Kayıtlar

Ocak 3, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Çöp İçin Azap

Bir Çöp İçin Azap İsa aleyhisselâm bir kabristandan geçerken azap gören bir ehl-i kubur görüp Cenab-ı Allah'tan sebebini sual etti. Allah Celle Celâlüh: — “Ya İsa Aleyhisselâm dua et de o kulum dirilsin, sen de kendisinden niçin azap olunduğunu sor!” buyurdu. Hazreti İsa duada bulunarak mevta dirildiğinde niçin azap olunduğunu sordu. Azap gören zat: — “Ya İsa Aleyhisselâm, ben dünyada iken hamallık yapardım. Bir gün odun taşırken sahibinin haberi olmadan taşıdığım odundan bir çöp koparıp dişimi karıştırdım, işte Cenab-ı Allah bana bunun için azap etmektedir.” deyip kabrine geri girdi. (Alıntı)

Üç Yaralıya da Nasip Olmayan Su

Üç Yaralıya da Nasip Olmayan Su Peygamberimiz samanında Yermük Savaşı vuku bulmuştur. Bu savaşta eshap, birçok şehit vermiş ve birçok eshap da gazilik şerefi kazanmıştır, işte bu harpte vuku bulan bir hâdise; eshabın biribirine şe-hadet şerbeti içerken bile nasıl bağlı olduğunu göstermektedir. Şöyle ki; Huzeyfetül Adevî isimli sahabî, harpte kahramanca savaşan amcası oğlunun yaralanarak yere düştüğünü gördü. Yanında bir miktar su bulunuyordu. Yere düşerek inlemeye başlayan amcası oğlunun yanına yaklaştı. Suyu ona vereceği sırada, başka bir yaralının “Su! . Su!” Diye bağırdığı duyuldu, Şehadet şerbetini içmek üzere olan amcasının oğlu, hemen Huzeyfe'ye eliyle işaret ederek suyu ona götürmesini istedi. Hazreti Huzeyfe suyu hemen ona götürdü. O anda başka bir yaralı yine ölüm anında idi.”Su! Su!” Diye inliyordu... Suyu içmek üzere olan ikinci yaralı da Hazreti Huzeyffe'ye eliyle işaret ederek suyu öbür kardeşine götürmesini bildirdi... Hazreti Huzeyfe suyu alarak üçü

Beyazit-ı Bestami Ve Karıncaların Vatanı

Beyazit-ı Bestami Ve Karıncaların Vatanı Beyazıt-ı Bestamî Hazretleri hacca gitmiş, gelirken de Hemedan şehrine uğramıştı. Hemedan'da pazara çıkıp, Usfur çiçeği tohumu aldı. Hemedan'dan devesine binip Bestam'a geldi. Usfur çiçeğinin tohumunu çıkarmak icre torbayı açıp baktığında Hemedan'dan torbanın içine bir miktar karıncanın da girmiş olduğunu gördü. Ne yapması lâzım geldiğini düşünen Bestamî Hazretleri: — “Böyle çalışkan bir mahlûku vatanından ayırmaya benim hakkım yok...” diyerek, karıncaları geri Hemedan'a götürmeye karar verdi. O kadar yolu kat'eden Hazreti Beyazıt, karıncaları götürüp aldığı yere geri bıraktı... (Alıntı)

Allah'a Şükrettiği İçin Otuz Yıl Tevbe Etti

Allah'a Şükrettiği İçin Otuz Yıl Tevbe Etti Büyük Allah dostlarından Sırrı Sakatî Hazretleri esnaflık yapardı. Bir kere dükkânlarının “bulunduğu çarşıda yangın çıkmış, bütün dükkânlar; terlikçiler, örücüler, elbiseciler tamamen yanmıştı: ... Halk yangın yerine koşmuş, kimin dükkânı yanmış kimin yanmamış Diye bakıyorlardı. Yangın yerinden ayrılan bir zata rastlayan Sırrı Sakatî Hazretleri: — Benim dükkân da yanmış mı? Diye sordu. Adam: — Bütün dükkânlar yandığı halde seninki yanmamış, dedi. Sırrı Sakatı Hazretleri: — Oh! Şükürler olsun, dedi. Fakat dönüp evine geldikten sonra hata ettiğini anlayarak: — Ya ben yanmasında hayır olan bir şeyin yanmamasına oh çekip, Allah'a şükrettiysem, ne günahlar işlemiş olurum, Diye tam otuz yıl gözyaşı dökerek ağladı. Cenab-ı Allah'dan affını diledi. Ya bizler... Her sözü Allah'a isyan olan bizler. (Alıntı)

