Kayıtlar

İsmail etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kâinatın Sahibisin Allah'ım

Kâinatın Sahibisin Allah'ım   Her bir yarattığın sonsuz mucize, Kâinatın sahibisin Allah’ım Cümle sırlar tesir etmez acize, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Seni anmadığım bir günüm olmaz, Yüreğe sığarsın, cihana sığmaz, Dünyaya gelip te, var mı ki ölmez, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Her nereye baksam; her yerde nurun, İbadet’im eksik, aciz bir kulum, Zalimlik yapanlar; hep cahil kulun, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Hür irade verip; serbest bıraktın, Cennet ile Cehennem’i var ettin, Peygamberlerini hep önder yaptın, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Ne olur beni doğru yoldan ayırma, Hidayet eyle bu aciz kuluna, Bütün dualarım kabul oluna, Kâinatın sahibisin Allah’ım…   Kâinatın sahibisin Allah’ım... İsmail hakkı Bağdat

Yavuz'un Şah İsmail'i Mat Etmesi

Yavuz'un Şah İsmail'i Mat Etmesi Yavuz Sultan Selim, babasının zamanında Trabzon valisi iken bir derviş kıyafetine girip İran'a gider; kasdı o memleketin ahvalini gözleri ile görmektir. Tebriz şehrinde misafir olduğu handa satranç oynayıp herkesi yenmeğe başlayınca, satranç meraklısı Şah İsmail Aleyhisselâm’a haber verilir, o da dervişi huzuruna davet eder. Sultan Selim ilk oyunda hatır sayarak yenilir, fakat ikinci oyunda Şah'a aman vermeyip mat eder. Şah kızar ve elinin tersiyle dervişin çıplak göğsüne vurarak: — Bre derbeder Âşık! Hiç Şah olanlar mat edilir mi? Edebin yok imiş! der ve Şehzadeye bin altın ihsan eder. Derviş huzurdan çıkıp atına bineceği sırada o bin altını kesesi ile beraber kimseye göstermeden binek taşının altına saklar. Ertesi gece Tebriz'den kaçıp Trabzon yolunu tutar. Aradan yıllar geçip de Yavuz Selim Padişah olduktan ve Şah İsmail Aleyhisselâm'i Çaldıran'da mağlup ederek Tebriz şehrine girdikten sonra, Şah sarayına gid

İbrahim Aleyhisselâm ve İsmail Aleyhisselâm

İbrahim Aleyhisselâm ve İsmail Aleyhisselâm İbrahim Aleyhisselâm karısı Hacer'i de alarak Mekke'ye doğru yola çıkmıştı. Mekke o zamanlar hiçbir hayat izi olmayan, bir kuyu, bir dere bile bulunmayan çöl parçasıydı. Buraya geldiklerinde İbrahim Aleyhisselâm, karısı Hacer ve oğlu İsmail Aleyhisselâm'le beraber bu verimsiz topraklar üzerine yerleştiler. İbrahim Aleyhisselâm, çevrede daha iyi bir yerleşim alanı bulmak için oradan ayrıldı. Fakat kısa bir süre sonra Küçük İsmail Aleyhisselâm susamıştı. Annesi bütün Mekke etrafını dolaştı bir damla su yoktu. Kara kara düşünüyordu. Nasıl su bulabilirdi. Panik içinde su bulma ümidiyle oradan oraya koştu durdu. Merve'den Safa'ya, Safa tepesinden Merve tepesine su aradı. Ancak, Allah Hacer'in ve oğlunun yardımına koşmuştu. İsmail Aleyhisselâm'in yattığı yerden sular fışkırmaya başlamıştı. Hacer ve İsmail Aleyhisselâm bu çıkan sudan kana kana içtiler. Su hiç tükenmedi. İşte bu su o zamandan günümüze zemzem su

Karınca (Bereket) Duası

Karınca ( Bereket) Duası ﺑِﺴْﻢِ اﻟﻠّٰﻪِ اﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ اﻟﺮَّﺣٖﻴﻢِ أَللّٰهُمَّ يَا رَبِّ وَجَبْرَائِيلَ وَمِيكَائِيلَ وَإِسْرَافِيلَ وَعَزْرَائِيلَ وَإِبْرَاهِيمَ وَإِسْمٰعيِلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَمُنْزِلَ اْلبَرَكَاتِ وَمُنْزِلَ التَّوْرٰيةِ وَالزَّبوُرِ وَاﻟْﻔُﺮْﻗَﺎنِ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ اْلعَلِيِّ الْعَظيِم لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ الْمُبِينُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ صَادِقُ الْوَعْدِالْ أَمِينُ يَا رَبِّ يَا رَبِّ يَا حَيُّ يَاقَيُّومُ يَا ذَا الْجَلأَلِ وَاْلِاكْرَامِ أَسْئَلُكَ يَا رَبَّ اْلعَرْشِ اْلعَظيِمِ أَنْ يَرْزُقَنيِ رِزْقاً حَلَالًا طَيِّببًا رَحْمَتِكَ يَاأَرْحَمَ الرَّاحِميِنَ Okunuşu: Allahümme yâ rabbi ve Cebraîyle ve miykâiyle ve İsrâfiyle ve Azrâiyle ve İbrahiyme ve İsmâiyle ve İshâga ve Yagûbe ve Münzilelberekâti ve münzilettevrâti vezzebûri vel'incîli velfurgani ve lâhavle ve la kuvvete illâ billâhil'aliyyil'azıym. Lâ ilâhe illallâhül melikülhaggul mübiyn. Muhammedün resûlullahi sadı gulivadil emi

Asker, Polisin Üzerine Yatarak Siper Oldu

Resim
Asker, Polisin Üzerine Yatarak Siper Oldu Şırnak Silopi’de 25 Aralık 2016’ta bir operasyon sırasında yaralanan polis memuru Süleyman Yalçın’a siper olan Jandarma Uzman Çavuş İsmail Ertem, o an yaşananları ve duygularını anlattı. "Askerimle gurur duyuyorum" Jandarma Uzman Çavuş İsmail Ertem, o an yaşananları ve duygularını anlattı. Evden çıkıp yolun karşısına geçmek isterken, Özel Harekât Polisi Süleyman Yalçın’ın teröristlerce açılan ateş sonucu yaralandığını ifade eden Ertem, şunları anlattı: "O sırada polis ağabeyimize en yakın olan bendim. İlk müdahaleyi yaptım. Bina içine emniyetli bir bölgeye çektim. Sürekli konuşarak bilincinin açık kalmasını sağladım, tampon yaptım. Çatışma devam ediyordu. Hendek ve barikatlardan dolayı ambulans veya kobra araçları bulunduğumuz yere gelemedi. Bunun üzerine komutanlarımız tank yönlendirdi. Tank gelince arkadaşlarla beraber polis arkadaşımızı tankın üzerine, çamurluk kısmına yükledik. Sıcak bölgeden