Kayıtlar

cömertlik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah’ım Senden Cömertliğin Kadar İstiyoruz…

          İçi bal fıçılarıyla dolu bir gemi limana yaklaştı. İşçiler bal fıçılarını boşalttıkları sırada fakir olduğu her hâlinden belli olan yaşlı bir kadın elinde küçük bir kâseyle çıka geldi.           Balların sahibi olan tâcirin yanına gidip, kendisine kâse dolusu bal vermesini istedi. Tâcirin sessiz kalıp kendisine bal vermediğini gören yaşlı kadın ümitsizce geri döndü...         Yaşlı kadın oradan ayrılınca tâcir, olaya şahit olan genç çalışanını çağırıp yaşlı kadını takip etmesini ve evine bir fıçı dolusu bal götürmesini söyledi.           Genç adam şaşırıp kalmıştı:         “- Kadıncağız sizden azıcık bal istedi, vermediniz; şimdi ise bir fıçı bal gönderiyorsunuz!”         Tacir cevap verdi:          “- Ey genç! O kendi miktarınca ve ihtiyacı kadar ister, ben de kendi miktarımca ve gücüm kadar bağışladım...”             “- Allah'ım! Bizim ihtiyaç kâselerimiz küçük ve derinliği azdır...” Biz ne istenmesi gerektiğini veya nasıl istenmesi gerektiğini bilmeyi

Cömertlik yarışı

Cömertlik yarışı Bir zamanların Yemen hükümdarı, oldukça cömert biri idi. Hatim-i Tai’nin cömertliğinden bahsedilmesine tahammül edemez ve onu öldürtmeye karar verir. Bu iş için yüklü bir para ile bir genç kiralar. Genç, Tay kabilesine gelir. Güler yüzlü, kendisi gibi yiğit bir gençle karşılaşır. “—   Çok yorgun olduğun anlaşılıyor. Bu gece misafirim ol!” diyerek evine götürür. Gece, misafirine çok ikram ve ihsanda bulunur. İyilik ve hizmet etmekten zevk duyduğu anlaşılan ev sahibi der ki: “—   Buradaki işin nedir, sana acaba bir yardımım dokunabilir mi?” “—   Ey asil kişi, sen çok cömertsin, iyilikseversin, senden sır çıkmayacağı belli. Hatim isimli birini arıyorum. Onu öldürmek için geldim. Acaba tanıyor musun? Bu işte bana yardımcı olman mümkün mü?” “—   Elbette mümkündür. Yalnız bu iş pek kolay olmaz. Dediklerime uyarsan tereyağından kıl çekmiş gibi zahmetsiz olur. Çünkü Hatim de senin gibi yiğit biridir. Belki öldüremezsin. Ben sana onun yerini tarif edeyim. Ancak

Cömertlik Böyle Olur!

Cömertlik Böyle Olur!           Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyn ve bir de hazret-i Abdullah bin Ca’fer Radiyallahü Anhüm hacca gittiler.           Yolda develeri bir yerde otlamaya bıraktılar. Aç ve susuz idiler, İhtiyar bir kadının yanına gidip;           “- İçecek bir şey var mı?” dediler.           “- Var”, dedi.           Bir koyunu vardı. Sağdı ve sütünü onlara verdi.           “- Yiyecek bir şeyin var mı?” dediler.           - “Yoktur bu koyunu kesin, yiyin” dedi.           Kestiler, yediler ve:           “- Biz Kureyş’teniz, bu seferden dönünce yanımıza gelirsen, sana iyilik ederiz” dediler ve gittiler.           Kadının kocası eve dönünce kızdı ve “- Koyunu tanımadığın insanlara verdin.” dedi.           Bir zaman geçti ihtiyar kadın ve kocası fakirlik yüzünden Medine-î Münevvereye geldiler, Yiyecek: bir şey satın almak için deve gübresi toplayıp sattılar. Günlerini böyle geçiriyorlardı. Bir gün ihtiyar kadın bir mahalleye gitti. Hazret-i Hasan evin kap

