Kayıtlar

Haziran 20, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dağ gibi bir kadına saygıyla...

Dağ gibi bir kadına saygıyla... Muhammed Mursi'nin vefat haberini aldığım zaman, iki kardeşimle oturmuş, bazı meseleleri istişare ediyorduk. Haber gelince, bir süre hareketsiz kaldık; sonra feri kaçmış birkaç cümle daha kurup ayrıldık. İstikametimi yitirmiş bir şekilde direksiyon sallarken, canlı yayın ve röportaj telefonları / mesajları gelmeye başladı. Bazılarını kasten açmadım, açmak durumunda kaldıklarıma da mazeret bildirdim. Ne konuşacaktım ki? Söylenecek ne vardı? Sakin bir camiye çekildim, elimden ve dilimden geldiği kadar bize ve kendimize dua ettim. Mursi değildi duaya muhtaç olan, bizdik. O -Allah'ın izniyle- kurtulmuş ve dünyadaki imtihanını en güzel biçimde savmıştı. Geride kalan bizler, uzatmaları oynadığımız hayatlarımızda ne kadar onur ve şeref kaldığıyla ilgileniyor muyduk acaba? Muhammed Mursi'nin mücadelesini, senelerdir kıymetli eşi Neclâ Hanımefendi üzerinden izliyorum. 1978'den beri evli olduğu kocasına her şeyiyle teslim olmuş, onun yokl...

Meczubun Biri Cenazeler Geçerken

Meczubun Biri Cenazeler Geçerken Meczubun biri cenazeler geçerken caminin köşesinde bekliyor ve bazı cenazelere: "Yuh! Yuh!" diye adeta hakaret ediyormuş. Cenaze sahibi olan insanlar da bu duruma üzülüyorlarmış. Bazı cenazelerde de boyun büküp ağlıyor, avucunu açıp dua ediyormuş. Bir gün yine böyle bir cenaze zuhur etmiş. Meczup yine köşeden: "Yuh!" diye bağırmış. Astığı astık, kestiği kestik külhanbeyi bir oğlu varmış ölen zatın. Babasına yuh denilmesini hazmedememiş. Meczubun üzerine yürümeye başlamış, "Ben seni şimdi mahvedeceğim!" falan diye. "Aman yapma, meczup o!" demişler. "Neyse" demiş adam parmağını sallayarak… "Elbet sen de bir gün öleceksin, gebereceksin, ben de senin arkandan yuh demezsem şöyle olayım, böyle olayım!" diye atmış tutmuş. Gel zaman git zaman, birkaç ay sonra belki, meczup ölmüş. Hemen çocuk bunu duymuş, çıkmış kahveden caminin köşesinde bekliyor, tam cenazeyi götürü...

Resûlullah'tan İşittiğim İlk Hadîs-İ Şerîf

Resûlullah'tan İşittiğim İlk Hadîs-İ Şerîf Resûlullah Sallallahü Teâlâ Aleyhi Vesellem Medine'ye hicret ettiği zaman halk etrâfına toplandı. "Resûlullah geldi" denilince O'nu görmek için hemen halkın arasına karıştım. O'nu görür görmez: "O'nun yüzü yalancı bir yüz olamaz!" dedim. Resûlullah toplanan insanlara İslâmiyeti anlatıyor, nasihatler veriyordu. Burada Resûlullah'tan işittiğim ilk hadîs-i şerîf şudur. 1- "Selâmı aranızda yayınız, 2- Aç kimseleri doyurunuz, 3- Sıla-i rahim yapınız (yakın akrabaları ziyâret ediniz), 4- İnsanlar uykuda iken namaz kılınız. Böylece cennet'e selâmetle girersiniz." Abdullah bin Selâm Radiyallahü Anh