Kayıtlar

misafir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Üç İhtiyar Misafirin Öyküsü

Üç İhtiyar Misafirin Öyküsü   Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür. “- Ben sizi hiç tanımıyorum!”, der... “- Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim!” “- Evin erkeği içerde mi?’ Diye sorar adamlar. “- Hayır!”, der kadın. “- Şu an evin dışında.” “- O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...” diye cevap verirler. Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır. “- Peki, onlara söyleyebilir misin?”, der adam. “- Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...” Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da; “- Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz!” der yaşlı adamlar. Kadın öğrenmek ister; “- Niye giremezsiniz?” İhtiyarlardan biri açıklar: “- Onun adı ZENGİN!”, der bir arkadaşını göstererek. “- Diğeri BAŞARI...” “- Ben ise SEVGİ...” Sonra ekler; “- Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi eviniz

Eşi Misafir Sevmeyen Adam…

Eşi Misafir Sevmeyen Adam…             Bir Sahabi Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e gelerek: “- Ya Rasûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem; benim eşim misafiri sevmiyor. Bana ne gibi tavsiyede bulunursunuz?” Diye sorar: Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Yarın size misafir olacağım. Eşin, ben içeri girerken de baksın, çıkarken de baksın!” der. Sahabi eşine efendimizin geleceğini müjdeler. Tabi bu müjde evde büyük bir heyecanı beraberinde getirir! Aldığı haber karşısında eşi çok sevinir. Yalnız dışarıdan içeri girerken ve çıkarken bakmasını özellikle söyler ve eşinin hazırlıklarını yapar. Ertesi gün olur. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem gelirken Pencereden bakınca ne görsün ki! Efendimiz gümüşten tepsi içinde, cennetten çeşit çeşit yiyecekleri de beraberinde getirmiş. Efendimizi bir sevinç içinde ağırladıktan, sonra Efendimiz yola koyulmuş. Sahabenin eşi tekrar pencereden bakmış. Birde ne görsün ki! Getirdiği tepsinin içinde yılanlar çıyanlar akrepl

Misafirsin bu hanede ey gönül…

  Misafirsin bu hanede ey gönül…   Misafirsin bu hanede ey gönül, Umduğunla değil bulduğunla gül, Hane sahibi ne derse o olur, Ne kimseye sitem eyle ne de üzül. Mazlum ol zalim olma, Üzül de üzen olma, Mahşerde hesap zordur, Ezil de ezen olma.   Hz. Mevlâna Kuddise Sirrûh

Misafir Gelmeyince Üç Ay Bir Şey Yemedi

  Misafir Gelmeyince Üç Ay Bir Şey Yemedi   Hz. İbrahim Halilullah Aleyhisselâm misafiri çok severdi. Hattâ bir defasında misafirsiz yemek yemeyeceğim diye nezretmişti. Evinde her zaman misafir bulundurur, misafir gelmezse kendisi arar bulur, yine misafirle yemek yerdi. Hikmeti ilâhî bir defa öyle oldu ki, tam bir ay misafir gelmedi. Hz. İbrahim Aleyhisselâm da misafirsiz yemek yemeyeceğine dair nezrettikleri için, bir ay yemek yemedi. Bir ay sonra da misafir gelmeyince, kendisi aramaya çıktı. “— Acaba benim gibi misafire itibar eden bir kimse daha var mıdır?” diye düşünerek gidiyordu. Bir misafir bulmak için hayli yol katettikten sonra bir de baktı ki, oralarda bir adam daha gezmekte. Ona: “— Ne arıyorsun buralarda?” Diye sordu. O zat: “— Misafirsiz yemek yemeyeceğim diye nezrettim, üç aydan beri bir misafir gelmedi, misafir aramaya çıktım. Şimdi Allah seni gönderdi. Buyurun eve gidip yemek yiyelim”, diyerek Halilürrahman’ı evine davet etti. Hazreti ibrahim Aleyhisselâm