Cömertlik Yarışı

Cömertlik Yarışı Bir zamanların Yemen hükümdarı, oldukça cömert biri idi. Hatim-i Tai ’ nin c ö mertli ğ inden bahsedilmesine tahamm ü l edemez ve onu ö ld ü rtmeye karar verir. Bu i ş i ç in y ü kl ü bir para ile bir gen ç kiralar. Gen ç , Tay kabilesine gelir. G ü ler y ü zl ü , kendisi gibi yi ğ it bir gen ç le kar şı la şı r. “Ç ok yorgun oldu ğ un anla ş ılıyor. Bu gece misafirim ol! ” diyerek evine g ö t ü r ü r. Gece, misafirine ç ok ikram ve ihsanda bulunur. İ yilik ve hizmet etmekten zevk duydu ğ u anla şı lan ev sahibi der ki: “- Buradaki i ş in nedir, sana acaba bir yard ı m ı m dokunabilir mi?” “- Ey asil ki ş i, sen ç ok cömertsin, iyilik seversin, senden sır çıkmayacağı belli. Hatim isimli birini arıyorum. Onu öldürmek için geldim. Acaba tanıyor musun? Bu işte bana yardımcı olman mümkün mü? “- Elbette mümkündür. Yalnız bu iş pek kolay olmaz. Dediklerime uyarsan tere yağından kıl çekmiş gibi zahmetsiz olur. Çünkü Hatim de senin gibi yiğit biridir. Bel

Sehâvet (Cömertlik)

Sehâvet (Cömertlik) Abdullah bin Cafer Radiyallahü Anh bir gün kendi çiftliğine giderken yolu üzerinde bir bahçeye inip istirahat eyledi. O bahçenin siyah genç bir bahçıvanı vardı. Bahçeyi beklerdi. O gencin yanına bir köpek geldi. Genç, köpeği görünce köpeğe bir ekmek atıverdi. Köpek onu hemen yedi. Bir ekmek daha verdi. Onu da yedi. Üçüncü bir ekmek daha verdi köpek onu da hemen yedi. Abdullah bin Cafer hazretleri o gencin hâline nazar etti ve: – Sana bir günde ne kadar ekmek verirler, diye sordu. Genç de: – Şu gördüğün üç ekmekten fazla vermezler, dedi. Abdullah da: – Niçin bir günlük nafakanın hepsini kelbe verdin, sen kendini aç koydun, dedi. Genç köle de şöyle cevap verdi: – Bu mekân köpek yeri değildir. Bildim ki bu kelb uzak yerden gelmiş ve çok acıkmıştır. Onu aç göndermeği revâ görmedim. Onun karnı doysun da ben birgün aç kalır oruç tutarım. Bu sözü işitince Abdullah bin Cafer yanında hazır bulunanlara hitâben dedi ki: – Bana niçin bu kadar cömer

Güzel Bir Cömertlik Örneği

Güzel Bir Cömertlik Örneği Hz. Ali Radiyallahü Anh'ın ağabeyi Cafer B. Ebu Talib'in oğlu Abdullah sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü. Köle ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe attı. Kalkıp yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah yaklaşıp sordu: Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı? Köle sıkılarak cevap verdi: İşte bu üç parça ekmek. O halde neden kendine hiç ayırmadın? Baktım ki, hayvan çok aç hayvanı o halde bırakmak istemedim. Peki sen ne yiyeceksin şimdi? Oruç tutacağım. Bunun üzerine Abdullah, köleden sahibinin evinin nerede olduğunu s

