Kayıtlar

can etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Can Bedenden Ayrılmadan

  Can Bedenden Ayrılmadan   Gel kardeşim bırak nazı. Ömrün geçti kaldı azı. Beş vakitte kıl namazı. Can bedenden ayrılmadan.   Unutma ki; dünya fani. Hani annen, baban hani? Dünya aldatmasın seni. Can bedenden ayrılmadan.   Dünya yalan, ölüm gerçek. Her nefis bir gün ölecek. Günahlardan elini çek. Can bedenden ayrılmadan.   Yaradan'a olalım kul. Nasuh tövbe olur kabul. Günahlarına çare bul. Can bedenden ayrılmadan.   Ömrümüz geçiyor aha. Neyi bekliyorsun? Daha. Tövbe et yalvar Allah'a. Can bedenden ayrılmadan.   Nurettin SEVİM

Ölüm Meleği Canımızı Nasıl Alır?

  Ölüm Meleği Canımızı Nasıl Alır?   Bir gün İbrahim Aleyhisselâm, ölüm meleğine;   “–   Ey ölüm meleği, ölüm vakti gelen insanların bir kısmı doğuda, bir kısmı batıda olsa yahut kuzeyde ve güneyde aynı anda zelzele olup ölseler yahut da dünyanın çeşitli yerlerinde savaş olsa, aynı anda binlerce, milyonlarca insan ölse, aynı anda bunların hepsinin ruhlarını nasıl alıyorsun?”   Ölüm meleği ise İbrahim Aleyhisselâmın sorusuna şu cevabı verdi:   “–   Allah’ın izniyle onların ruhlarını çağırırım, derhal avucumun içinde oluverirler.”   Süleyman Aleyhisselâm, ölüm meleğine tekrar bir soru sordu;   “–   İnsanların ruhlarını kimini genç yaşta, kimini bebekken, kimini ihtiyarlayınca alıyorsun. Ruhları almada ölçün nedir?”   Ölüm meleği;   “–   Bana eceli gelenlerin listesi verilir. Ben verilen listeyi tatbik ederim. Başka işe karışmam!”. Diye cevap verdi.   Ölüm meleği gelip, Süleyman Aleyhisselâmın yanında oturan bir kimseye dikkatli bakmaya başladı. Sonra ç

Aşkın Sardı Ben Neyleyim

  Aşkın Sardı Ben Neyleyim Bu sırrı kime söyleyim, İçimdeki şu yarayı, Muhammed’e arz edeyim! Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e… Taktım boynuma fermanı, Bozmam ben ahdi dermanı. Haber salın Muhammed’e, Oldum ben onun hayranı. Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e… Nideceğim, nideceğim, Şu dünyadan gideceğim. Nasihat kar etmez bana, Muhammed’e döneceğim, Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e…

Vakti Geldi

  Vakti Geldi   İçin yanar, gözün dolar, Gül benzin bir anda solar, Evlat ardın sıra ağlar, Vakit geldi hazır mısın?   Toprak evin barkın olur, Ölüm gelir seni bulur, Ömrünün baharı kurur, Vakit geldi hazır mısın?   Azrail alır canını, Kurutur akan kanını, Acı sarar her yanını, Vakit geldi hazır mısın?   Toprak evin barkın olur, Ölüm gelir seni bulur, Ömrünün baharı kurur, Vakit geldi hazır mısın?   Ölüm vardır demedim mi? Ben sana söylemedim mi? Bu dünyadan bezmedin mi? Vakit geldi hazır mısın?   Toprak evin barkın olur, Ölüm gelir seni bulur, Ömrünün baharı kurur, Vakit geldi hazır mısın?   (Alıntı)

Nefes Senin Değil Can Senin Değil!

  Nefes Senin Değil Can Senin Değil!   O kadar güvenme gençlik çağına, Nefes senin değil, can senin değil! Hazan gelip düşer gönül bağına, Bu yurt senin değil, han senin değil!   Şu doğan güne bak, batana inat, Hakka doğru uçar semada kanat, Bir nesneye kodlanmış bu kainat, Hücre senin değil kan senin değil!   Bir kör kıymık aciz aklıma saplı, Kâinata bir bak, hakikat kaplı! Aldığımız nefes bile hesaplı, Zaman senin değil, an senin değil!   Saffet Çakır

Sen Canından Geçmeden Canan Arzu Kılarsın

  Sen canından geçmeden, canan arzu kılarsın, Belden zünnur kesmeden, iman arzu kılarsın.   Men arefe nefsehu, dersin illâ değilsin, Melaikten yukarı, seyran arzu kılarsın.   Tıflı nareste gibi, eteğin at edinip. Ele çevgan almadan, meydan arzu kılarsın.   Bilemedin sen seni, sedefte ne cevhersin, Mısıra sultan iken, Kenan arzu kılarsın.   O ezel aleminde ebedi gözlemedin, Per ve balın bitmeden cevlan arzû kılarsın.   Yetmiş yedi perde var dostu arzulamaya, Yedisinden geçmeden yakin arzu kılarsın.   Otuzu gözde durur, otuzu gönüldedir, Onun dahi bilmeden görmek arzu kılarsın.   Sen bunda işe geldin uş yine varısarsın, Henüz sen kul olmadan sultan arzu kılarsın.   Yûnus düştün bu derde, Eyüp gibi sabreyle, Derde katlanamazsın, derman arzu kılarsın.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Canı Dilden Aşık Oldum

