Kayıtlar

Hz. Ömer etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ya Leyte!

  Ya Leyte!   Hz. Ömer Radiyallahü Anh diyordu: "Ya leyte ümmü lem te lidi li!" (Keşke annem beni hiç doğurmasaydı!) “Keşke hayata hiç gelmeseydim!” “Keşke salih bir kulun vücudunda kıl parçası olsaydım!” “Keşke daldan dala konan bir kuş olsa uçsaydım. Ama bu dünyaya gelmeseydim!” Kardeşlerim Allah'ü Teâlâ’nın bir hesabı vardır. Hz. Ömer Radiyallahü Anh gibi yüce zatlar bu derece hesaptan korkarken bizim halen böyle bir derin gaflet uykusunda olmamız çok acı… Rabbimiz “Ölüm Günü” gelmeden uyandırsın bizleri…

Keçi Yavrusunun Hesabı

Keçi Yavrusunun Hesabı Hz. Ömer Radiyallahü Anh hazretleri, şehit olmasından on iki sene sonra rüyada görüldü. Etrafını mesh ediyor ve şöyle diyordu: “- Şu ana kadar hesap görüyordum. Kırık bir köprünün üzerinde suya düşen bir keçi yavrusundan dolayı yazılan hesabı görüyordum ve münakaşa olunuyordum. Devletin başında bulunduğum halde o köprüyü neden tamir ettirmediğim soruluyordu.” “- Lâkin Allah’ü Teâlâ hazretleri, beni, bir sabi çocuktan satın alıp serbest bıraktığım bir serçe kuşundan dolayı bağışladı.” (Ruhu’l Beyan Türcümesi cilt 15 Sahife 757) Bizler görevlerimizi yapmazsak, aksatırsak, hatta kendimize ve ailemize şahsi çıkarlar sağlarsak o zaman nasıl hesap vereceğiz? Acaba son nefeste imanlarımızı kurtarabilir miyiz? Acaba bizleri hangi salih amellerimiz kurtarır? Acaba kâmil iman, salih amel ve selim bir kalple ruhumuzu teslim edebilecek miyiz? Acaba bizleri hangi günahlarımız Cehennem’e sürükler? Makeme-i Kübra’da küçük gördüğümüz, ameller büyük çıkabilir, büyük gördüğümüz a

Biraz da Namaz Kılsak

Bir gece Ebu Musa el-Eş'arî Radiyallahü Anh yatsı namazından sonra Hz. Ömer Radiyallahü Anh'ın yanına geldi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh: "- Bu saatte ne arıyorsun?" diye sordu. Ebu Musa Radiyallahü Anh: "- Seninle konuşmak için geldim" dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh: "- Konuşmak için vakit geç değil mi?" deyince de: "- Fıkhî bir meseleyi görüşmek istiyordum" karşılığını verdi. Bunun üzerine oturdular ve uzun bir süre konuştular. Bir ara Ebu Musa Radiyallahü Anh: "- Ey Mü'minlerin Emîri! Biraz da namaz kılsak" diyecek olduysa da Hz. Ömer Radiyallahü Anh: "- Biz zaten şu anda namazdaymışız gibi sevap kazanıyoruz" diyerek konuşmayı sürdürdü. [Hz. Ömer Radiyallahü Anh: Böylece ilmin önemini vurgulamış oldu.] (Kenz)

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Namaz Aşkı

  Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Namaz Aşkı   Abdestini alarak   çıkmıştı evinden... Sahabeye imamlık yapacak, sabah namazını kıldıracaktı. Nereden bilecekti ki “mihrap şehidi” olacağını? Ta ki “Ebu Lülü” denen münafığın hançeri sırtına saplanana kadar... Parçalanan bağırsaklarından sicim gibi akan kanlar sevgilisine kavuşmayı müjdelerken ona, hemen evine taşındı Hattab’ın oğlu Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ! Bizim tabirimizle; “koma” halinde yatarken evinde… Ölüp ölmediğini anlayamadı Sahabe-i Kiram Aeyhimirrıdvan... Onu defalarca: “- Ey Ömer Radiyallahü Anh ! Emirul Müminin!” diyerek uyandırmaya çalıştılar... Ama hiçbir tepki vermeden tam 2 buçuk gün yaşadı bu halde... Sonunda Ensar’dan biri geldi ve onun bu halini seyrettikten sonra... “- Ömer, namaz vakti geldi!” deyin dedi. Bunu işiten İbn Abbas Radiyallahü Anh , Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ’ın kulağına eğilerek; “- Ey Emirul Müminin ‘NAMAZ’ !” dedi. Bunun üzerine gözlerini aralayıp; “- Namazı

Allah’ü Tâlâ’dan Ne Dilersin?

