Kayıtlar

Mayıs 26, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nereden Nereye

Nereden Nereye Cenâb-ı Hak buyuruyor “İşte onlar, Rableri tarafından gösterilmiş doğru yol üzeredirler ve onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Lokman, 5) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular “Kim Allah için olursa, Allah da onun için olur” (Aclûnî, II, 358) Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem, Cibril (as) kendisine “İhsan nedir” diye sorduğunda onu “Sanki O’nu görüyormuşçasına Allâh’a kulluk etmendir” diye tefsir etmiştir. Şu halde bu vasfa sâhip olan kişi, O’nu görene kadar O’na yönelir. Allâh’a yönelen kişinin, O’nun ipine sarılması zaruridir. Değilse Allah Teâlâ bütün cihetlerden münezzehtir; O’na hiçbir cihetten yönelmek mümkün değildir. İşte bu sebepledir ki, Musa (as) “Yâ Rabbi! Ben seni nerede bulabilirim” diye sorunca Allah Teâlâ “Ey Mûsâ! Beni kasdettiğin bana yöneldiğin zaman bana ulaşmışsın demektir.” buyurdu. Be cevap işâret etmektedir ki orada herhangi bir yön-mekân yoktur ki O’na yönelinebilsin. Ey sûfî, bu feryat ve figana sebep nedir Nere

Emanetin Hikâyesi

Emanetin Hikâyesi Cenâb-ı Hak buyuruyor “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzâb, 72) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular “Münafığın alâmeti üçtür Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.” (Buhârî, Îmân 24; Müslim, Îmân 107-108.) Allah Teâlâ emaneti yaratınca, onu önce göklere, yere ve dağlara teklif etti; emanetin sorumluluğunu hiçbiri yüklenmek istemedi; fakat insan emaneti yüklenmekten çekinmedi. Böylece insanoğlu hem büyük bir sorumluluğu üstlendi hem de Allah’ın emirlerine muhatap olduğu için üstün bir şeref kazandı. Mü’min; emanetin önemini, değerini, şerefini bilir ve emanete riâyet eder. Abdesti olmayanın namazı olmayacağı gibi, emanete riâyet etmeyenin de îmânından söz edilemeyeceğini bilir ve emanete kesinlikle hıyânet etmez. Emaneti göz

Dargınları Barıştırmalı

Dargınları Barıştırmalı Cenâb-ı Hak buyuruyor “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurât, 10) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular Bir müslümanın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terkedip küs durması  helâl değildir İki müslüman karşılaşırlar  biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner. Hâlbuki o ikisinin en iyisi önce selâm verendir. (Buhârî, Edeb 62, İsti'zân 9; Müslim, Birr 23, 25, 26. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr  21, 24; İbni Mâce, Mukaddime 7) Mü’minler, her parçası diğerine kenetlenmiş binalar gibi birbirine tutkun olmalıdır. Çünkü onlar birbirini sevmekte, birbirine acımakta ve birbirini korumakta bir vücuda benzerler. Şeytan; Müslümanların kendisine tapmalarından ümidini kesmiştir, ama onları birbirlerine düşürmekten ümidini kesmemiştir; bu sebeple Müslümanların arasını açmaya çalışacaktır. Müslümanlar şeytanın oyununa gelmemeli, birbirine darılmamalı, da