Kayıtlar

yolculuk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnsanın Yaratılış Gayesi, Dünya Ve Ahiret Yolculuğu

İnsanın Yaratılış Gayesi, Dünya Ve Ahiret Yolculuğu Aziz ve muhterem kardeşlerim! Cenâb-ı Mevlâ’ya Celle Celâlüh trilyonlarca hamdü senalar olsun ki, bizleri dinlerin en kâmili, en mükemmeli ve en sonuncusu olan İslâm diniyle müşerref kıldı. Kâinatın efendisi, peygamberlerin peygamberi ve kıyamet gününün yegâne şefaatçisi, Hz. Muhammed Mustafa’ya Sallallahü Aleyhi Vesellem ümmet olmakla şereflendirdi. Değerli kardeşlerim! Biz bu dünyaya ne için geldik? Yani bu dünyada vazifemiz nedir? Biliyorsunuz ki insan yokluk âleminden, ervah âlemine geçmiştir ve ervah âleminde Allah Celle Celâlüh ile kulları arasında bir mîsak, ahitname olmuştur. O ahitname, Kur’ân-ı Kerîm’de bize bildirilmiştir. Ervah âleminde, Cenâb-ı Mevlâ Celle Celâlüh bütün kullarına:   “Elestü bi Rabbiküm?” – Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Diye sormuş ve bütün ervah, mü’mini de, fâsığı da, kâfiri de, hepsi bir ağızdan: – Yâ Rabbi, sen bizim Rabbimizsin, diye cevap vermiştir. Orada üzerimize bir mîsak, bir

Kur’an-ı Kerim'in Kalbine Yolculuk

Kur’an-ı Kerim'in Kalbine Yolculuk           Kur’an-ı Kerim; Azîz olan izzet sahibi, Rahîm olan rahmet sahibi Allah’ın indirdiği hikmet yüklü bir kitaptır.           Kur’an-ı Kerim; bir hakikat çağrısı, bir hidayet rehberidir. Bu kitap Allah’ın sesidir, nefesidir; Allah’ın kelamıdır. İnsan, Kur’an-ı Kerim'le ne kadar iç içe girerse Allah’ın sesini, nefesini, soluğunu o kadar içinde, iliklerinde hisseder. O soluk insanı pişirir; olgunlaştırır…           Kur’an-ı Kerim; arayış içindeki insanı esfel-i safilinden, bataklığın dibinden alıp Allah’ın rızasının istikametine sevk etmek için indirilmiş bir kitaptır.           Kur’an-ı Kerim hatırlatır... İnsanın fıtratından gelen devasa sorulara, arayışlarına cevap verir. İnsanın ruhuna, benliğinin derinliklerine hitap eder. Yeter ki insan içindeki o sese kulak verebilsin.           Kur’an-ı Kerim Peygamberimizin kalbine inmiştir; şahsiyetine ve benliğine inmiştir. Onu yemesiyle, içmesiyle, oturmasıyla, kalkmasıyla yaşayan

Yolculuğa Çıkarken Riayet Edebileceğimiz İslâm’ı Ölçüler!

Yolculuğa Çıkarken Riayet Edebileceğimiz İslâm’ı Ölçüler! Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem;  “es-Seferu kıt’atün mine’l-azâbi, yemneu ehadeküm taâmehu ve şerâbehu ve nevmehu. Fe izâ kadâ ehadeküm nehmetehu fe’l-ya’cel rucûahu ilâ ehlih.” “Sefer(yolculuk), azaptan bir parçadır. Size, yemenizden, içmenizden, uykunuzdan (bir nebze) alıkoyar. Sizden biriniz, seferiyle kastettiği hacetini bitirince ehline dönmede acele etsin.” buyruluyor. Bu hadis-i şerif doğrultusunda, seferle kastettiğimiz ihtiyacımızı bitirdikten sonra ailemize, işimize dönmede acele etmeliyiz. Bu da bize bildirilen sefer adaplarından biridir. Her şeyin, dozunda ve kararında olması herhalde evlâdır.  Yolculukta, münkerât dediğimiz yasaklanmış şeylerden ve mekrûhât dediğimiz çirkin şeylerden kesinlikle uzak durmalıyız. Zaten ister seferde, ister hazerde bunlardan uzak durulması ebetteki zorunludur... Ancak sefer çeşitli yönleri itibariyle günahlara daha da açıktır. Orada biraz daha hassas olunmalıdır.

Yolculuk...

Yolculuk... Sokrates'e bir dostu,  -"Dertliyim, yolculuğa çıktım iyi geçmedi!" demiş.  Sokrates, -"Kendini de birlikte götürmüşsündür de, ondan!" diye cevaplamış. 

Kimin Kalbi Temiz

Kimin Kalbi Temiz İki Derviş yolculukları sırasında hızla akan geniş bir kenarına varmışlar... Genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde ağlamaktaymış... Dervişlerden biri, hemen atılıp genç kadını sırtlayıp derenin öteki tarafına bırakmış! Öteki derviş hiç yerinden kıpırdamamış! Ne zaman ki; dere kenarından birkaç kilometre kadar uzaklaşırlar. Diğer derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş: - Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz dervişiz! Bırak bir kadını sırtına alıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile günahtır! Öteki derviş oldukça sakin karşılık vermiş: - Dostum ben o kadını dereden geçirip sırtımdan bıraktım. Sen ise kilometrelerce kalbinde taşıyorsun!