Her Namazın Sonunda Mutlaka Okunacak Dua

Her Namazın Sonunda Mutlaka Okunacak Dua Muaz radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem onun elinden tuttu ve: “Muaz! Vallahi seni gerçekten seviyorum” buyurdu. Sonra sözüne şöyle devam etti: “Muaz ! Her namazdan sonra şu duayı mutlaka okumanı tavsiye ediyorum! اَللَّهُمَّ أَعِنّي عَلَى ذِكْرِكَ وَشُكْرُكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ Okunuşu: Allahümme einni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetike... Anlamı: ALLAH'ım Seni anıp zikretmek ve sana Şükretmek için Bana Yardım et! (Ebu Dâvûd, “Salât”, 361; Nesâî, “Sehv” 60; İbn Hanbel, V, 245.)

Kim Haklı Olduğu Bir Münâkaşayı Terk Ederse…

Kim Haklı Olduğu Bir Münâkaşayı Terk Ederse… Temelle Dursun denize karşı durmuş öylece bakıyorlar ve acayipte canları sıkılıyormuş. Birden bir martı gelmiş ve denize bir iniş yapıp küçük bir balık kapıp gitmiş. Temel, Dursun’a demiş; “Mart ne hızlı bir kuş, ekmeği aldı ama kanadı suya değmedi.” “Olur mu? Demiş, Dursun! “Balığı aldı ama kanadı suya değdi!” demiş. “Değdi, değmedi” derken ortalık karışmış ve bir kavga/gürültü ikisi de denize düşmüşler ve sırılsıklam tekrar kavga ederken çevredekiler ayırmışlar. Temel hastaneye, Dursun hapishaneye düşmüşler… Aradan altı yıl geçmiş, Temelle Dursun İstanbul Galata Köprüsü’nde karşılaşmışlar. Birbirlerine sarılmışlar. Hal hatır sohbetten sonra; Temel, Dursun’a demiş ki; “Ula uşağım, ne aptal adamız! Bir kuş için bir birimize girdik. Boşu boşuna altı ay hastane de ve hapishanede yattık… Değil mi? “Evet, ama değdiydi…” Demiş, Dursun. Temel kızmış; “Hayır, kanadı değmediydi.” Dursun; “Değdiydi!” demiş ve gene olan

Temel Dursun’a Güneşin Yolunu Sorar

Temel Dursun’a Güneşin Yolunu Sorar Temel Dursun’a güneşin yolunu sorar. Dursun, Temel’in delirdiğini sanarak: “Ula Temel, hiç güneşe gidilir mi, yanarsın! Vallahi de yanarsın, billâhi de yanarsın!” deyince; Temel, Dursun’a bilmiş bilmiş bakar ve der ki: “Dursun! Sen de bizi saf belledin galiba, akşam serinliğinde gideceğiz!”

İbrahim Edhem'in Hamam Parası

İbrahim Edhem'in Hamam Parası İbrahim Aleyhisselâm Edhem Hazretleri bir gün hamama girmek istemiş. Hamamcıya: — Param yok, hamama girmeme müsaade etmez misiniz? Demişti. Hamamcı parasız hamama girilmez diyerek hamama sokmadı, İbrahim Aleyhisselâm Edhem Hazretleri ısrar etti ise de hamamcı kabul etmedi. Boynu bükük olarak hamamdan ayrılan İbrahim Aleyhisselâm Edhem Hazretleri, öyle bir bağırış bağırdı ki yer gök çın çın öttü... Bu sesi duyan halk, ağlamakta olan İbrahim Aleyhisselâm Edhem Hazretlerinin başına toplanıp: — Bu kadar feryada hacet yok, hamam parasını biz verelim de ağlama!, dediler. İbrahim Aleyhisselâm Edhem Hazretleri toplanan kalabalığa şöyle seslendi: —Ey ehalî! Siz, benim hamama giremediğim için mi ağladığımı sanıyorsunuz? Ben hamama giremediğim için ağlamıyorum. Ben dünyada iken parasız hamama bile sokmuyorlar... Ya ahirette de senin cennete girecek bir amelin yok diye kapıdan geri çevrilirsem benim halim ne olur? Diye ağlıyo