Azılı Kâfir Cömertlik Yaptı İdamdan Kurtulup Müslüman Oldu

Azılı Kâfir Cömertlik Yaptı İdamdan Kurtulup Müslüman Oldu Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) on tane azılı kâfiri esir aldı. Hepsine ölüm cezası verdi - Şu dereye götürün hepsini öldürün buyurdu. Onları götürürlerken Cebrail (Aleyhis-selam) geldi. - İçlerinden filanı serbest bırakın o birlerini öldürün dedi. Onu serbest bıraktılar. O birlerini öldürdüler. Serbest bırakılan Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'in yanına geldi. - Niçin onları öldürdünde beni serbest bıraktın Ya Muhammed? Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) cevaben: - Seni öldürmemek için Allah'tan Cebrail geldi. Diğerlerini öldürün onu öldürmeyin dedi. Onun için seni serbest bıraktım dedi. O kafir: - Öyle ise benim onlardan üstünlüğüm neymiş? Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem): - Sen memleketinde fakirlere acır, para verir, evinde yemekler, elbise giydirir işlerini bitirir onlara yardımcı olurmuşsun. Allah’ü Teâlâ seni öldürmemek için Cebrail'i bana gönderdi

Yahudi Cömertlik Yapınca Müslüman Olup Peygamberimize Komşu Oldu

Yahudi Cömertlik Yapınca Müslüman Olup Peygamberimize Komşu Oldu Fakir bir zat vefat etmişti. Oğlu ne kefen parası, ne de ödünç kefen alamadı. Oğlu Müslüman bir mağazacıya geldi ve borca kefen istedi. O da vermedi. Çocuk ağlayarak eve geliyordu. Babası kefensiz gömülecekti. Bir Yahudi mağazacı çocuğu gördü ve niçin ağladığını sordu. Çocuk meseleyi anlattı. Yahudi kefeni verdi, borcunda yok yazmıyorum dedi.  Babasını kefene sarıp defnettiler. O gece Yahudi bir de borca kefen vermeyen Müslüman mağazacı aynı rüyayı gördüler. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) mahşer yerinde idi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Yahudi’yi çağırdı ve kendisine Cennet’i ve Müslüman olursa Cennet’te alacağı makamı gösterdi ve kendisine ebediyen cennette komşu edeceğini söyledi. Yahudi uyandı ki evin içi nurla dolmuştu derhal bir hocaya gitti ve Ben Müslüman olacağım dedi. Şehadet kelimesi getirdi ve Müslüman oldu. Yine aynı gece Müslüman mağazacı bir rüya gördü. Rüyasında Peygamberimiz

Mevlana’da Sevgi

Mevlana’da Sevgi: Hamdım, pi ş tim, yand ı m! 1.    Cömertlik veya yardım etmede akarsu gibi ol! 2.    Ş efkat ve merhamette, g ü ne ş gibi ol! 3.    Ba ş kalar ı n ı n kusurunu ö rtmede gece gibi ol! 4.    Hiddet ve asabiyette, ölü gibi ol! 5.    Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol! 6.    Ho ş g ö r ü l ü kte deniz gibi ol! 7.    Ya oldu ğ un gibi g ö r ü n, ya da g ö r ü nd ü ğ ü n gibi ol! “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ”

Sende Varsa Mutlusun!

Sende Varsa Mutlusun! Allah’a inanarak, hayatın güçlüklerine katlanabilecek kadar;  İNANÇ… Geleceğin daha iyi olacağına inanacak kadar;  ÜMİT... Doğru bildiklerin için mücadele edebilecek kadar;  CESARET... Topluma, ailene, İslam'a faydalı olabilecek kadar;  SAĞLIK... İhtiyaçlarına yetebilecek, zekâtını verebilecek kadar;  PARA... Başkalarının daima iyi yönlerini görebilecek;  GÖZ... Çevrendeki insanlara yardım eli uzatabilecek kadar;  CÖMERTLİK... İnsanlardan karşılık beklemeden yapabileceğin;  İYİLİK... Hayatın zorluklarına karşı hayatı ve insanları kuşatacak;  SEVGİ... Kuş tüyü kadar yumuşak ve rahat bir;  VİCDAN... Dilini, belini, kalbini, keseni ve gözünü haramdan saklayabilecek;  İRADE... Gördüklerinin, duyduklarının düzelmesini bekleyebilecek kadar;  SABIR... Günahlarını, noksanlarını itiraf edebilecek kadar;  FAZİLET… En kötü halinde bile Allah’tan razı olabilecek kadar;  ŞÜKÜR… Allah’ü Tealanın seni her an görd