Kayıtlar

Benim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ey Zengin! “Mal Benim, Diyen!” Senin Değil Allah Teâlâ'nın

Ey Zengin! “Mal Benim, Diyen!” Senin Değil Allah Teâlâ'nın   Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Rahmetullahi Aleyh Hazretleri buyurdular ki: Hazret-i Ali Kerremallahu Veche'ye sormuşlar. Demişler ki: "Yâ Ali, zekât kaçta kaç?" demişler. "Size göre kırkda birini vermek, bize göre hepsini vermek. Hattâ üzerine kelleyi vermek…" demiş. Hâlâ sen paraya kıyamıyorsun, zekâtı vermeye. O zekâtını vermeye kıyamadığın paranın, yılan olacağını, yarın yevm-i kıyâmetde senin boynuna dolanacağını, hem Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim'de hem de hadîs-i peygamberîde Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem haber veriyor. " سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُوا se yutavvikûne mâ bahilû, onların bahl edip veremedikleri mallarını onların boynuna dolayacağız" diyor; Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm'de. Gene Ebâ Hureyre Radiyallahü Anh Rasûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem'den rivâyet ediyor: "Zekâtı verilmeyen mallar, iki başlı yılan olur ve sâhibinin koynu...

Benim Şeyhim Seni Hakk'a Yetirir

  Benim Şeyhim Seni Hakk'a Yetirir   Benim şeyhim seni Hakk'a yetirir, Nice müşkülleri onda bitirir, Muhammed'in sancağına götürür, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Giderler gazâya çalarlar satır, Dâimâ yaparlar hoş gönül hatır, Bağdad'da türbesi nûr olmuş yatır, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Âşığın yüreği yanar tutuşur, Ciğerin vâr ise var onda pişir, Her kanda çağırsan gelip yetişir, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Dâim Allah ile şeyhimin işi, Dost deyince akar gözünün yaşı, Eşrefoğlu Rûmî anın dervişi, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   (Eşrefoğlu Rûmî Rahmetullahi Aleyh)

Benim Yüzümden Cehennem’e Giderse…

Benim Yüzümden Cehennem’e Giderse…   Adamın biri Muhyiddîn-i Arabî Kuddise Sirrûh Hazretlerine yemek ikram etmişti. Mübarek sabaha kadar yemeğe dokunmadı. Sonra sabah olunca yemekten yemeye başladı. Adam telâşla sordu.             “- Efendim akşamdan beri yemeğe hiç dokunmadınız, şimdi yemenizin hikmeti neydi?” Buyurdu ki: “- Bana düşman olan biri vardı, günde bin defa “Allah Teâlâ Muhyiddin'e lânet etsin!” diye beddua ederdi. O dün gece vefat etti, onun ruhuna hatim indirdim!” buyurdu. “- Efendim o size düşman olmuşken ve size günde bin defa lânet okuyorken siz ise ona hatim gönderiyorsunuz, bunun hikmeti nedir?” Buyurdu ki: “- Yarın mahşer gününde bu kimse bize düşmanlığından dolayı Cehennem’e düştüğünde ve ben Allah Teâlâ Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem’in yanındayken Efendimiz: ‘Ümmetimden bu kişi senden dolayı Cehennem’e gitti!’ derse, ben Efendimize Sallallahü Aleyhi Vesellem’e ne cevap verebilirim? Düşünce...

Bir Suçlu Varsa O da Benim!

Bir Suçlu Varsa O da Benim!   Bir zamanlar Mısır’da çok şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olmuş. Halk, gayb gözü açık olduğuna inanılan Mısırın evliyasından Zinnun-i Mısrî’ Kuddise Sirruh’un başına toplanmış. Demişler ki: “- Efendim, içimizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden rahmet gelmiyor ve yağmur yağmıyormuş. Lütfen onu bir tesbit etsen, bize versen de, biz onu Mısırdan kovsak, rahmete kavuşsak! Kıtlıktan kurtulsak.”   Bunun üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh: “- Öyle mi canlar!”, demiş, onları savdıktan sonra başını alıp Mısır’dan çıkıp gitmiş. Hayli zaman sonra yağmur gelmiş, Mısır’ın topraklarında bereket kaynamaya başlamış, halkın yüzü gülmüş, o ara Zinnûn da Mısır’a dönmüş. Bunu duyan halk Zinnûn Kuddise Sirruh’un başına toplanmış: “- Nerelere gittiniz efendim, sizi hayli zamandır arıyoruz, bulamıyoruz”, demeleri üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh cevap vermiş: “- Evladım, duydum ki içinizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden ülkenize yağmur gelmiyormuş. Ben de ...