İmam-ı Birgivi Hazretlerinin Büyüklüğü

İmam-ı Birgivi Hazretlerinin Büyüklüğü Meşhur İslâm âlimlerinden İmam-ı Birgivî Hazretleri zamanın Şeyhülislâmı tarafından verilen bir fetvayı yırtmış ve fetvanın yanlış olduğunu söylemişti. Verdiği fetvanın yırtıldığını haber alan Şeyhülislâm, Birgivî Hazretlerini hesap sormak için huzuruna çağırdı. Şeyhülislâmın makamına varan Birgivî Hazretleri namaz kılmakta olan Şeyhülislâma selâm verip içeri girdi... Şeyhülislâm namazı bitirdikten sonra:, — Namaz kılan bir kimseye selâm verilir mi? diye sordu. İmam-ı Birgivî Hazretleri ise: — Biliyorum namaz kılan bir kimseye selâm verilemez... Lâkin siz benim içeri girdiğimde namaz kılmıyor, içeri çok karanlık şu pencereyi nasıl büyütmeli diye düşünüyordunuz. Ben de sizi pencere ile meşgul görüp selâm verdim, dedi. Şeyhülislâm, Birgivî Hazretlerinin kemalâtını anlamıştı. Böyle bir kâmil insanı ayağına çağırdığından dolayı özür diledi. Yemek vakti oldu. Yemek yiyeceklerdi. Şeyhülislâmın maiyeti davet edildi. Sofra hazırlandı

Eski CIA Ajanından Korkunç İtiraflar

Eski CIA Ajanından Korkunç İtiraflar CIA'in eski yetklilerinden Michael Scheuer itiraf gibi açıklamalarda bulundu. Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu'daki stratejisini anlatan Scheuer, "en büyük amaç Şii-Sünni savaşını tetiklemek" dedi. Scheuer, Amerika'nın o bölgelerdeki hedefinin iç savaş olduğunu vurguladı. http://www.ahaber.com.tr/webtv/dunya/eski-cia-ajanindan-korkunc-itiraflar

Hazreti Ali Radiyallahü Anh'ın Kâfiri Affı

Hazreti Ali Radiyallahü Anh'ın Kâfiri Affı Bir harpte Hazreti Ali Radiyallahü Anh Radiyallahü Anh bir kâfirle çarpışıyor ve kâfir usta bir savaşçı olduğu için bir türlü mağlup edemiyordu. Tam karşı karşıya geldikleri bir sırada Hazreti Ali Radiyallahü Anh: — “Ya Allah!” diyerek kâfirin üzerine hücum edip yere yatırdı. Çıkıp göğsü üzerine oturduktan sonra hançerini çıkarıp geberteceği sırada kâfir Hazreti Ali Radiyallahü Anh’ın yüzüne tükürdü. Kâfir, bunu Hazreti Ali Radiyallahü Anh gazaba gelsin de; daha çabuk öldürsün diye yapmıştı. Hazreti Ali Radiyallahü Anh hemen kâfirin üzerinden kalkarak onun da ayağa kalkmasına müsaade etti. Kâfir şaşırmıştı: — Ya Ali Radiyallahü Anh, ben seni kızdırmak için yüzüne tükürdüm, sense beni tam öldüreceğin sırada serbest bıraktın. Bunun sebebi nedir? Diye sordu. Hazreti Ali Radiyallahü Anh kâfire şu cevabı verdi: — Ben bu harp meydanında Allah rızası için çarpışıyorum... Sen yüzüme tükürdüğün zaman içimde sana karşı bir hiss

İslâmiyetin Şartlarını Öğrenerek Müslüman Oldu

İslâmiyetin Şartlarını Öğrenerek Müslüman Oldu Mekke-i Mükerreme fethedilmişti... Hazreti Resulü Ekrem'e düşmanlık eden ve daima aleyhinde söz söyleyen on kişi Peygamberimiz tarafından idama mahkûm edilmişti. Bu idamlıklar içerisinde meşhur Arap şairlerinden Kaab bin Züheyr de vardı. Kaab bin Züheyr Mekke fethedilir edilmez, hemen Mekke'den kaçmıştı. Fakat huzursuzdu. Kaab bin Züheyr'in kardeşi Büceyr, bir gün Resûlüllah'ın huzuruna çıkarak: — Ya Resûlallah! Kardeşim Kaab huzurunuza gelse kabul eder misiniz? Diye sordu. Hazreti Peygamberimiz: — Kabul ederim, ey Büceyr! Buyurdular. Büceyr, kardeşi Kaab'a haber göndererek af edildiğini bildirdi. Kaab çok sevinmişti. Koşarak Resûlüllah'ın huzuruna vardı, İslamiyet’in şartlarını öğrenerek Müslüman oldu. Resûlüllahın huzurunda Peygamberimizi medheden bir kaside inşad etti. Kaside Peygamberimizin çok hoşuna gitmişti. Sırtından bürdesini çıkararak Züheyr'e hediye etti. Bu kasidenin ismi de ond