  Canı Dilden Aşık Oldum   Âşık oldum canı dilden, Muhammed’e Muhammed’e, Mevlam bizi ümmet eyle, Muhammed’e Muhammed’e.   Âşık olan irfan bulsun, ciğer yansın püryan olsun, Bir canım var kurban olsun, Muhammed’e Muhammed’e.   Rüyada görüştür bizi, murada eriştir bizi Mevlam sen kavuştur, bizi Muhammed’e Muhammed’e.   Ebubekir sağ yanında, Hz. Ömer sol yanında; Osman Ali divanında Muhammed’in Muhammed’in.   Gökten Kuran inmedi mi, taç başına konmadı mı? Hak Peygamber demedi mi Muhammed’e Muhammed’e… (Sallallahu alâ Muhammed sallallahu aleyke Ahmed.)

Canını Kurtarmak İçin Yapılan Kelime-i Şehadet Makbul Değildir

Resim
  Canını Kurtarmak İçin Yapılan Kelime-i Şehadet Makbul Değildir 1912-1913 Balkan Savaşlarında Yunan ve Bulgar komitacılarınca Trakya’nın her köşesindeki köyler, Müslümanlara ait kutsallar (camiler, mezarlıklar vb…) yakılır yıkılır, harap hale getirilir. Halkın canı ve malının hiçbir güvencesi kalmaz. Çoluk çocuk, kadın kız gözetilmeksizin kıyımlar, tecavüzler birbirini izler. Ölenler nehirlere, su kuyularına atılmaktadır. Osmanlı askerleri bir çete lideri Bulgar komitacıyı zorla yakalayarak Osmanlı Paşası’nın huzuruna getirirler. Yüzlerce sivili katleden bir çok kadına tecavüz eden; azılı katil idam edileceğini anlayınca Paşa’nın huzurunda Kelime-i Şehadet getirmeye başlar. Ferasetli Paşa gülümseyerek: “- Sen gerçekten Müslüman oldun mu?” Der. Azılı katil kekeleyerek: “- Evet, efendim!” Der. Paşa askerlere emir vererek bir göz işareti yapar. “- Bunu önce sünnet edin, sonra da azad edin!” Askerler: “- Başüstüne komutanım!” diyerek azılı çete liderini bir kayalığa

Kara Yüzüm Süre Gelsem

Kara Yüzüm Süre Gelsem   Kara yüzüm süregelsem, Sana canım verebilsem, Kara yüzüm süregelsem, Sana canım verebilsem…   Nur cemalin görebilsem, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Nur cemalin görebilsem, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Senin Ravza’n güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar, Senin tenin güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar…   Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Peygambersin ahir zaman, Mahşer günü eyle aman, Peygambersin ahir zaman, Mahşer günü eyle aman…   Seni bilen bulur iman, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Seni bilen bulur iman, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Senin Ravza’n güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar, Senin tenin güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar…   Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Eşiğine yüzüm sürsem, Arzuhalim diyebilsem, Eşiğine yüzüm

Ya İlâhi Senden Bir Dileğim Var

Ya İlâhi Senden Bir Dileğim Var   Ya ilâhi senden bir dileğim var, Kapından sürüp de, dara düşürme. Öter bülbüllerin, ahu can kuşu, Maksudu giryana, hara düşürme.   Cemalin nurudur, aşıkın canı, Âşık feda etmiş, ezelde kanı Ey bu can mülkünde ruhun sultanı, Aşkından başka bir, hara düşürme.   Kadir Mevla’m, ateş atma özüme, Dünya malı, görünmüyor gözüme Ya ilahi sen bak, benim yüzüme, Cehennem ateşi ile dağlama.   Sen sinemdeki ben, ben gibi duran, Sinemin üstünde hatsız oturan, Ey gönlümü yakıp, kalbimi bilen. Derdimi dermansız hale düşürme.   Malumundur halim Ey Yüce Rahman Gizli saklı neyim var, hep sana ayan, Ey rahmeti sonsuz, lütfu bir pâyan, Gönlümü yüzde bir dara düşürme…

Câna Can Kattın Efendim

Câna Can Kattın Efendim 1. Câna can kattın efendim lutf u ihsân eyledin Mürde olmuş gönlümü lutfunla şâdân eyledin 2. Hayli demdir iştiyâkınla harâb olmuştu dil Sâye saldın servi kaddinle hırâmân eyledin 3. Kûşe-i hicrânda ser-gerdân u bî-kes gönlümü Âfitâb-ı hüsn-i tâbânınla rahşân eyledin 4. Ey mürüvvet menbaı tuttun elin üftâdenin Hâtır-ı nâ-şâdımı lutfunla handân eyledin 5. Hasta-i nevmîd-i bî-dermâna kıldın iltifât Ey tabîbim merhem-i vaslınla dermân eyledin 6. Ey güzeller serveri açdın nikâb-ı hüsnünü Bu Hulûsî kemteri lutfunla şâyân eyledin Gazelin Açıklaması: 1. Ey Efendim! Lutuf ve ihsanını bana bağışlayınca adeta canıma can kattın. Böylece gafletle kararmış olan gönlümü de nurlandırıp beni sevindirdin. 2. Nice zamandan beri benim gönlüm senin özleminle yanıp kavrulmaktaydı. Böyle perişan bir haldeyken servi gibi boyunla salınarak gelip gölgeni üzerime bahş edince beni rahatlattın. 3. Senden ayrı bir köşede başı dönmüş ve kimsesi

Dost, Dostun Canını Alır mı?

Dost, Dostun Canını Alır mı? Azrail Aleyhisselam, İbrahim Aleyhisselamdan ruhunu almak için izin istediğinde, “- Nasıl olur? Dost, dostun canını alır mı hiç?” dedi. Allahü Teâlâ, Azrail Aleyhisselam ile haber gönderip , “- Dost dosta kavuşmaktan kaçınır mı?” buyurunca: “- Ya Rabbi, ruhumu hemen al!” diye dua eyledi.

Canlar Canını Buldum Bu Canım Yağma Olsun

Canlar Cânını Buldum! Canlar cânını buldum bu cânım yağma olsun, Assı ziyandan geçtim dükkânım yağma olsun! Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım, Dost vaslına eriştim gümanım yağma olsun! Benden benliğim gitti hep mülkümü dost yuttu, Lâ-mekâna kavm oldum mekânım yağma olsun! Taalluktan üzüştüm ol dosttan yana uçtum, Aşk divanına düştüm divanım yağma olsun! İkilikten usandım birlik hanına kandım, Derd-i şarabın içtim dermanım yağma olsun! Varlık çün sefer kıldı dost andan bize geldi, Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun! Geçtim bitmez sağınçtan usandım yaz-u kıştan, Bostanlar başın buldum bostanım yağma olsun! Yunus ne hoş demişsin bal-u şeker yemişsin, Ballar balını buldum kovanım yağma olsun! Sözlük Assı: Kâr, kazanç Hicab: Perde, örtü, utanç Vasl: Kavuşma Guman: Şüphe La-mekan: Mekansız Kavm: Kavim, yaşanılan yer, topluluk Taalluk: Alaka, ilgi Üzüşmek: Kesilmek, koparılmak Sağınç: Emel, istek Yunus Emre

Uyan Artık!

Uyan Artık!   At izleri yalan oldu, Orta doğu talan oldu, Nice ülke yılan oldu, Can Osmanlı'mı uyan artık!   Gazze, Kudüs kan ağlıyor, Tunus, Mısır Van ağlıyor, Sultan Hamit han ağlıyor, Can Osmanlı'm uyan artık!   Hainleri susturan yok, Bir vadide kıstıran yok, Ağzından kan kusturan yok, Can Osmanlı'm uyan artık!   Mazlumlara kalkan olduk, Albayrağa al kan olduk, Öfkemizden volkan olduk, Can Osmanlı'm uyan artık!   Mustafa Çankaya

Azrail Aleyhisselâm’ın Can Alıcı Melek Olarak Görevlendirilmesi

Azrail Aleyhisselâm’ın Ölüm Meleği Seçilmesi, Kıyamet ve Azrail Aleyhisselâm “Külli nefsin zâikatü’l-mevt” , yani “Her nefis ölümü tadacaktır.”   diyor Allah’ü Teâlâ. Melekler bunun üzerine Allah’ü Teâlâ’ya “Bizler basit ruhlar değiliz, doğrusu biz ancak halis ruhlarız” dediğinde Allah’ü Teâlâ onlara “Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak” diyor. Melekler “ Bizler yeryüzünde bulunmuyoruz, doğrusu biz ancak semada bulunuruz” dediklerinde Allah’ü Teâlâ tekrar cevap veriyor “O’nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.” Melekler bunun üzerine secdeye kapanıp dediler ki “Ebedi ve Tek olan Allah’ü Teâlâ’yı tesbih ederiz.” Hz. İsrafil Sur’unu öttürmeye yaklaşırken ve Kıyamet günü gelip çattığında Allah’ü Teâlâ resulü   “Allah’ü Teâlâ hazretleri ipekten daha yumuşak bir rüzgârı Yemen’den gönderir. Bu rüzgâr, kalbinde zerre miktar iman bulunan hiç kimseyi hariç tutmadan hepsinin ruhunu kabzeder.” diyor çünkü “Kıyamet Sadece, Şerir