Benim Anam Erzurumludur

Benim Anam Erzurumludur   Şerefle tarihe yazmış adını; Çünkü benim anam Erzurumludur... İstiklal uğruna kurmuş vadini; Çünkü benim anam Erzurumludur...   Kolay mı tarihe destan yazması; Silahları, balta, kürek, kazması; Sargı olmuş yemenisi yazması; Çünkü benim anam Erzurumludur...   Doksan Üç Harbi’nden geliyor izi; Şehit Erzurum’un dağları düzü; Araştırdım anam öz DADAŞ kızı; Çünkü benim anam Erzuruludur   Benim anam analardan baş idi; Şehit vermiş iki gözü yaş idi; Sırtında cepheye mermi taşıdı; Çünkü benim anam Erzurumludur...   Bakışıyla şimşekleri çakardı Hançerini kurşağına takardı Düşman baş kaldırsa karsı çıkardı Çünkü benım anam Erzurumludur...   Yaranî sevdiğin Hak’tır vatandır; Şehitleri toprağında yatandır; Bu dediğim ana Nene Hatundur; Çünkü benim anam Erzurumludur......   Aşık Cengiz Yârani

Babacığım Sen Benim Gururumsun!

Resim
Babacığım Sen Benim Gururumsun!   Fotoğraftaki kadın Londra Merkez Bankası’nda çalışan bir müdire. İşteki ilk gününe başlamadan önce babası ona şöyle dedi: “- Fakir bir ailede büyüdüğünü ve babanın çöpçü olduğunu kimseye söyleme, meslektaşların sana gülmesin!” Ertesi gün kadın bu fotoğrafı sosyal medyada şu mesajla paylaştı: “Fakir bir ailede büyüdüm ve babam çöp toplayıcı olarak çalışıyor... Üniversite yıllarımda bana verdiği ahlaki eğitim ve maddi emekleri için kendisine teşekkür etmek istiyorum! “Seni seviyorum babacığım!” “Sen benim gururumsun!”   Böyleleri alkışlanır… Bunların soyu azaldı ama demek ki halâ var… Allah Teâlâ anne ve babalarımıza uzun ömürler versin! Ölenlere gani gani rahmet eylesin!

Benim Kaynanam

Resim
Benim Kaynanam   Ben köyde ailemden sevgi görmeden büyüdüm. Ailem hep erkek çocuk beklemiş. Beşinci kız çocuk, yani ben olunca herkes ağlamış. Babam iki gün eve gelmemiş. İtile kakıla büyüdüm. İlkokuldan sonra ne okula gönderdiler ne hocaya. Evde hep hırgür, dayak. Kışın halı dokur, yazın bahçede tarlada çalışırdık. Bu yüzden benden büyük ablalarımı babam evlendirmiyordu. Başlık parası âdeti olsa eminim hiç durmaz evlendirirdi ama bizim köyde başlık parası yoktur. Kızlar çalışır babam parayı alır akşama kadar kahvede tavla oynardı. Köyümüzde yol yapım çalışmalarında çalışan bir çocuğu sevdim. Babası ölmüş iki kız kardeşi evlenmiş annesi ile yaşıyordu. Önümde dört ablam varken evlenmem mümkün değildi. O'nun annesi de beni istemiyordu zaten. Kaçmaya karar verdik ve kaçtık. Ben 15, eşim 17 yaşındaydı. Şehirde ablasının evinde evlendik. Bir hafta sonra eşimin köyüne döndük. Bizim köye hiç benzemiyordu. Meğer bu köyde başlık parası varmış. Başta istemese de bu durum hoşuna gitti...

Hiç Bir Şey Benimdir Deme

Hiç Bir Şey Benimdir Deme   Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenmişti. Elinde kağıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına başladı. Ama kafasının başka yerde olduğu sanki anlaşılıyordu. Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı. Derin bir nefes aldı ve: “Biliyor musunuz ne düşünüyorum?” diye sordu, “Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı kürsüde konuşmuştum. Tek bir fark vardı; o zaman hala bakanlık görevim sürüyordu. Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı, hava alanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu. Beni önce bir otele götürmüşlerdi. Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı. Ertesi sabah lobide benim odadan inişimi bekleyen bir heyet vardı. Beni yine aynı limuzinle bu salona getirmişlerdi. Özel bir kapıdan içeri almışlardı. Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmişlerd...

Benden İzinsiz, Benim Evime Nasıl Girersin?

  Bişr-i Hafî Rahmetullahi Aleyh anlatır: “- Bir gün evime girince bir zât ile karşılaştım. Benden izinsiz, benim evime nasıl girersin, sen kimsin?” deyince: “- Ben kardeşin Hızırım!” dedi. Ben ona: “- Bana duâ et!” deyince, “- Allahım! İbâdette bulunmasını buna kolaylaştır!” diye dua etti. Biraz daha dua et dedim. “- Allah’ım! İbadetinin gizli kalmasını buna nasip eyle!” dedi.