  Allah’ü Tâlâ’dan Ne Dilersin?   Adaletin kapısı olarak bilinen Hz. Ömer Radiyallahü Anh 'ın gözü parada pulda değildir... Halife Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir mecliste hazır bulunanlara sordu: “- Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz? Birisi: “- Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslâm’a daha çok hizmet edeyim diye…” dedi. Bir başkası: “- Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları sarf ederek dine yararlı olayım diye…” dedi. Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a sordu: “- Ya Ömer Radiyallahü Anh peki sen ne dilerdin?” Hazreti Ömer Radiyallahü Anh: Cevap verdi: “- Ben de Muaz bin Cebel, Salim bin Ma’kil, Ebû Ubuyde… (Radiyallahü Anhum Ecmaîn) gibi Müslümanlar yetişsin isterdim. İslâm’a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye...”

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’den Nasihatler

  Hz. Ömer Radiyallahü Anh’den Nasihatler   1- Sana kötülük yapan kimseyi ona iyilik yaparak cezâlandır. 2- Hakîkatı anlayana kadar din kardeşinin davranışını iyiye yor. 3- Müslüman kardeşinin ağzından çıkan bir lakırdıyı iyiye yorman mümkün oldukça kötüye yorma. 4- Kendini töhmet altında bırakacak işlere mübâşeret eden, kendisi hakkında kötü düşünenleri kınamasın. 5- Sırrını gizleyen murâdına erer. 6- Sâdık arkadaşlar edin, gölgelerinde yaşarsın. Çünkü sâdık dostlar, huzurlu anlarda süs, sıkıntılı demlerde silahtır. 7- Seni ölüme götürse de doğruluktan ayrılma. 8- Seni ilgilendirmeyen işe karışma. 9- Henüz vukû’ bulmamış şeylerden sorma. 10- İhtiyâcını, onu gidermeni istemeyenlere iletme. 11- Yalan yere yemîni hafîfe alma, Allah seni helâk eder. 12- Kötülüklerini öğrenmek düşüncesiyle de olsa fâcirlerle arkadaş olma. 13- Düşmanlarından uzak dur. 14- Güvenmediğin dostlarından sakın. Güvenilir kimse de Allah’tan korkandır. 15- Mezarlıklarda derin saygı iç

Güçlü Kim

Güçlü Kim Değerli komutan Halid bin Velid Radiyallahü Anh, Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh döneminde zaferden zafere koşmuş, haklı olarak Müslümanların takdirini kazanmıştı... Herkes, Onun zaferlerinden ve kahramanlığından bahsediyordu. Onun böyle efsaneleşmesindeki (efsaneleşmesini sakıncalı bulan) tehlikeyi sezen Hz. Ömer Radiyallahü Anh, zaferlerin yalnız Halid bin Velid Radiyallahü Anh'ın şahsi yetenek ve gücünden kaynaklanmadığını insanlara anlatmak istedi. Ömer Radiyallahü Anh endişesinde haklıydı... Buna tahammül edemezdi. O biliyordu ki; Allah’ü Teâlâ’nın bilgisi olmadan; bir ağacın dalındaki yaprak bile kıpırdamazdı. İşte bu düşünceyle, Halid bin Velid Radiyallahü Anh'i başkomutanlık görevinden aldı. Yerine Ebu Ubeyde bin Cerrah Radiyallahü Anh’ı atadı. Hz. Halid Radiyallahü Anh, görevden alınma sebebini öğrenmek ve varsa hata­sını bilip düzeltmek için başkente Halifenin yanına gitti. Hz. Ömer Radiyallahü Anh: "Halid, sen benim yanımda çok değer

