Kayıtlar

Haziran 15, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kırmızı Gül

Resim
Kırmızı Gül Bir ülke varmış eskiden. Ve bu ülkede hiç ama hiç kırmızı gül yokmuş bütün güller beyaz renkteymiş. Bir de birbirini çok seven bir kız ve bir delikanlı varmış bu ülkede... Birbirlerine çok yakışıyorlarmış. Kız çok güzel delikanlı ise çok yakışıklıymış... Delikanlı bu kız için her şeyi yaparmış... Kıza evlenme teklif etmiş. Kız ise bir şartla demiş. ''Bana kırmızı renkte bir gül getirirsen seninle evlenirim''. Delikanlı çok üzülmüş çünkü hiç kırmızı gül yokmuş. Beyaz güllerle dolu bir bahçeye gitmiş aramış ama yok... Sonra oradaki bir bülbüle derdini yanmış... Bülbül dinlemiş genci... Ve en sonunda "Üzülme delikanlı, yarın buraya aynı saatte gel ve kırmızı bir gül göreceksin onu al kıza götür, evlenin mutlu olun... Sen onu çok seviyorsun mutluluk hakkın!" demiş. Çocuk biraz şaşkın ayrılmış oradan... Ertesi gün bahçeye gitmiş koskoca bahçe beyaz güllerle dolu yalnızca en ortada kıpkırmızı bir gül! Delikanlı biraz şaşkın biraz heyecanlı,

Emr-İ Bi'l-Ma'ruf Nehy-İ Ani'l-Münker

Emr-İ Bi'l-Ma'ruf Nehy-İ Ani'l-Münker Yazar: İslam Ansiklopedisi (Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda cihada [savaşa]verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Cihad sevabı da, emr-i maruf ve nehy-i anil-münker sevabı yanında, denize nispetle bir damla su gibidir.) [Bir Hadis-i Şerif Meali, Kaynak: Deylemi] İyiliği emretme, kötülükten alıkoyma. Maruf, şerîatın emrettiği; münker, şerîatın yasakladığı şey demektir. Başka bir deyimle Kur'an ve sünnete uygun düşen şeye maruf; Allah'ın râzı olmadığı, inkâr edilmiş, haram ve günah olan şeye de münker denilir (Râğıb el-İsfahânı, el-Müfredât, s.505; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 2357-2358; V, 3118). Yani marufu emretmek iman ve itaata çağırmak; münkerden nehyetmek de küfür ve Allah'a başkaldırmaya karşı durmaktır (Kadı Beydâvî, Envârü't-Tenzil, 2/232). Kur'an-ı Kerîm'de, ''Sizden hayra çağıran, marufu emreden, münkerden vazgeçirmeye çalışan bir ü

Komşularının Yemediğini Yemeyen Bir Peygamber

Komşularının Yemediğini Yemeyen Bir Peygamber Bir gün mescidin avlusunda Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimize bir sepet turfanda hurma ikram edilir: - Buyur Ya Rasûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem, mevsimin ilk turfanda hurması, derler. Uzatılan sepete tereddütle bakar ve sonra şöyle sorar: - Komşularımız da şu anda böyle mevsimin ilk taze hurmasını yemeye başladılar mı? - Hayır, derler, henüz kimsenin bahçesinde hurma olgunlaşmadı. Mevsimin ilk turfanda hurması bizim bahçede olgunlaşır. Biz de herkesten önce siz tadasınız diye getirdik... Çevresine bakar, yolda oynayan çocukları görür, parmağıyla işaret ederek der ki: - Götürün bu taze hurmayı şu çocuklara verin. Ben yiyemem. Derler ki: Ya Rasûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem haram şüphesi yoktur. Tamamen kendi bahçemizin mahsulüdür. Buyurur ki; hurmanızı almayışım haram olma ihtimalinden dolayı değildir. Ben komşularımızın yemediklerini yiyerek, giymediklerini giyerek onlardan ayrı yaşamayı tercih e

Çoban Çocuğu

Çoban Çocuğu Bir zamanlar her soruya insanı şaşırtacak cevaplar veren akıllı bir çoban çocuğu varmış. Şöhreti etrafa öyle yayılmış ki, kral da merak edip çocuğu saraya davet etmiş: “Sana üç soru soracağım.” demiş. “Birinci sorum şu: Dünyadaki bütün denizlerde kaç damla su vardır?” “Haşmetli kralım... Yeryüzündeki bütün ırmakların akışını durdurun bir süre... Ben sayarken yanlış olmasın. Sonra ben size denizlerde kaç damla su olduğunu söyleyeceğim...” Bu akıllıca cevaba hayret eden kral ikinci soruyu sormuş: “Gökyüzünde kaç yıldız vardır?” Çoban çocuğu: “Bana büyük bir tabaka kâğıt verin.” demiş. Kâğıt getirilince, üzerine sayılamayacak kadar nokta koymuş. Sonra kâğıdı krala uzatarak: “Bu kâğıdın üzerinde ne kadar nokta varsa gökyüzünde de o kadar yıldız vardır. Sayın inanmazsanız.” demiş. Kral son soruyu sormuş: “Sonsuzluk nedir?” “Bizim köyde bir dağ vardır. Yüksekliği, genişliği, uzunluğu tam bir saat çeker. Oraya yüzyılda bir kuş gelir ve gagasını bir k

Türkiye ile İslam Dünyasının Kara Bağlantısını Kesmek

Türkiye ile İslam Dünyasının Kara Bağlantısını Kesmek DAEŞ'in tasfiyesi 'üst akıl'dan! DAEŞ bahanesiyle uluslararası destekle başlatılan operasyonun amaçlarından biri Türkiye ile İslam dünyasının kara bağlantısını kesmek. Son bir ayda Irak ve Suriye'de devlet ve bölgesel güçlerin uluslararası destekle gerçekleştirdiği DAEŞ operasyonları, zamanlaması ve hızıyla dikkat çekti. Irak ordusu, Felluce'den sonra Musul'a, Esed ise Rakka'dan sonra Tabqa'ya yönelecek. “Maksat; Türkiye'nin İslam dünyası ile bağlantısını kesmek, İsrail'i büyütmek” yorumları öne çıkıyor. Haziran 2013'te Irak ordusunun DAEŞ terör örgütü karşısında Musul'u tek kurşun sıkmadan teslim edişi, Felluce'den çekilmesi, DAEŞ'in Suriye rejiminin gözleri önünde Rakka'da yuvalanışı ve Münbiç'i ele geçirmesindeki muamma akıllardaki yerini korurken, son bir ayda terör örgütüne yönelik alelacele başlatılan operasyonlar dikkat çekti. Baş döndürücü hızla gel

Okumayı Sevmeyen Bir Milletiz…

Resim

Böyle örnek oluyordu insanlığa!

Böyle örnek oluyordu insanlığa! Onun ideali, insanlığa hizmetti, yoksa insanlığın kendisine hizmeti değildi. O sebepten eline geçene yemek yedirir, içmez içirir, yönettiği insanların mutluluğuyla mutlu olurdu. Yine âdeti üzere bir miktar imkân biriktirmiş, çevresine de münadiler göndermişti. Sesleniyorlardı Medine sokaklarında münadiler: - Resulullah mescidin önünde muhtaçları bekliyor. Miskin derecesinde ihtiyaç sahibi olanlar gelsin, hisselerine düşecek yardımı alsın, kimse mahrum kalmasın! Az sonra mescidin önüne muhataplar toplanmışlardı. Mutluydular. Çünkü kasıp kavuran ihtiyaçlarının hiç olmazsa bir kısmını karşılayacak imkâna kavuşacaklardı. Nitekim düşündükleri gibi de oldu. Efendimiz gelenleri Şöyle bir gözden geçirdikten sonra mevcudu da hesap ederek önünden geçenlere hisselerini veriyor, onlara tebessümle bakarak mutluluğunu da açıkça hissettiriyordu.   Mutluydu. Çünkü O'nun en büyük mutluluğu insana yardım, insana hizmetle meydana geliyordu. İşte o anda

Bill Gates

Bill Gates   Bill Gates Microsoftsun bir seminerinde bilgisayar sektöründeki gelişmenin hızını anlatmak için şöyle bir benzetme yapmış. "Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu atmamız mümkün olacaktı" Birkaç gün sonra VW firmasının bir basın açıklaması yayınlanmış. "Eğer otomotiv sektörü Bill Gates in işletim sistemi gibi gelişmiş olsaydı, her alacağımız arabada tek koltuk olacak, diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda kalacaktık; arabamız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışacak; gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı ışıkları yerine üzerinde: “Arabanız Geçersiz Bir İşlem Yürüttü Ve Kapatılacaktır!” yazan tek bir lamba olacaktı. Ayrıca her kazadan sonra arabanın hava yastıkları açılmadan önce bir düğmenin üzerinde  “Hava Yastıkları Açılacak Emin Misiniz”  diyen bir ışık yanacaktı" 

Bilgisayar Acemisi (Komik Gerçek Olay)

Bilgisayar Acemisi (Komik Gerçek Olay) WordPerfect'in yardım hattında banda alınmış bir telefon konuşması. Bu konuşma sonrası helpdesk elemanı işinden kovuluyor. Kovulduktan sonra da şirketi kendisini  "Gerekçesiz" isten çıkardığı için mahkemeye veriyor. İşte Telefon Konuşması : - Yardım hattı, buyurun, nasıl yardımcı olabilirim? - Bir sorunum var. - Nasıl bir sorun? - Yazı yazıyordum, birden bütün kelimeler gitti? - Gitti mi? - Yok oldu! - Ekranda şu anda ne görüyorsunuz? - Hiç bir şey! - Hiç bir şey mi? - Yazdığım hiç bir şey ekrana çıkmıyor. - Hala Wordperfect programında mısınız yoksa programdan çıktınız mı? - Bunu nereden bileyim? - Ekranda bir "C" harfi görüyor musunuz? - Bir "hece" mi... - Boş verin. Ekranda yanıp sönen bir çizgi var mı? - Söyledim ya hiç bir şey yazmıyor. - Monitör üstünde yanan bir lamba var mı? - Monitör ne? - Ekranı olan yer, televizyon gibi... Çalıştığını gösteren küçük bir lamba var mı? - Bilmiyorum