Kayıtlar

göster etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Göster Cemâlin Şem'ini

  Göster Cemâlin Şem'ini   Göster cemâlin şem'ini yansun oda pervâneler Devlet değil mi âşıka şem'ine karşu yâneler   Ol hâli çok a'lâ güzel yağmaladı gönlüm evin Pek bağla aşkın zencîrin boşanmasun dîvâneler   Mescid ile medreseyi ısmarladık zâhidlere Hakk'a ibâdet etmeğe yeter bize vîrâneler   Ben meye tevbe etmezem ağyâr elinden içmezem Kudret eliyle sun bana dolu dolu peymâneler   Cevr ü cefâ etmek ile Şemsî seni terk eylemez Sen sanma kim seni seven senden hâşâ usâneler   Şemseddin Sıvâsî Kuddise Sırruh

İşlenen Ameller Ahirete Göçmüş Tanıdıklarına Gösterilir

  İşlenen Ameller Ahirete Göçmüş Tanıdıklarına Gösterilir   Ebû Eyyûb el-Ensârî Radiyallahü Anh İstanbul seferine çıktığında bir vâize rastladı. Vâiz şöyle diyordu:   “‒ Kişi sabahleyin bir amel işlediğinde akşamleyin o ameli âhirete göçmüş olan tanıdıklarına gösterilir. Akşam bir amel işlediğinde o da sabahleyin âhiretteki tanıdıklarına arzedilir.”   Ebû Eyyûb el-Ensârî Radiyallahü Anh ona:   “‒ Ne dediğine dikkat et!” dedi. Vâiz:   “‒ Vallahi durum aynen benim dediğim gibidir!” deyince:   Ebû Eyyûb el-Ensârî Radiyallahü Anh:   “‒ Allâh’ım! Vefatlarından sonra yaptığım amellerimle beni dostlarım Ubâde bin Sâmit ve Saʻd bin Ubâde’nin yanında rezil etmenden sana sığınırım!” diye niyâzda bulundu.   Bunun üzerine vâiz ona şöyle dedi:   “‒ Vallâhi Allah Teâlâ bir kuluna velâyet lûtfederse onun ayıplarını setreder ve onu en güzel amelleriyle senâ eder.” dedi. (İbn-i Ebî şeybe, Musannef, VII, 238/35658)   Ayyâd el-Havvâs, Filistin vâlisi İbrahim bin Sâ

Bana Bir Kurtuluş Yolu Göster

Bana Bir Kurtuluş Yolu Göster Bir gün eski Belh Sultanı İbrahim bin Edhem Kuddise Sirrûh Hazretlerine bir adam geldi: “- Ey doğruluk ırmağı, dedi, ben günah işleyip duruyorum. Bana bir kurtuluş yolu göster ki, o belâdan kurtulayım.” Velîler velisi tatlı bir tebessümle dedi ki: “- Madem günah işliyor, Rabbine isyan ediyorsun.” O halde Allah’u Teâlâ'nın senin için vermiş olduğu rızıklardan yeme.” Adam birden titredi: “- İyi ama dedi, Allah'ın bana verdiği rızıklardan yemezsem, nasıl yaşarım?” “- Madem öyle! Allah'ın senin için takdir ettiği sudan içme.” “- Bu hiç mümkün değil! Su içmeden yaşanır mı?” “- O halde, Allah'ın yarattığı havayı teneffüs etme.” “- Hayır, hayır! Buna da imkân yok!” “- Sana daha ne diyeyim? Madem Öyle! Allah'ın mülkünden çık git. Kendine bir başka mülk edin!” Günahkâr adamın aklı uçacak gibi oldu ve dedi: “- Neler diyorsun ey Pir? Allah'ın mülkünden başka mülk var mı ki, gidip oraya sığınayım?” Büyük velini

Kırmızı Elmayı Gösterince

Kırmızı Elmayı Gösterince        Cenâb-ı Hak; bir kuluna hidâyet ve îmânda sebat murâd ederse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir.        Azrail aleyhisselâm bir müminin rûhunu almak istediğinde o rûh,        “Sen bununla mı emrolundun? Sana itaat edemeyeceğim” der.        O zaman Azrail aleyhisselâm:        “Evet, ben bununla vazîfelendirildim” buyurduğunda, rûh kendisinden delîl, alâmet ister.        Ve der ki;        “Allahü teâlâ beni yarattı ve şu cesedime koydu. Bu zaman sen orada yoktun. Şimdi beni almak istiyorsun.”        Allahü teâlâ buyurur ki;        “Kulumun rûhunu, canını aldın mı?”        Azrail aleyhisselâm,        “Yâ Rabbî, kulun şöyle şöyle demekte, alabileceğime dâir benden delîl (burhan) istemektedir” diye arzedince:        Allahü teâlâ buyurur ki;        “Kulumun rûhu doğru söylemektedir. Ey Azrail! Şimdi Cennete git. Oradan bir elma al, delîl ve burhanındır. Onu kulumun rûhuna göster.”        Azrail aleyhisselâm buyurulanı yapar. Ce

