Kayıtlar

Ekim 20, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Niyetimiz Âhiret Olsun

Niyetimiz Âhiret Olsun Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Kim âhiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun âhirette bir nasibi olmaz.” (Şûrâ, 20) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Kimin niyeti âhiret olursa Allah onun işini derleyip toplar kalbine kanâat verir. Dünya onun ardından kerhen de olsa gelir. Kimin niyeti sadece dünya olursa Allah onun işini bozup alnına da fakirlik damgası vurur. Dünyadan da Allah’ın takdir ve taksiminden başka bir şey elde edemez.” (İbn Mâce, Zühd 4105; Dârimî, Mukaddime 229.) İmam Râgıb şöyle der: İnsan dünyada ekin eken bir çiftçi durumundadır. Ameli ekini, dünyası ise ekin tarlasıdır. Ölüm vakti hasad ve harman zamanıdır. Âhiret ise harman yeridir. Elbette kişi ektiğini biçecek, hasad ve harman yaptığını ölçüp-tartıp kabına koyacaktır. Nasıl ki harman yerinde tartılar, ölçekler, emniyet birimleri, korucu kolluk görevlileri varsa aynı şekilde âhirette de vardır.

Müstakim Olmak

Müstakim Olmak Cenâb-ı Hak buyuruyor: "Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.” (Fussilet, 30) Rasûlullah (sav) buyurdular: “İstikâmet üzere olun. (Bunun sevâbını) siz takdîr edip kavrayamazsınız…” (Muvatta, Tahâret, 6) İstikamet, ihlâs sınırları içinde ifrat ve tefritten uzak, sünnet çizgisine muvafık bir biçimde yaşamaktır. Bu tür bir istikamette amel ve aksiyon vardır. İstikamet ehli amel sırasında bütün gücünü sarfetmekle birlikte, nefsine karşı zulme varacak ifrattan veya gevşeklik sayılacak tefritten sakınır ve ortayolu izler. Kasd ve yönelişi sadece Hakk'a olur. Amellerini emredilen sünnet ölçüsünde gerçekleştirir. İfrat ve tefrit sünneti; riya ile amel ve amelde gevşeklik de aksiyonu yaralar; kulu istikametten ayırır. Kurtuluş ortayoldadır. İstikamet herşeyin kendisiyle tam olduğu, kemal bulduğu bir derecedir. Her türlü hay

Sabır ve Rızâ Hâli

Sabır ve Rızâ Hâli Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer, 10) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Sabır üçtür: Musîbetlere karşı sabır, kullukta sabır ve günah işlememekte sabır…” (Süyûtî, II, 42; Deylemî, II, 416) Metânet ve muvâzene, insanı; fikirde, îmanda, amel-i sâlihlerde ve bütün güzel davranışlarda daha kuvvetli hâle getirir. Sabır hususunda da âbideleştirir. Bu ise, beşerin en büyük ihtiyacıdır. Çünkü dünya hayatının gerçeği, ancak sabır temelleri üzerinde bir fazilet hayatı yaşamayı gerektirir. Sabır nedir? Değişen hayat şartları altında, hayatın fırtına ve med-cezirleri içinde muvâzeneyi kaybetmemektir. En değerlisi de hâdisenin ilk ânında gösterilen sabırdır. Nitekim; Allah Rasûlü’nün mükemmel yaşayışında en çok göze çarpan husus, baştan sona en güzel sabır örnekleridir. Efendimiz (sav), çocukluğundan vefatına kadar, hep büyük acılarla karşılaşmış, her türlü sıkıntı ve ıstırabı tatmıştır. Dünyaya gelmeden babasın

Hüsn-i Niyet

Hüsn-i Niyet Cenâb-ı Hak buyuruyor: “De ki, gönlünüzdeki duyguları saklasanız da, açıklasanız da Allah hepsini bilir.” (Âl-i İmrân, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır…” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41, Nikâh 5, Menâkıbu’l-ensâr, 45, İtk 6,) Zamanımızdaki insanların her hangi bir hadise vukuunda niyetlerinin muhtelif olduğunu müşahede etmekteyiz. Mesela bir yangın vukuunda, civarda bulunan herkes heyecanla koşarlar. Kimisi koşar, niyetinde samimidir, ihlâslıdır. Allah rızası için kurtarılacak bir kimse veya eşya varsa, kurtarmak için, kendini ateşe atmağı göze alır. Kimisi koşar merhametlidir, üzülür, faydalı olmak ister, beceriksizdir, elinden bir şey gelmez. Kimisi olanları seyretmek için koşar, seyir etmekten adeta zevk alır, üzülmez., hissizdir. Kimisi, koşar, olanların sebebini dahi bilmez, herkes koşuştuğu için o da koşar. Kimisi koşar, kötü niyet sahibidir. Bu h

Müminlere Nasihatler 3

Müminlere Nasihatler 3 Denildi ki: 1- Cismin hareketi, hayatın delilidir. 2- İbadet de Allah’ü Teâlâ’yı bilmenin delilidir. Rasulûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyurdu ki: 1- Dünya sevgisi bütün hataların kaynağıdır. 2- Öşür ve zekât vermemek de bütün fitnelerin kaynağıdır. Denildi ki: 1- Kim ki kusurlarını ikrar ederse övülmeye layıktır. 2- Kusurları ikrar etmek kulun Allah’ü Teâlâ katında makbuliyetine alamettir. Denildi ki: 1- Nimete küfür (nankörlük) alçaklıktır, 2- Ahmak ile sohbet ise adilik, uğursuzluk, bereketsizliktir. Şair şiirinde der ki: Dünya ile meşgul olan kimse! Uzun emel onu mağrur etti. Hiç gafletten uyanmadı, Nihayet ecel gelip çattı. Ölüm ansızın gelir, Kabir ise amel sandığıdır. Ölüm korkularına sabret! Ölüm ancak ecelledir. İbn-i Hacer-i Askalânî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri