Kayıtlar

Allah’ın, Bir Kulunu Sevdiğinin İki Alameti Vardır:

Allah’ın, Bir Kulunu Sevdiğinin İki Alameti Vardır: 1- Ona tam iman etmiş olmak, yani hiç şüphe etmeden, doğru bir şekilde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi inanmak. 2- Onun kullarının dünyasına ve ahiretine hizmet etmek. Dünyasına hizmet etmek, mesela bir işini görmek, maddi yardımda bulunmak, çok sevab olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: “İnsanlar, Allah’ın kullarıdır, Allah’ü Teâlâ’nın en çok sevdiği kimse, onun kuluna iyilik edendir.”

Din Kardeşine Karşı Yumuşak Davran!

Din Kardeşine Karşı Yumuşak Davran! Bir gün Hasan Basri Rahmetullahi Aleyh mecliste dostlarıyla sohbet ederken onlara: - Siz Hazret-i Peygamberin ashabına benziyorsunuz, dedi. Bunu işiten dostlarının bir kısmı bu müjdeye sevindiler. Bazıları da güldüler. Hasan Basri Rahmetullahi Aleyh tebessümle: - Latife olsun diye söyledim Zira siz onlara nasıl benzeyebilirsiniz. Eğer siz şimdi onları görseydiniz, onlara mecnun derdiniz. Ve onlar sizi görselerdi, sizlere Müslüman demezlerdi. Hak Teâlâ bir hadis-i kudsî'sinde Davud Aleyhisselâm'a hitaben şöyle buyurdu: "Ey Davud! Uyanık ol... Din kardeşine karşı yumuşak davran. Sana, benim isteğim doğrultusunda itaat etmeyene ve seninle muvafık olmayana dost olma. Çünkü o senin düşmanındır." Buradaki yakazadan (uyanıklıktan) murad, gaflet uykusundan kurtulmaktır. Ve cehaletten berî olmaktır.

Belâ Ve Musibetleri Hayra Çeviren Dua

Belâ Ve Musibetleri Hayra Çeviren Dua Bela musibet hayır belaları hayra çeviren dua dua Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi Vesellem’in, eşi İmmü Seleme (Radıyallâhu Anhâ) şöyle anlatmıştır: Ben Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sdlem) 'Her hangi bir kula bir musibet isabet eder de o: Aşağıdaki duayı okursa; Allâh-u Te'âlâ mutlaka onu o musibetinden dolayı sevaba nail kılar ve onun yerine kendisine daha hayırlısını ihsan eder' derken işittim. إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ، اَللَّهُمَّ آجِرْنِي فِي مُصِيبَتِي، وَأَخْلِفْ لِي خَيْرًا مِنْهَا؛ إِلَّا .أَجَرَهُ اللَّهُ فِي مُصِيبَتِهِ، وَأَخْلَفَ لَهُ خَيْرًا مِنْهَا Okunuşu: İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci´ûn, Allahümme ecirnî fi musîbetî vahluf lî hayran minhâ illâ Allahü fî musibeti ve ahlefe lehû hayran minhâ. İllâ ecerahüllahü fî musibeti ve ahlefe lehû hayran minhâ. Anlamı: Şüphesiz biz Allah'a âitiz ve muhakkak ki biz ancak O'na dönücüleriz. Allah’ım, Sen başıma gelen bu musibetimde beni mü

Benim Geçmişim Çöplüktür...

Benim Geçmişim Çöplüktür... Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış... Çıkıp her zamanki gibi Din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş... Konuşması bittikten sonra, onunla karşıt görüşlü olan bir Profesör, Necip Fazıl'a: “Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinizle çelişen şeyler söylüyorsunuz... Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir... Bu ne demek oluyor?” Necip Fazıl'ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur; “Benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar.”

Allah Rasûlu Sallallahü Aleyhi Vesellem, Bayramlarda Ne Yapardı?

Allah Rasûlu Sallallahü Aleyhi Vesellem, Bayramlarda Ne Yapardı? Bayramlar, küskünlerin barıştığı, insanların birbirleriyle kaynaştığı neşe ve sürur günleridir. Hiç düşündük mü acaba Rehberimiz Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, bu günlerde neler yapıyordu? Bayramı nasıl karşılıyordu? İsterseniz gelin hadisler ışığında Efendimiz'in bayramlarda neler yaptığına bir göz atalım. Evvela Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesilem, bayram namazına gitmeden önce birkaç hurma yiyordu. Ardından bayram namazını kılmaya yürüyerek gidiyor, namaza giderken ve gelirken farklı yolları kullanıyordu. Başka bir hadislerinde ise Allah Resûlü’nün bayram namazına gitmeden önce gusül abdesti aldığı zikredilmektedir. (Buhari, İdeyn, 4; Tirmizi, Salat, 390; Ebu Davud, Salat, 254) Daha sonra, "Bugünümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır" (Buhari, İdeyn, 3; Müslim, Edahi, 7) buyuran Efendimiz'in bayrama, bayram namazını kılarak başladığını anlıyoruz. O, bayram namazın

Edeb

Edeb Edeb, İslâm nazarında o kadar ehemmiyetlidir ki, onu kısaca târif etmek için “İslâm, edepten ibârettir.” denilebilir. Çünkü Allah ve Rasûlü’ne itaat edilerek yapılan işlerin tamamı, aynı zamanda edeb îcâbıdır. Yasaklar ise edebe muhâlif olan şeylerdir. Akıl ve hikmet nazarı ile bakıldığında Kur’ân-ı Kerîm’de en fazla üzerinden durulan mevzuun, edeb ve ahlâk olduğu görülür. Ondaki târihî kıssalar dahî edeb ve ahlâkı, yâni davranış mükemmelliğini telkin maksadıyla zikredilmiştir. Mevlânâ Hazretleri bunu ne güzel ifâde eder: “Gözünü aç da Allâh’ın kelâmına baştanbaşa bir bak! Âyet âyet bütün Kur’ân edeb tâliminden ibârettir!” Kullarına edeb ve inceliği tavsiye eden Cenâb-ı Hak, bunun zıddı olan çirkinliklerden de nehyeder. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Muhakkak ki Allah, adâleti, ihsânı, akrabâya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri (yâni edepsizlik ve hayâsızlığı), fenâlık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.” (en-Nahl, 90) Diğer bi

Mevlâna'nın Ölüm Günü Gerdek Gecesiydi

Mevlâna'nın Ölüm Günü Gerdek Gecesiydi Halk kafile kafile, Mevlâna Kuddise Sirrûh'un henüz bir mezar taşı  dahi bulunmayan mezarını ziyaret ediyordu. O: "Ölümümüzden sonra, mezarımızı yerde arama. Bizim mezarımız arif kişilerin gönülleridir" demesine rağmen, onu sevenler mübarek toprağını gözyaşları ile ıslatmaktan kendilerini alamıyorlardı. Oysa Mevlâna için ölüm, yeniden doğuştu. "Bu yanda ölümdür ama o yanda doğumdur" diyordu. Derin bir aşkla Hak'ka vuslatın doğumuydu. O halde ölüm günü, vuslat günü sevgilinin sevgiliye kavuşma günü, yani düğünü; gecesi de gerdek gecesiydi. Kur'an-ı Kerim'de "Allah'a dönüş" olarak vasıflandırılan ölüm, Mevlâna için yâre kavuşma, visal ve "Şeb-i Ârus - Gerdek Gecesi" dir. Mevlâna, son zamanlarda söylediği bir gazelinde. "Öldüğüm gün, tabutumu omuzlar üzerinde gördüğün zaman, bende bu cihanın derdi var sanma... Bana ağlama, "yazık yazık, vah vah" deme. Şeyt

Ey Ârif! Gözünü Aç!

Ey Ârif! Gözünü Aç! Hak teâlânın kudreti her şeyde görülüyor. Dilini ve kulağını kötü şeylerden koru ki, Allahü teâlâya yakın olasın! Ne mutlu o kimseye ki, ömür sermâyesini zayi etmeyip, sayılı olan nefeslerini, Allahü teâlâya hamd etmek ve O’nu zikretmekte sarf eyleye! “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demenin manası, Allah’ü Teâlâ’nın izni ve irâdesi olmadan hiç kimse ve hiçbir şey hareket edemez. Hareket ve hareketsizlik, hiç bir mahlûkun elinde değildir. Bütün fiiller, nimetler, sıhhat, hastalık, fayda ve zarar, hayır ve şer Allah’ü Teâlâ’nın yaratması ile olur.