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Vefatı ve Son Sözleri

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Vefatı ve Son Sözleri Hz. Ömer Radiyallahü Anh, 645 yılının son ayında Ebû Lü’lü Firuz adında Yahudi bir köle tarafından namaz kılarken şehid edildi. Bu köle Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a gelip efendisinden alınan verginin çok olduğunu iddia etti. Hz. Ömer Radiyallahü Anh: “- Senden alınan miktar fazla değildir!” dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın bu sözüne razı olmayıp, düşmanlık gösteren Firuz, Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a kastetmeyi plânladı. Görünüşteki sebep böyle görünmekle beraber işin esası böyle değildi. İran casusu olarak aldığı emri yerine getiriyordu. Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir gün esnaf teftişinde iken, Firuz’a: “- Duydum ki, senin değirmen yapmanda üzerine yokmuş!” deyince: Firuz dedi ki: “- Şayet sağ kalırsam, sana öyle bir değirmen yapacağım ki, doğuda ve batıda herkes ondan bahsedecek!” demişti. Hz. Ömer Radiyallahü Anh‘da: “- Vallahi bu beni tehdit etti!” buyurmuştu. Buna rağmen açıkça suç teşekkül etmediği için cezaland

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli (2)

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günahkâr Gencin Hali Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir gün ağlayarak mescide girdi… Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Neden ağlıyorsun ya Ömer?” diye sorunca… “- Mescidin girişinde bir genç var, öyle içten ağlıyor ki, bende onunla ağlamaya başladım” dedi… Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem genci yanına çağırarak neden ağladığını sorar. Genç: “- Ben çok büyük bir günah işledim, o günahımdan dolayı ağlıyorum der…” Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Nasıl bir günah işledin? Allah’ü Teâlâ’ya şirk mi koştun?” der… Genç: “- Hayır ya Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem çok daha büyük bir günah! der… Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Senin günahın, Yedi kat semadan, Arş-ı Alâ’dan, yedi dağdan daha mı büyük?” der… Genç: “- Evet, daha büyük!” Der… “- Peki, senin günahın Allah Teâlâ’nın rahmetinden de mi büyük?” Deyince… Genç: “- Hayır, Allah’ü Teâlâ’nın rahmeti dah

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın mübarek adetlerindendir ki, her zaman camiye erken giderlerdi. Bir gün bir çocuğun erkenden koşarak, acele acele camiye gittiğini gördü. Hz. Ömer Radiyallahü Anh çocuğa;   “- Yavrum ne oldu, böyle acele acele nereye koşuyorsun!” dedi. Çocuk:   “- Namaza gidiyorum efendim! Namaz vakti yaklaştı, abdestim yok. Ezan okunmadan abdest alacağım!” dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh; “- Yavrum sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır!” buyurdu. Çocuk:   “- Efendim bu işin küçüğü büyüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etmişti de mezarlığa götürüyorlardı.” Hz. Ömer Radiyallahü Anh çocuğun bu cevabından öyle duygulandı ki, gözyaşlarını tutamadı ve:   “- Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı çocuk!” demekten kendini alamadı.

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -2-

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -2- Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah’ü Teâlâ’nın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehitlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah’ü Teâlâ indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehitler de onlara gıpta ederler.” Orada bulunanlar sordu: “Ey Allah’ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!” “Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, birbirlerini Allah’ü Teâlâ için sevenlerdir. Allah’ü Teâlâ’ya yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler.” Ve şu ayeti okudu: “Haberiniz olsun Allah’ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler” (Yunus 62)

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -1-

Hz. Ömer Radiyallahü Anh Anlatıyor… -1- Hz. Ömer radiyallahu anh anlatıyor: Efendimiz aleyhisselam’a vahiy geldiğinde, yüzünün çevresinde arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Yine vahyin geldiği bir gündü. Resûl-i Ekrem vahiy tamamlandığında kıbleye döndü. Ellerini kaldırıp Rabbine şöyle dua etti: “Allah’ım! Bize olan nimetlerini ve sayımızı artır, eksiltme. Bize ikram eyle, bizi küçük düşürme. Bize ver, mahrum etme. Bizi tercih et. Başkasını bize tercih etme. Bizden razı ol ve bizi razı kıl.” Sonra: “Bana öyle on âyet nazil oldu ki kim bu âyetlerin gereğini yerine getirirse cennete girer.” dedi ve Müminûn sûresinin ilk on âyetini okudu: Müminûn Sûresi 1-      İnananlar mutlaka kurtuluşa erecektir. 2-      Onlar namazlarında huşu içindedirler. 3-      Onlar boş ve gereksiz şeylerden yüz çevirirler. 4-      Onlar zekâtlarını verirler. 5-      Onlar iffetlerini korurlar. 6-      Ancak eşleri ve ellerinin sahip oldukları (cariyeler) hariç. Bunlarla ilişkilerden dola