Kayıtlar

Kasım 16, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaşlı Anadan Beş Oğluna Mektup

Resim
Yaşlı Anadan Beş Oğluna Mektup  Köyümüz şehirden yüksek mi yüksek, Baban ihtiyarlıyor oğul, bilmem netsek Söz dinlemiyor artık ahırdaki eşek, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Sizi 9 ay 10 gün karnımda taşıdım, Beş oğul bir kızım için yaşadım, Şimdi halim kalmadı, gençliğimi boşadım, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Köyde bacalar eskisi gibi tütmüyor, Çorba dahi boğazımızdan geçmiyor, Takatimiz kalmadı işler bitmiyor, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Geçenlerde kasabadan köye doktor geldi, Sağlam kimse kalmadı herkese ilaç verdi, Bana da kendini yorma ansızın gidersin deyiverdi, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Eskiden köyümüzde yağız delikanlılar vardı, Al duvak içinde gelinler, giderken ağlardı, Gençler köyü terk etti, şimdi ihtiyarlar kaldı, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Hani yalnız yaşayan komşumuz Ali amca vardı, O da rahmetli oldu cenazesi üç gün kaldı, Mezarını kazacak delikanlı bulunamadı, Gelinlerden

Oğluma Mektup...

  Oğluma Mektup...   Oğlum, canımın içi, gün ışığım, aydınlığım, gülen yüzüm, gül yüzlüm... Nasıl büyüdün, ne çabuk büyüdün sen? Zaman göz açıp kapayınca kadar geçti... Ne doğum günün ne de özel bir gün bugün... Senin bu kadar büyüdüğünü görünce yazmak geldi içimden sana. Her gün gözlerimi açtığımda şükrediyorum Rabbim'e seni bize emanet ettiği için, her sabah şükrediyorum bu sabahta birlikte uyandık diye. Seninle büyümeye başladım ben, seninle öğreniyorum anne olmayı. Başka bir kalp için atmak ne demek, nasıldır başka birine her şeyi feda edebilmek... Gözlerinde bulduğum huzurun, gülüşünde bulduğum mutluluğun tarifi yok. İyi ve doğru bir insan olabilmen için bütün çabamız. Ne olursan ol hep dürüst ol ve en önemlisi çok mutlu ol. Aceleyle yaşama hayatı ağır ağır, tadına vararak yaşaman dileğim. Yaşadığın her acı olay sana tecrübe olacak. Güzel şeyler için şükrederken yaşadığın tersliklerden de ders almayı bileceksin. Ömür dediğin su misali geçiyor yavrum. Biz dün ço

Bir Şehit Annesinden Şehit Oğluna Mektup

  Bir Şehit Annesinden Şehit Oğluna Mektup   Canım Oğlum, Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum. O kadar özledim ki seni… Canım yavrum, sen bizim ilk göz ağrımızdın... Dört gözle beklemiştik babanla doğumunu… Dokuz ay sonra hastanede seni kucağıma bıraktıkları ilk gün vuruldum sana… Ne güzel gözlerin vardı, ışıl ışıl… Öyle güzel kokuyordun ki… Evimize neşe getirdin. Bir de hep uslu çocuktun, hiç üzmedin beni… Ne sık sık ağladığını bilirim, ne de yok yere huysuzlanmanı… Uyurken bile gülümserdin, meleklerle oynadığını düşünürdüm. Hastalanırsan başından ayrılmazdık, babanla nöbet tutardık sabaha kadar… İlk adımını unutamam, sonra ilk; ‘Anne!’ deyişini… Hep üstüne titredik. Sonra büyüdün… Zaman su gibi geçiyor. Her dışarı çıkışında, her seyahatinde sana belli etmedim ama yüreğimden neler koptu. Bir tek seni askere uğurlarken rahattım. Komutanlarının sana gözü gibi bakacağından emindim. Bir süre sonra Güneydoğu’ya gideceğini haber ettin. O kadar heyecanlıydın ki, öyle

Abdestsiz Dolaşmamak

  Abdestsiz Dolaşmamak İsviçreli bilim adamı Robert Kenzi MÜSLÜMANLIĞINI ilan etti. İslam'ı Seçmesindeki Sebep: Termal bir kamera ile ABDEST alan Müslümanları çevreleyen NURANİ HARE'Yİ gördükten sonra, MÜSLÜMANLARIN yeryüzünde yaşayıp hareket eden en TEMİZ en HİJYENİK (taharetle) KİŞİLER olduğunu TESPİT etti. 63 yaşındaki bilim adamı termal (ısı ve ışın belirleyen) kamerasıyla ABDESTLİ MÜSLÜMANLARIN vücudundan yayılan, onu çevreleyen ısıyı ve ışını tespit için çekim yapıyordu. Bu hareler yedi kattan oluşmaktaydı. İlk önce kırmızı hare; kırmızı hare sürekli insanı çevrelerse insanda güven hissini ve huzuru temin ediyordu. Buna delil olarak: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellemin: "Kul abdest aldığında günahları iki gözünün arasından çıkar, iki kulağının arasından çıkar, iki elinin arasından çıkar, iki ayağının arasından çıkar abdestte sonra oturduğunda bağışlanmış olarak oturur. Bağışlanmış demek yani güvendedir anlamına gelir. Robert Kenzi bu araştır

Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi

Resim
  Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi Cenazeyi takip eden tarihçi Ahmed Refik'in anlatımı ile hep beraber, 10 Şubat 1918' de Beylerbeyi Sarayı'nda vefat eden cennet mekân Abdülhamid Han'ın cenazesine gidelim... Bir Osmanlı padişahı vefat edince, âdet olduğu üzere cenazesi 400 sene devletin idare edildiği Topkapı Sarayına getirilirdi. Sultan Abdülhamid Han'ın cenazesi muhafızlar, Enderûn- ı Hümayun ağaları ve saray erkânı nezaretinde Hırka-i Saadet'in yeşil ve yaldızlı kapısı önüne getirildi. Sultanın cenazesi burada Enderûn ağaları nezaretinde yıkandı. Sultanın vücudunda uzun bir hastalığın zaafı, teninin renginde ölüm sarılığı yoktu. Saçı sakalı ağarmış; gözleri kapanmış, çukura batmıştı. Abdülhamid Han hayatının son anlarına kadar şuurunu kaybetmemişti. O anlarda ki vasiyeti yerine getirildi. Göğsüne ahidnâme duası ve Hırka-i Saadet destimali, tabutun üzerine de siyah Kâbe örtüsü örtüldü. Ayasofya önünden türbeye kadar iki

Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim

Resim
  Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim     Konfüçyus'un ilerleyen yaşlarında evine ziyaretçi bir genç gelir. Genç, duvarın yerden tavana kadar kitaplık ve bu kitaplığın da tamamen dolu olduğunu görür. Dayanamayıp: "- Bunca kitabı gerçekten okudunuz mu?" diye sorar. Konfüçyus: "- Evet!" yanıtını verir. Genç tekrar sorar: "- Bu kadar çok kitaptan kim bilir neler öğrendiniz?" Konfüçyus tekrar cevap verir: "- Evet, ne kadar cahil olduğumu öğrendim!". (Konfüçyus-Tevazu ve Yücelik)