İstenmeyen Misafir

İstenmeyen Misafir   Yıllardır sözleşmeli olarak çalıştığı iş yerinden kocasına verilen ani çıkışla hayatları alt-üst olmuştu. İşletmenin lojmanından ayrılıp tekrar kiracılığa, üstelik daracık bir eve çıkmak; aylardır maişetsiz, hep içerden harcamak Ayşe Hanım’ın sinirlerini iyice germişti. Çocuklara yeni elbise, okul masrafları derken bıçak kemiğe dayanmış, sıkıntının derinliği artık mutfağa da yansımaya başlamıştı. Bir türlü iş bulamamıştı kocası. Tuhaf adamdı. Tüm muhtaçlığına, garipliğine rağmen misafirsiz sofraya oturmama huyunda direniyor, illa; “- Çorbaya bereketli bir kaşık girsin!” diyordu. Bulundukları yer, kasabanın istasyon mahallesi idi. Şehirden trenle dönenler buradan minibüslerle çıkardı civar köylere. Yolculardan arabası geciken birini; yukarı köyün çiftlik sahiplerinden Hacı Osman’ı ısrarla getirdi akşam yemeğine. Misafiri odaya buyur ettikten sonra eşiyle konuşmak üzere mutfağa girdiğinde Ayşe Hanım öfkeyle patladı: “- Akşamın dar vaktinde gene mi mis

İstenmeyen Misafir

  İstenmeyen Misafir   Yıllardır sözleşmeli olarak çalıştığı iş yerinden kocasına verilen ani çıkışla hayatları alt-üst olmuştu. İşletmenin lojmanından ayrılıp tekrar kiracılığa, üstelik daracık bir eve çıkmak; aylardır maişetsiz, hep içerden harcamak Ayşe Hanım’ın sinirlerini iyice germişti. Çocuklara yeni elbise, okul masrafları derken bıçak kemiğe dayanmış, sıkıntının derinliği artık mutfağa da yansımaya başlamıştı. Bir türlü iş bulamamıştı kocası. Tuhaf adamdı. Tüm muhtaçlığına, garipliğine rağmen misafirsiz sofraya oturmama huyunda direniyor, illa; “- Çorbaya bereketli bir kaşık girsin!” diyordu. Bulundukları yer, kasabanın istasyon mahallesi idi. Şehirden trenle dönenler buradan minibüslerle çıkardı civar köylere. Yolculardan arabası geciken birini; yukarı köyün çiftlik sahiplerinden Hacı Osman’ı ısrarla getirdi akşam yemeğine. Misafiri odaya buyur ettikten sonra eşiyle konuşmak üzere mutfağa girdiğinde Ayşe Hanım öfkeyle patladı: “- Akşamın dar vaktinde gene mi m

Misafir Rızkı ile Gelir

Misafir Rızkı ile Gelir Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise her gün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine tahammül edemez ve kocasına: -Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun, gelen misafirler, çocuklarımızın rızıklarını yiyorlar, der. Kocası, aldırış etmez eve gelirken her gün yanında birkaç misafir getirmekte devam eder. Kadın sahabi dayanamayıp, gider durumu Resûlullah’a:: -Ya Resûlallah! Kocam her akşam eve birkaç misafir getiriyor, böylece de kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Bir gün hastalanıverse, açlıktan ölmekten korkarım, der.. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadının kocasını, huzuruna çağırtır, durumu birde ondan dinler. Sahabi: -Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neş’e ve bereket veriyor, der. Bu sefer Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sordu. Kadın buna da razı olmayarak: -Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rı

Misafir Rızkı İle Gelir Sevabı Hâne Halkına Kalır

Misafir Rızkı İle Gelir Sevabı Hâne Halkına Kalır Abdullah b. Amr b. As sahabe-i kiramın en âbid ve zahitlerinden biri idi. Kendisini tamamen ibadet ve taata vermişti, gündüzleri oruç tutar, geceleri sabahlara kadar Kur’an okur, ibadet ederdi. Hatta yeni evlenmiş olduğu hanımını da ihmal ederdi. Hanımı durumu Peygamber Efendimize bildirmişti. Asr-ı saadette Müslüman hanımlar aile problemlerini Peygamber Efendimiz’e bildirmekten çekinmezlerdi. Efendimiz de Abdullah’ı çağırarak ikazda bulunmuş, böyle yapmaması gerektiğini söylemiş ve devamla: “Çünkü eşinin senin üzerinde hakkı vardır, misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır, bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır”1 buyurmuştu. Hadis-i şeriften gayet açık olarak anlaşılmaktadır ki misafirin ev sahibi üzerinde hakkı vardır. Bu hak ev sahibinin, gelen misafiri kabul edip ağırlamasıdır. Misafirin kabul edilip ağırlanması bir lütuf değil, misafirin hane sahibi üzerindeki hakkıdır. Öyle ise misafiri ağırlayan, ona bir lütufta

Bu Gece Bu Adamı Kim Misafir Edecek?

