizlik yaygındı. Çevresi de perişandı. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizinin camından yola doğru ümitsizce bakarken bir taksinin kapının önünde durduğunu, içinden de bir yolcunun indiğini gördü. Demek ki taksi şoföründe az çok para olacaktı. Çünkü müşteri indirmişti. Bütün cesaretini ve ümidini toplayarak evden çıkıp yola koştu. Yaklaşıp direksiyon başında arabasını hareket ettirmek üzere olan şoföre seslendi: – Sakın beni dilenci falan zannetmeyin. Üç çocuğumla üç gündür aç beklemekteyim. Bu gidişle namusumun lekelenmesinden korkmaya başladım. Allah rızası için yardımda bulunun. Ben açlıktan ölmeye razı

Cami Ve Gençlik

Cami Ve Gençlik “Cami” ve “Gençlik” İslam’ın “ Asr -ı Saadetini” hatırlatıyor. Gençliği pırıl pırıl, tertemiz bir peygamber, etrafında kenetlenmiş mübarek sahabesi, fethinden önce putlarla dolu, sonrasında kıblemiz olan Kâbe, Hicretle beraber Takva Mescidi Kuba ve İslam’ın en güzel yaşandığı Mescid-i Nebi. Buralarda fedakarlığın ve başarının zirvesine ulaşmış genç sahabîler. Asr Suresi’nin üçüncü ayetinde ifade edilen: “İman edip, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler başka, Onlar ziyanda değillerdir.” (1) İfadesinin gerçek adresi ve sahibi o mübarek Sahabe-i Kiram’dır. (Allah hepsinden razı olsun).   Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) kadın-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür ve köle herkesi İslam’a davet etmiştir. Ancak bunlar içerisinde İslam’ı ka-bul edenlerin çoğunluğunun gençler olduğu bilinmektedir. Daha Mekke’de iken İslam’ı ilk kabul edenlerden Hz. Ali, Zeyd b. Harise, Abdullah b. Mesud, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebi Vakka