Gölgesi Ağaca Dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: Gölgesi ağaca dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü teâlâyı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”

Eğer Namaz Kötülükten Alıkoymuyorsa

Eğer Namaz Kötülükten Alıkoymuyorsa Tedavisi olmayan dert ve hastalık yoktur. Bilinmiyordur o ayrı bir şey. Her hastalığın çaresi olduğunu, kâinatı yoktan var eden Allahü Teâlâ tarafından, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz haber veriyor. Buyuruyor ki: “Allahü teâlâ, devasını, çaresini vermediği hastalık, dert yaratmadı. Bilen bildi, bilmeyen bilmedi. Yalnız ölüme çare yoktur.” [Taberani] “Her derdin devası vardır. İlacı kullanıldığında Allahü Teâlâ şifasını verir.” [Buhari, Müslim] “Ey Allah'ın kulları, tedavi olun. Allahü teâlâ, ilacını, devasını vermediği hiçbir hastalık yaratmadı. İhtiyarlık bundan müstesnadır.” [Ebu Ya'la, İbni Hibban] İçki, zina, hırsızlık, eşcinsellik gibi her türlü günahın tek ilacı vardır. Bu ilaç Kur'an-ı Kerim’de açıkça bildiriliyor. Bu ilacı kullanan her Müslüman, alışkanlık haline gelen, bağımlısı olduğu büyük günahlardan mutlaka kurtulur. Kur'an-ı Kerim’de mealen buyuruluyor ki: “Namaz, münker ve

Namaz Kılan Eşkıya

Namaz Kılan Eşkıya Evliyanın büyüklerinden olan Fudayl bin İyâd Rahmetullahi Aleyh, gençlik yıllarında yol kesicilik yapar, kervanları soyardı. Fakat bütün yaptıklarına rağmen namazını hiç bırakmaz, adamlarından namaz kılmayanları kovardı. Yine böyle bir gün kervanları soyarken, namaz vakti girdi ve nöbetleşe namaz kılmaya başladılar. Bir kısmı namaz kılıyor, bir kısmı da çevreyi gözetliyordu. Bütün adamları namazlarını kıldıktan sonra Fudayl da çadıra girerek namaza durdu.       Tam bu sırada büyük ve görünüşünden zengin olduğu anlaşılan bir kervan geldi. Fudayl’ın adamları kervanı fark edince hemen yolunu kesmek üzere hazırlandı. Kervanın içindeki zengin bir zât, eşkıyaları fark edince; “Altınlarımı öyle bir yere saklayayım ki, eşkıyalar eşyalarımızı alırsa geriye bunlar kalsın.” düşüncesiyle etrafına bakınırken, bir çadır gördü, hemen oraya koştu. İçeride sırtında abası, başında külâhı bulunan bir adam namaz kılıyordu. Böyle biri ile karşılaştığına çok sevinen adam:

Esma-i Erbain-i İdrisiye الَاسْمَاءَ الَارْبَعِينَ الاِدْرِيسِيَّة

Esma-i Erbain-i İdrisiye   الَاسْمَاءَ الَارْبَعِينَ الاِدْرِيسِيَّة بِسمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمْ اَلحَمْدُ للهِ رَبِّ العَالمِينْ اَلَّلهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا محَمَّدٍ النَّبِيِّ الَامِين. المَبْعُوثِ رَحمَةً لِلْعَالَمِين صَلَاةِ تِفْرُج بِهَا عَنَا مَا نَحْنُ فِيهِ مِنْ أُمُورِ دِينِنَا وَدُنْيَانَا وَأَخِرَانَا وَعَلَى آلهِ وَصَحبهِ وَسَلّم كَمَالَا نِهَايَةِ لكَمَالْكَ وَعَدَدَ كَمَالَه صَلَّى اَلله عَليْهِ وَسَلَّمْ 01 الَاسم الَاول سُبْحاَنَكَ لَا اِلَهَ إِلَّا أَنتَ يَا رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَوَارِثَةُ وَرَازِقَهُ وَرَاحِمَةُ Birinci İsim Dua: Sübhaneke lâilahe illâ ente ya rabbi külli şey'in ve varisühü, Razikahü ve Râhimehü 02 الَاسم الثاني . يَا إِلَهَ الْآلِهَةِ الرَّفِيعِ جَلَالُهُ İkinci İsim Dua: Yâ İlahel aliheter-refii celalühü. 03 الَاسم الثالث . يَا أَللهُ الْمَحْمُودُ فِي كُلِّ فِعَالِهِ Üçüncü İsim Dua: Yâ Allah'ül mahmudü fi külli fialihi. 04 الَاس