Bu Gece Bu Adamı Kim Misafir Edecek? Ebu Hüreyre Radiyallahü Anh'dan gelen bir rivâyete göre: Bir gün Hz. Peygamber'in huzuruna bir adam geldi ve açlıktan takatinin kesildiğini söyledi. Rasûlullah, hanımlarına bu adama bir şeyler vermeleri için haber gönderdi. Hanımları evlerinde sudan başka bir yiyecek bulunmadığını söyleyince Rasûl-i Ekrem: "-Bu gece bu adamı kim misafir edecek?" dedi. Bunun üzerine Ensâr'dan biri: (Ebu Talha olduğu rivâyet edilmektedir) “-Ya Rasûlallah, ben misafir ederim!” , dedi. Onu evine götürdü. Evde hanımına yiyecek bir şey bulunup bulunmadığını sordu. Karısı da yalnız çocukların yiyeceği kadar bir şey bulunduğunu söyledi. O da: "-Öyleyse onları bir şeyle avut, sofraya gelmek isterlerse uyut. Misafirimiz eve gelince lambayı söndür, ona kendimizi de yiyormuş gibi gösterelim," dedi. Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu. Kendileri karanlıkta yiyormuş gibi davrandılar ve aç yattılar. Sabah olunca ev sah

Hz. Ali Bir Hristiyan’a Misafir Oldu

Hz. Ali Bir Hristiyan’a Misafir Oldu Adam üzüm getirdi. Hz. Ali üzümü yedi. Sonra üzümden yapılmış şarap getirdi. Hz. Ali buyurdu ki: Haramdır. Hristiyan dedi ki: Siz Müslümanlara şaşarım. Üzüm helâl, içki haram. Hâlbuki bu, bundan yapılıyor. Hz. Ali buyurdu ki:  Eşin var mı? Dedi var. Kızın var mı? Dedi o da var. İkisi de gelsin buraya. Eşi ve Kızı gelince; Hz. Ali buyurdu ki: Bu Kız bu Annedendir, Ama görüyorsun ki ALLAH Annesini sana helâl, Kızını ise haram kılmıştır. Hristiyan biran için duraksadı, şok olmuştu. Bütün bildiklerini sorgulamaya ve halifeye doğru ağlamaklı bakmaya başladı. Elinden öpüp Müslümanlığını ilan etti!

Allah’ü Teâlâ’ya Misafir Olmak

Allah’ü Teâlâ’ya Misafir Olmak Herkesin birbirini tanıdığı küçük bir kasabada, bir ayyaş yaşıyordu. Bütün gününü, gecelerinin çoğunu kasabanın meyhanesinde geçiriyordu. Evini, işini, çoluk-çocuğunu çoktan unutmuştu. Bu yüzden herkes kendisine soğukluk duyuyordu. Kimse kendisiyle ne doğru dürüst konuşuyor, ne de selam alıp veriyordu. Bu haldeyken günün birinde vakti saati doldu ve öldü. Kendisine yaşarken duyulan hoşnutsuzluk ölümünden sonra bile sürdürüldü. O kadar ki, namazını kılacak kimse çıkmadı. Cenazesi ortada kaldı. Adamın karısı kocasının ölüsünü bir küfeye koyup sırtına yüklendi ve gömmesi için o çevrede yaşayan ve iyilikseverliği ile tanınan bir çobana götürdü. Çoban bir çukur açıp adamı gömdü Ardından herkes "Cehennemi boylamıştır!" diye düşünüyordu. Aradan bir müddet geçti Beldenin ileri gelenlerinden biri rüyasında ayyaş adamı Cennet’te gördü "Adam canım rüyadır, rüyada her şey görülür!" diye geçiştirdi. Ama her gece aynı rüya tekrarlanıyordu. H

Misafir İstemeyen Kadını İkaz

Misafir İstemeyen Kadını İkaz Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise hergün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine artık tahammül edemez olmuştu. Birkaç defa kocasına: — Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun, gelen misafirler, çocuklarımızın rızıklarını yiyorlar, dediyse de kocası, her gün yanında birkaç misafir getirmekte İsrar ediyordu. Kadın sahabi dayanamayıp, Resûlullah'a şikâyete karar verdi: — Ya Resûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem! Kocam her akşam eve birkaç misafir getiriyor, böylece de kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Birgün hastalanıverse, açlıktan ölmekten korkarım, dedi. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadının kocasını, huzuruna çağırttı. Adam: — Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neş'e ve bereket veriyor, diyor ve diretiyordu. Bu sefer Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sordu. Kadın buna da razı değ