Çalışmak

Çalışmak Sana hiçbir şey kendiliğinden gelmez. Senin mutlaka çalışman, çaba ve gayret göstermen gerekir. Takdir-i ilâhi budur deyip oturmak ve iman ve ibadet yolunda çalışmamak caiz değildir. Bilakis; çalışmak, hamle yapmak ve takdirdekini elde edebilmek için uğraşmak, didinmek ve gayret sarf etmek gerekir. Belki de Allah, hiçbir uğraşmaya ve didinmeye lüzum kalmadan o imanı bize bahşedecektir. Ancak, ne olursa olsun, imanı ve bilgiye dayanan sarsılmaz inancı elde edebilmek için, bizim mutlak surette çalışmamız gereklidir. Hiç şüphe yok ki, çalışmadan eline bir şey geçmez. Helâl rızkını elde etmek için çalışmadın, didinmedin, gayret göstermedin. Allah yolunda mücahede et. Miskin miskin oturma. Çalışmadan, yorulmadan ve emek sarf etmeden hazıra konmayı düşünme. Sen işe başla. Çalışmaya koyul. Senden başkası gelir, meşgaleni tamamlar. (Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh)

Bütün Bunlara Karşı Tahammül Göster

Bütün Bunlara Karşı Tahammül Göster Hz. Ömer Radiyallahü Anh devrinde bir adam hanımı ile arada bir ağız kavgası edip çekişiyordu. Adam hanımına laf anlatamayınca bunalmış, halifeden yardım ve akıl istemek için evine gelmişti. Evin kapısını çalmak için yaklaştığında içeriden bir kadının yüksek sesle konuştuğunu duydu. Biraz dikkat edince, bunun Hz Ömer'in Radiyallahü Anh hanımı olduğunu anladı. Baktı ki Hz. Ömer de aynı durumda. Adam şaşırdı; koca halife, kendisine karşı sesini yükselten hanımını sükûnetle dinliyordu. Kapıyı hiç çalmadan hemen geri döndü. O sırada Hz. Ömer Radiyallahü Anh birinin kapıya doğru geldiğini farketmişti. Gelen kimsenin kapıyı çalmadan geri döndüğünü görünce, hemen arkasından çıkıp adamı geri çağırdı ve niçin geldiğini, neden geri döndüğünü sordu. Adam, "Yâ Ömer, bir derdim vardı, size akıl danışmaya gelmiştim; fakat gördüm ki siz de aynı dert içindesiniz. Onun için rahatsız etmek istemedim!" dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh, "Derdin

Dünyanın En Zor Şeyi, Önyargıyı Kırmak…

Dünyanın En Zor Şeyi, Önyargıyı Kırmak… Değerli dostlar önyargı öyle bir şeydir ki akları kara karaları ak gösterir. Bir kişi hakkında önyargı oluştu mu artık onu kırmak çok zordur. Hatta imkânsızdır. En büyük hatamız araştırmadan, soruşturmadan damgayı basarız. Bundan hayır çıkmaz… Ya da bunun gibisi yoktur… Gerekli araştırma yapılmadan her ikisi de yanlıştır. Önce iyi olan sonra kötü veya önce kötü olan; sonra iyi olabilir. Ünlü bilim adamı Einstein der ki: “Ne kadar hazin bir çağda yaşıyoruz! Bir önyargıyı ortadan kaldırmak, atomu parçalamaktan daha zor…” Ön yargılı olduğumuz kişi hakkında verdiğimiz kararlarda her zaman yanılabiliriz. Çünkü o kişi hakkında bazı duyumlar edinmişizdir. Acaba o kişinin o zaman içinde bulunduğu şartlar nasıldı? Değişmiş olamaz mı? Bal gibi olabilir. Yaptığı şeylere canı gönülden pişmanlık duymuş olabilir. Ama biz bunları düşünemeyiz. Çünkü önyargı bütün benliğimizi kaplamıştır. Sanki biz hata yapmıyor muyuz? Bazen iyilik bazen de kötülük yapa